Gündem

"Merkel geri adım atmadı"

Peş peşe terör saldırılarıyla sarsılan Almanya'da hükümetin mülteci politikası gündemde. Başbakan Merkel, düzenlediği basın toplantısında hükümetinin izlediği politikaları savundu. Basın özetlerimizi konuya ayırdık.

29 Temmuz 2016 00:28

"Frankfurter Allgemeine Zeitung", konu güvenlik olunca Başbakanın özgürlüğü
dahi sınırlı olabileceğine dikkat çekiyor:

"Merkel'in açıkladığı 9 maddelik planla gerçekten her şeyin üstesinden gelinecek
mi? Bunlardan birçoğuna daha önceden de aşinaydık. Yalnızca 'federal ordu' ve
'erken uyarı sistemi' kavramları dikkat çekti. Bunlar da Bavyera eyalet
yönetiminin hızlı davranıp daha önce açıkladığı
güvenlik konseptinin gölgesinde
kaldı. Bavyera ve Hrıstiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi, sözkonusu konseptte üst
limit ve sınır yakınlarında 'transit bölgeler' konusunu gündeme getirdi. Fikri
savunanlara göre böylece güvenlik sığınmacı örgütlerinin çıkarlarına kurban
edilmemiş olacak. Merkel, tutamayacağı bir vaatte bulunamayacağından bu tür
öneriler karşısında temkinli davranıyor. Bu, birçok sorun için geçerli. Ancak
konu güvenlik olunca Başbakanın özgürlüğü dahi sınırlı olabilir."

Berlin'de çıkan "Die Tageszeitung", Merkel'le birlikte iktidarın
büyük ortağı
Hırıstiyan Birlik içindeki durumu değerlendiriyor: 

"Angela Merkel, en azından terörle mücadele sözkonusu olunca bir liberal.
Yalnızca imaj olarak değil sözleriyle de 'paniğe gerek yok' mesajını verdi. Zira
teröristler korku yayarak demokrasiye zarar vermeyi hedefliyor. O yüzden
Merkel Müslümanları genel zan altında bırakmama uyarısında bulunuyor. Keşke
Merkel Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) döneminde de ülkeyi idare etmiş, dengeli
ve makul çıkışlarla şiddeti aşıp normalliğe dönüşün önünü açsaydı. Terörün
ayak
sesleri daha yoğun işitilmeye başladığında bazıları daha keskin sözler ve
duygusal tepkilere tanık olmak isteyebilir. Ancak bunlar, devletin vatandaşa
tepeden baktığı, gerici bir döneme ait. Açık demokrasilerde ulusun duygu haline
balans ayarı çekmek başbakanın işi değil. Hırıstiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi,
başbakanın programına karşılık 'güçle güvenlik' temasına yükleniyor. Görünen o
ki, Hırıstiyan Birlik'te (CDU/CSU) sonunda liberallerin mi otoriter kesimlerin mi
dediği olacak henüz netleşmiş değil."           

Lüneburg'da yayınlanan "Landeszeitung"un yorumu:

"Temkinlilik sözkonusu olunca Başbakan Merkel'in eline kimse su dökemez.
Merkel, basın toplantısında sakin ve bazılarını hâyâl kırıklığına uğratacak
derecede nesneldi. Merkel'in yaklaşımı haftalardır yaşanan ve
yer yer korkunç
çıkışlar, aksiyonizm ve ipe sapa gelmez taleplerle kendini ifade eden dehşet ve
kızgınlık sürecinde adeta bir karşı kutup oluşturdu. Merkel, yapılabilir ile
kendini sınırlıyor. 'Başarabiliriz' sloganını artık 'Daha önce çok şey başardık'
sözleriyle ifade ediyor. Avrupa genelinde sağcı popülistlerin Merkel'i mülteci
akınına kapıyı açmak ve İslamcı motifli birçok kanlı saldırıdan sorumlu tuttuğu
bu sıcak dönemde cesur bir yaklaşım sergiledi. Merkel geri adım atmadı. Bu bile
sakinleştiriyor."  

"Mannheimer Morgen" gazetesinin yorumu:

"Basın toplantısı durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. Angela Merkel kamuoyunu
sakinleştirmek üzere tatilini yarıda kesti. Bunu pek başarabildiğini sanmıyoruz.
Başbakan, Almanya'da düzenlenenleri anarken, Fransa ve ABD'deki terör
eylemlerinden söz etti. Küresel terörün herkesi vurabileceği mesajını verdi.
Açıkladığı 9 maddelik plan, hükümetin zaten uyguladığı önlemleri kısmen aşıyor.
Peki Merkel ne yapmalıydı? Mülteci politikasının iflas ettiğini kabul etmesini
kimse beklemiyordu zaten. Başbakan bunun yerine, özgüvenle 'bunun da
üstesinden geliriz' demeyi tercih etti. Umarız öyle olsun. Son kanlı saldırılar ne
kadar dehşet verici olursa olsun, bundan dolayı Alman hoşgeldin kültürü
sorgulanmamalı. Entegrasyon için buna şimdi daha da fazla ihtiyaç var."