Gündem

"Mahmur'dan dönüş olmaz’

Mahmur Kampı'ndan gelen grubun sözcüsü Nurettin Turgut, 17 Aralık’ta ABD, Türkiye ve Iraklı yetkililerinin gerçekleştirecekleri ‘Mahmur Zirvesi’nin tasfiyeyi amaçladığ&#

17 Aralık 2009 02:00
T24 - İmralı’da ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine Türkiye'ye gelen 34 kişilik PKK'lı gruptan Mahmur Kampı'ndan gelen grubun sözcüsü Nurettin Turgut, 17 Aralık’ta ABD, Türkiye ve Iraklı yetkililerinin gerçekleştirecekleri ‘Mahmur Zirvesi’nin tasfiyeyi amaçladığını ileri sürdü.



Mahmur’dan dönüşleri Öcalan’ın koşullarına bağlayan Turgut, “Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı işkence sistemi daha da ağırlaştırılırken, Mahmur halkının dönmesi nasıl istenebilir?” dedi.

Öcalan’ın çağrısı üzerine Irak'taki Kandil Dağı'ndan gelen 8 terörist ile birlikte Mahmur Mülteci Kampın’dan gelen 4'ü çocuk 26 kişilik grubun sözcüsü Nurettin Turgut, 17 Aralık’ta, ABD, Türkiye ve Irak’lı yetkililerinin gerçekleştirecekleri ‘Mahmur Zirvesine’ tepki gösterdi. İHD Diyarbakır Şubesi’nde, Mahmur’dan gelen 11 kişi ile basın toplantısı düzenleyen Turgut, 1991-1994 yılları arasında Türkiye’nin uyguladığı baskı, sindirme, köy boşaltma, koruculaştırma politikası ve işlenen faili meçhul cinayetler nedeniyle Irak'a göç etmek zorunda kaldıklarını iddia etti.

Turgut, Türkiye’den göç eden 18 bin kişiden 11 bin kişinin Mahmur Kampı’nda yaşadığını hatırlatarak, “Bu 18 yıllık süreçte Türkiye Cumhuriyeti devletinin sistemli ve süreklilik arz eden bir biçimde diplomatik, ekonomik ve askeri alandaki baskısına maruz kaldılar. Gelinen aşamada Türkiye yönetimi bu politikaya ABD, Irak ve Federal Kürdistan yönetimini ortak etme çabasındadır. Bunu başarabilmek için de, BM denetiminde sivil olan Mahmur halkını şiddetle, terörle ilişkilendirme çabasındadır. Böyle bir çabayla sorunların çözümünden çok, çözümsüzlüğü dayatmaktadır” dedi.


Öcalan'ın koşulları

Turgut, 17 Aralık’ta gerçekleştirilecek zirveye katılanların Türkiye’ye verecekleri desteğin, başta kampta yaşayanların ve Kürt halkı için acı sonuçlar doğuracağını iddia etti. Türkiye’nin Mahmur’dan geleceklere ilişkin ciddi bir güvence ortaya koymadığını öne süren Turgut, “Siyasi yasaklar ve parti kapatmalar devam ederken, ayrıca tüm Mahmur halkı dahil 3.5 milyon insanın siyasi iradesi olarak gördüğü sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı işkence sistemi daha da ağırlaştırılırken, öbür taraftan böylesi bir ortamda Mahmur halkının dönmesi nasıl istenebilir? 18 yıl önce Mahmur halkının göç etmesine sebep olan bütün faktörler, o günkü gibi bütün varlığıyla ortadayken, sözkonusu dönüş gerçekleşse bile, çözümden çok çözümsüzlüğü derinleştirmez mi?” diye konuştu.


Türkiye'nin özür dilemesini istedi

Turgut, Mahmur Mülteci Kampı’ndan dönüşlerin sağlanması için, “Kürt dilinin resmi eğitim dili olarak kabul edilmesi, Demokratik siyaset ve örgütlenme şartlarının oluşturulması kangren haline dönen koruculuk sisteminin lağvedilmesi, 12 Eylül askeri darbe anayasasının tümden değiştirilmesi” şartlarını öne sürdü. Turgut ayrıca, Türkiye’nin, mülteci konumuna düşen Mahmur kampında kalan insanlardan özür dilemesini istedi.


‘Biz aradığımızı bulamadık’

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Mahmur grubunun sözcüsü Nurettin Turgut, İçişleri Bakanı’nın Mahmur’dan gelişlere ilişkin yaptığı açıklamalar konusunda, “Görüyoruz ki, gelen 26 kişilik barış grubu haricinde, kimse gelmedi. İleriki süreçte şunu açık ve net söylebiliriz, Çünkü bizim ailerimizi de orada yaşıyor. Kesinlikle bir dönüş olacaksa, onurlu bir barış, özgürlükçü ve demokratik çözüm çerçevesinde gelinebilir. Bunun dışında tek bir insanın gelişine inanmıyoruz” dedi.

Gazetecilerin, “Siz aradığınızı buldunuz mu?” sorusuna ise Turgut, “Biz hiç bir şekilde aradığımızı bulamadık. Gelişimizden itibaren fiili olarak önümüz kapatılmadı. Bunu olumlu gelişme olarak kabul etmek gerek. Bunun dışında hiç bir gelişme veya aradığımızı bulduğumuzu söyleyemeyiz” diye cevapladı.

Biz şov yapmadık, yanlış anlaşıldık

Türkiye’ye gelişlerinde yaşanan tepkileri de değerlendiren Turgut şöyle konuştu:

“Yanlış anlaşıldık. Gelişen tepkileri, daha çok devletin geçmişte uyguladığı politikalardan dolayı ve basınımızın bizleri yanlış tanıtması, bizi yeterince gerçek halimizle anlatmaması nedeniyle oluştuğunu görüyoruz. Fakat karşılamadaki manzara ne bir şovdur, ne de gövde gösterisidir, ne bir teslim olmadır, ne de teslim almadır. Bu sadece ve sadece bizi karşılamaya gelen insanların barışa, özgürlüğe ve demokrasiye duydukları özlemdir. Dağda olan çocuklarının sınırlarının dışında olan insanlarına duydukları sevgidir. Bunları karşılama coşkusudur, biz böyle değerlendiriyoruz. Her ne kadar önümüzdeki manzara biraz karanlıkları işaret ediyorsa da, biz barış grubu olarak hiç bir zaman barıştan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Bunda iddia sahibiyiz. Israrlı olacağız sonuna kadar. Süreç sonuçları ile ağırdır. Bunun barışa özgür bir ortama evrilmesi gerektiğini söylüyoruz. Fakat şu an itibariyle pek olumlu gelişmelerin yaşandığı söylenemez. Bunun da, inanıyoruz ki devletin yöneticilerinin tavrından kaynaklanan bir olaydır. Yani çözüm perspektifinin oluşmadığını gösteriyor.”

Turgut, eski DTP’li milletvekillerinin istifalarına ilişkinde, “Milletvekillerinin istifaları kendi kararladır. Bize düşen sadece saygı duymaktır” dedi.