"HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATILDIK" LONDRA (A.A)

-"HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATILDIK" LONDRA (A.A) - 07.04.2011 - KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Türk halkının, başta Avrupa Birliği ve İngiltere olmak üzere, uluslararası toplum tarafından hayal kırıklığına uğratıldığını söyledi. Özgürgün, İngiltere'nin başkenti Londra'daki temasları çerçevesinde İngiliz parlamentosunun üst kanadı olan Lordlar Kamarasında yapılan bir toplantıda konuştu. KKTC'ye verdiği destekle bilinen Lord Maginnis'in başkanlığındaki Kıbrıs sorunuyla ilgili toplantıya, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz, Başkonsolos Ahmet Demirok, KKTC'nin Londra Temsilcisi Kemal Köprülü ile çok sayıda Lord ve parlamenter katıldı. Kıbrıs sorununun tarihinden bahsederek konuşmasına başlayan Özgürgün, "Yaşamış olduğu tüm trajik tecrübelere rağmen, Kıbrıs Türk tarafı gelecek neslin geçmişin acı tecrübelerine hapis olmaması düşüncesinden hareketle, Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için çaba sarfetme yönündeki kararlılığından hiçbir zaman vazgeçmemiştir" dedi. Özgürgün, Kıbrıs Rum tarafının olumsuz tutumuna rağmen her seferinde mağdur olan tarafın Kıbrıs Türk tarafı olduğu kaydederek, şöyle konuştu: "Kıbrıs Türk halkı, haksız izolasyonların kaldırılması yönünde vermiş olduğu sözleri yerine getiremeyen başta Avrupa Birliği ve İngiltere olmak üzere, uluslararası toplum tarafından hayal kırıklığına uğratılmıştır." Annan planının müzakere edildiği dönemde ve referandumların hemen ardından Kıbrıs Türk halkına uluslararası toplum tarafından verilen sözleri hatırlatan Özgürgün, "Uluslararası toplumun bu iki yüzlü tutumu Kıbrıslı Rumların uzlaşmazlıklarını teşvik ederek bizi çözümden daha da uzaklaştırmaktadır" dedi. İki yılı aşkın bir süreden bu yana devam etmekte olan Kıbrıs müzakerelerinde Kıbrıs Rum kesimini teşvik etmek için BM tarafından kullanılan "Kıbrıslı süreci" terminolojisinin sürece katkı sağlamadığını vurgulayan Özgürgün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz inanıyoruz ki, dayanıklı bir çözüm hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların ihtiyaçlarına ve endişelerine hitap edecek şekilde olmalıdır. Kıbrıs Türk tarafı olarak masadaki önerilerimizin bu doğrultuda yapılması için özen göstermekteyiz. Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklerin ihtiyaç ve endişelerini hiçe saydıklarını görmek üzücüdür. Kıbrıs Türk tarafı için iki kesimlilik ilkesinin sağlam temellere dayandırılması ve ileride hiçbir şekilde sulandırılmaması hayati önem taşımaktadır." -"RUM TARAFI TÜRKİYE'DEKİ SEÇİMİ PROPAGANDA MALZEMESİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR"- Kıbrıs Rum tarafının Haziran ayında Türkiye'de yapılacak seçimi propaganda malzemesi yapmaya çalıştığını söyleyen Özgürgün, Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın seçimden sonra Kıbrıs sorunu konusunda Türkiye'ye baskı yapması için uluslararası camiaya çağrıda bulunduğunu kaydetti. "Türkiye'de yapılacak seçimin adadaki müzakere süreciyle hiçbir ilgisi yoktur" diyen KKTC Dışişleri Bakanı, müzakere masasında oturanın Kıbrıs'taki iki taraf olduğunu ve Türkiye'nin de garantör güç olarak iki tarafın bir an önce uzlaşmaya varması için elinden geleni yaptığını belirtti. Özgürgün, şöyle konuştu: "Devam etmekte olan müzakerelerin olumlu şekilde sonuçlanması için gerekirse baskı yapılarak gereken istek ve esnekliği göstermeye başlaması konusunda Kıbrıs Rum tarafının teşvik edilmesi gerekmektedir. Umarız ki, uluslararası camia kapsamlı bir çözüme ulaşma yönünde Kıbrıs Rum tarafının olumsuz politikalarına bundan böyle müsamaha göstermeyeceği konusunda net ve sert bir mesaj verir." Toplantıya katılanların sorularını da yanıtlayan Özgürgün, Kıbrıs sorununda kapsamlı bir anlaşmaya ilişkin "çok olumlu" görüşlerinin olmadığını ve çözüm için tarafların daha fazla teşvik edilmesi gerektiğini ifade etti. Bu arada Özgürgün'ün konuşmasından önce Kıbrıs sorununun tarihiyle ilgili bir video gösterimi yapıldı. Lord Maginnis, bu videoyu katılımcıların toplantı sonunda temin edebileceğini söyleyerek, "Bu videoyu milletvekillerinize göndererek, gerçeği izlemelerini sağlayın" çağrısında bulundu. Maginnis ayrıca, İngiltere'nin Kıbrıs sorununda garantör ülke olarak daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini söyledi.