Gündem

"Erdoğan tek başına kararlar alıyor"

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın referandum çıkışı ve Kolombiya’daki ateşkes anlaşması Alman basınında öne çıkan konular arasında.

23 Haziran 2016 23:42


Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB müzakereleri konusunda bir referanduma gidebileceğini söylemesi Alman basınında geniş yankı buldu. Westfälische Nachrichten gazetesinin yorumu:

“Erdoğan'ın Türkiye'nin AB müzakereleri ile ilgili referandum tehdidi, Brüksel ve Berlin'de Ankara'nın planladığından çok farklı algılanabilir: Yıkım yerine rahatlama. Boğaziçi'nin öfkeli adamı, kapıdaki koruma tarafından geri çevrilen ve küfreden kulüp müşterisine benziyor: Aslında ben hiç girmek istememiştim.“

Magdeburg'tan Volksstimme de aynı konuda bir yoruma yer veriyor:

“Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı çoğu destekçisi ‘reis‘ diye adlandırıyor. Bu neredeyse mutlak bir gücün ifadesi. Bu beklentiden afallayan Erdoğan, tek başına kararlar alıyor. AB'deki konjonktür oylama olduğundan şimdi de dışardan bir referandumla tehdit ediyor. Türkler müzakerelerin durdurulup durdurulmaması konusunda AB adayı olarak bu konuda oy verebilir. Çünkü AB'nin mülteci anlaşmasındaki değişimle ‘çirkin yüzünü‘ gösterdiğini ve Birlik'in hiçbir şekilde Müslüman bir ülkeyi istemediğini söylüyorlar. Tehdit karakteri yakından bakınca göreceli hale geliyor. Öncelikle Erdoğan, halkının Avrupa hayal kırıklığı konusundaki sorumluluğu taşıyor. Ve pek çok AB ülkesinde Türkiye'nin üyelik taleplerini yerine getirip getirmediği konusunda büyük şüphe var.“

Kolombiya hükümeti ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) arasında iki taraflı ve kesin bir ateşkes ilan edilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Frankfurter Rundschau'nun konuya ilişkin yorumu:

“Yaklaşık 50 yıllık bir savaş sonrası barış çok yakın. Evet, tam olarak ifade etmek gerekirse ‘tarihi‘ olarak nitelendirilebilir. Kolombiya Devlet Başkanı Santos, 2012 yılında hükümetin sol FARC asileriyle görüşeceği açıklamasıyla şaşırtmıştı. Şimdi bu anlaşma hazır. Yine de iş bu anlaşmayı pratik siyasette uygulama ve günlük yaşamda kullanmaya gelince her şey ters gidebilir. Kolombiya'da barışın gelip gelmediği kırsal bölgelerde görülecek: Burada neredeyse hiç okul ve hastane yok, haklar sadece kağıt üzerinde, iş ve perspektif yok. Eğer buralarda hiçbir şey değişmezse, sağ ya da sol fark etmez, pek çok savaşçı yine silaha sarılacaktır. Bu artık gerilla değil suç olacaktır. Ancak en önemlisi barış olmayacaktır.“

Tageszeitung'un aynı konudaki yorumu:

“Anlaşma tarihi bir ana işaret ediyor. Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, siyasi yaşamını buna bağladı. Artık FARC da geri adım atamaz. Kolombiya için gerçek barış çalışması şimdi başlıyor. Anlaşma sadece savaşın olmamasından daha fazla öneme sahip: Ülkenin kalkınmasına hız verebilir, uyuşturucu ticaretine darbe vurulabilir ve FARC'ın siyasi parti olarak aktif olmasını sağlayabilir. Bunların çoğu hükümetin nasıl hareket edeceğine bağlı. Kurban ve faillerin barışmasının ne kadar önemli olduğunu açıklamak zorundalar. FARC yönetimi, savaşçılarını sivil bir yaşamın avantajları konusunda ikna etmeli. Sonuçta katılabilecekleri yeterince silahlı grup mevcut. Kolombiya'da onlarca yıldır süren savaştan ekonomik ve siyasi açıdan pek çok kişi yararlandı. Eğer gelecekte ülkede bir şeyler kötü giderse, hükümetler artık çatışmaların ardına gizlenemeyecek.”