Frankfurter Allgemeine Zeitung Başbakan Merkel'in mülteci kabulü konusunda sarf ettiği "cömertçe sözlere" karşın diğer AB ülkelerinden olumsuz açıklamalar geldiğini vurgulayarak, konuya ilişkin şu yoruma yer veriyor:
"Biz altından kalkabiliriz. Başbakan bu tür bir yaklaşımla Almanya'nın sınırsız kabul istemini vurgularken, İngiltere'den Macaristan'a kadar diğer AB ülkeleri iç politik veya farklı nedenlerden dolayı başka yollara yöneliyorlar. Macaristan'ın Sırbistan sınırına ördüğü çit bunun bir sembolüne dönüştü. Söylenildiği gibi bir demir perde değil, mültecilerin ilk kayıtlarının yapıldığı bir yan yol. Bu yüzden de Almanya'ya yönelik şu sorunun bir sembolü oldu; Eğer Almanlar bile baş edemiyorsa, biz nasıl yapacağız? Almanlar bu soruya yanıt veremediği sürece AB'nin tavrı şöyle olacaktır; Siz başarırsınız, biz değil."
Süddeutsche Zeitung da yorum köşesinde mülteci sorununa parmak basıyor:
"Durum tıpkı Avrupa iltica politikası gibi saçma. Macaristan iki kesim için de iyi bir örnek. Bir yandan kesin kararlı, diğer yandan ilgisiz. Budapeşte sürekli çit yüzünden eleştirilmek istemiyor. Yapılan bir açıklamada sınırlarında yeniden düzeni sağlamak isteyen tek Avrupa ülkesi olduklarını belirtiyorlar. Aynı zamanda Budapeşte'deki durum bunun gerçekleşmeyeceğini de ortaya koyuyor. Yani göçmenler hiç bir engelle karşılaşmadan Avusturya'ya doğru seyahat edebiliyorlar."
Almanya'da kapalı alanlarda sigara içme yasağı uzun süredir uygulanıyor. Şimdi bu yasağın kapsamının daha da genişletilmesi gündemde. Neue Presse gazetesi otomobillerde de sigara içilmesinin yasak kapsamına alınması önerisine temkinli yaklaşıyor:
“Anlamadım. Yine bir yasak kararı? Federal hükümetin eğlenceye yönelik frenleri artık tutmuyor. Gelecekte insanlar özel otomobillerinde bile sigara içemeyecekler. Evet, doğru duydunuz. En azından, çocuklar arabadayken bu yasağın getirilmesi konuşuluyor. Bu konuda hazırlanan dosya, federal hükümetin uyuşturucu maddeler sorumlusu Marlene Mortler'in masasında duruyor. Umulur ki CSU'lu politikacı konuyu bir an önce çözer. Çünkü mesele sadece özgür bireylerin yeni yasaklarla hareketlerini kısıtlamak değil, bilakis çocukların korunması söz konusu. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun. Küçücük kız ve erkek çocuklarını dar bir alanda sigara dumanıyla boğmak iyi mi? Bu yaralama suçuna girer.”
Die Welt gazetesinin yorum sayfalarında bir spor haberi dikkatleri çekiyor. Futbolda milyarları bulan meblağlar yorumun konusunu oluşturmuş:
"Taraftarlar yılda 20 milyon euro kazanan genç erkeklerin top peşinde koşmalarını artık seyretmek isteyecekler mi? Wolfsburg teknik direktörü Dieter Hecking ya da Stuttgart takımının yöneticisi Robin Dutt'in bu soruya verdikleri yanıt, hayır. Onlara göre çok para ve yüksek prim bedelleri futbolu bozuyor. Haklılar da. Çünkü hiç bir memur, kalorifer tesisatçısı, polis ya da hekim bu kadar aylık kazanca sahip değil. Futbol bir yandan bu kadar çılgınken diğer yandan da eğlenceli olabiliyor. Hiç bir izleyici olayın asıl kahramanlarının gelecekte hangi ahlak dışı gelir düzeylerinde bulunup yoldan çıktıklarını görmezden gelmeyecek. Artık kimse bakmayacak. İrkilerek arkasını dönüyor insan."
Derleyen: Tuncay Yıldırım