Gündem

31.12.2014 - Alman basınından özetler

Putin muhaliflerinden Aleksey Navalni'nin gözaltına alınması ve Almanya'da tepki toplayan Pegida hareketi Alman basınının yorum sütunlarına hâkim konular.

30 Aralık 2014 23:51


Rusya’da en tanınmış Kremlin muhaliflerinden Aleksey Navalni’nin tecilli hapis cezasına çarptırılması, kardeşi Oleg’in ise 3 yıl 6 ay olarak hükmedilen cezasının tecil edilmemesi Alman basınında geniş yankı uyandırdı. İlk sunacağımız yorum Münih’te çıkan Süddeutsche Zeitung adlı gazeteden:

"Navalni kardeşlerin dolandırdığı iddia edilen şirket, hiç zarara uğramadığını teyit ediyorsa, bu dava neden açıldı diye sorulmaz mı? Bu muhalif isme verilen ikinci uzun süreli ceza niteliğindeki tecilli hapis cezasının anlamı şu: Navalni, bir anlamda kılpayı kurtuldu ama özellikle de devam eden ev hapsi nedeniyle daha uzun bir süre yetkililerin kontrolü altında kalacak. Bu da karşıtlarına ve kendisine eleştiri yöneltenlere giderek daha az tahammül eden siyasi çizgiye gayet iyi uyuyor.“

Frankfurter Allgemeine Zeitung da Navalni kardeşler hakkındaki mahkeme kararını şöyle yorumluyor:

"Mahkeme kararı ile verilen mesaj hem gayet açık hem de alçakça. Rusya'da muhalif olmak risk içeriyor fakat bir rejim karşıtı ile akraba olmak daha da tehlikeli. Oleg Navalni'nin yargılanıp hüküm giymesinin tek nedeni Aleksey Navalni'nin kardeşi olması. Savcılığın tüm suçlamalarının tutarsız olduğu dava sırasında ortaya çıktı. Ancak yargıcın ve savcının şahitlerin ifadeleri dinlenirken ne kadar ilgisiz olduğunu görenler, duruşmaların gerçek bir mahkeme sürecinin taklidinden öteye gitmediğini farkındaydı. Navalni de, mahkemede son kez söz aldığında, kendisinden sonra yerine başkalarının geleceğini ve mücadeleye devam edeceğini söyledi."

Frankfurter Rundschau gazetesi ise, yılın son baskısında yorum sütununu Almanya’da son aylara damgasını vuran Pegida hareketine ayırmış:

"Ülkemizde haklı olarak radikal İslamcıları görmek istemeyenlerin sorunun kaynağını ararken, çoğunluk toplumunun uyum konusundaki yetersizliklerinin de gözönünde bulundurması gerek. Bu, göçmenlerin de sorumluluk taşımadığı anlamına gelmiyor, ancak radikal dincilik ve şiddet ile, sadece sosyal sebepleriyle mücadele ederek başa çıkabilirsiniz. Ailelerin üç kuşaktır işsizlik yardımı ile geçinmesi, hiç kuşkusuz krizin çözümüne katkıda bulunmuyor aksine bu şartlar insanların dünyayı basit şablonlarla anlamaya eğilim göstermesine neden oluyor. Bu, şiddetin mazereti değil, ancak belki de anlamak için bir yol. Evet, Pegida ile sokaklara dökülenlerin endişelerini ciddiye almak gerek, bu endişeleri dile getiren herkes aşırı sağcı bir İslam düşmanı değil. Fakat elini kolunu bağlayanların bu tutumlarını 'politik doğruculuk' masalının arkasına saklamalarının takipçisi olmamak bizim kendi çıkarımıza olacaktır. Yeni yıl için iyi bir temenni olur bu."

Konuyla ilgili Mannheimer Morgen gazetesinden seçtiğimiz satırlar, basın turumuzda yer vereceğimiz son yorum:

"Dresden kentinde her pazartesi sokağa dökülen Pegida göstericileri, sorumsuz bir şekilde göç ve İslamlaşma katkı maddelerini karıştırarak zehirli bir kokteyl hazırlıyorlar. Bizi Batı'nın öyle ya da böyle batmakta olduğuna inandırmaya çalışıyorlar. Batı'daki Hristiyan-Yahudi kültürünün temel taşlarını oluşturan komşunu sevme, açıklık, erdem, hoşgörü ve muhtaç olanlara yardım gibi değerleri hiçe sayıp, ayaklar altına alan bu grupların, bunu yaparken Batı kültürünü kurtarmak için yola çıktıklarını dile getirmeleri kötü bir şaka gibi."