Frankfurter Rundschau'da, Nijerya’da Boko Haram’ın elinden kurtarılan 200 kişi ile ilgili şu satırları okuyoruz:
“Nijerya’nın kuzeyindeki Chibok kentinde 200 kadar kız çocuğu ve genç kadının terör örgütü Boko Haram tarafından kaçırılmasının üzerinden bir yıldan fazla bir zaman geçti. Boko Haram’ın elindeki yaklaşık 200 genç kadının kurtarıldığı söyleniyor. Rehineler için korkunç bir acı sona ermiş oluyor ancak bu kurtarma olayında söz konusu olan sadece Chiboklu genç kadınlar değil. Devlet Başkanı Muhammadu Buhari’nin yönetimi altındaki Nijerya hükümetinin, Boko Haram’la mücadelede Buhari’nin selefi Goodluck Jonathan döneminden daha fazla girişimde bulunmuş olması da söz konusu.“
Alman dış istihbarat servisi BND’nin Amerikan istihbarat servisi NSA’in casusluk faaliyetlerine yardım ettiği iddiası Berlin’de tartışmalara neden oluyor. Eleştirilerin odağında ise İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere var. Westdeutsche Zeitung'daki yorum şöyle:
“Nisan ortasında İçişleri Bakanlığı’nın ABD’nin ekonomi casusluğundan bilgisi olmadığı açıklanmıştı. Ama bunun doğru olmadığı aşikar. Parlamento ve kamuoyu yanlış bilgilendirildi, eğer kandırılmış değillerse. Bunun siyasi sorumluluğunu da Thomas de Maiziere taşıyor. O ise devlet sırlarını işaret edip sessiz kalıyor. Maizire nasıl hareket edeceği konusunda Merkel’den bir işaret bekliyor. Merkel ise şimdiye dek yenilgiye uğramış bakanlarına kapıyı göstermekte hiç de çekimser davranmadı.“
Avrupa Adalet Divanı, eşcinsellerin kan bağışında bulunmasına izin verilmemesinin bazı koşullar altında Avrupa yasalarına uygun olabileceğine hükmetti. Mitteldeutsche Zeitung'da konuyla ilgili yer alan yorum şöyle:
“Gerçekçi, makul gerekçelere dayanmadan genel bir yasak kararı, cincel tercihleri nedeniyle ayrımcılığı yasaklayan Avrupa Temel Haklar Şartı’nın ihlali olurdu. Kan nakli yapılan insanların etkili bir şekilde korunmasının elbette iyi ancak eşcinsellerin kan bağışı yapmasının tamamen engellenmesi adil değil.“
Frankfurter Allgemeine Zeitung ise daha muhafazakar bir bakış açısı sunuyor:
“Hastalık bulaşmasını önlemek için başka yöntemler de olsaydı, o zaman kan bağışı ile ilgili böyle bir yasak hukuka aykırı olurdu. Yasalar önünde herkes eşit, hiç kimse cinsiyeti ya da yönelimleri nedeniyle haksızlığa uğramamalı, aynı zamanda davranışları yüzünden de. Ancak devlet, tüm yaşam tarzlarını ayırt etmemek konusunda yükümlü değil, bu konuda fark gözetebilir. Her eşit muamele görmediğini söyleyen ve her yerde ayrımcılıktan şikayet edenler, gerçeklerinden ayırt edilemeyebilirler.”