Gündem

"3 milyon Suriyeli kesmedi; CHP yan çizince Yenikapı ruhuna Katarlılar dahil edildi"

Ahmet Tan: Bu destek milli ve yerli kaynaklarla mümkün değil

11 Haziran 2017 14:06

Körfez'de yaşanan Katar krizinde Doha yönetimini destekleyen açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Cumhuriyet gazetesi yazarı Ahmet Tan, "CHP’liler yan çizince, Yenikapı Ruhu’na Katarlılar dahil edildi. Bağrımıza bastığımız 3 milyon (yoksa 3.5 mu) Suriyeli kardeşimiz demek kesmedi ki, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı forsu altında gerçekleşen Yenikapı’daki iftarında tuttu bir de namus sözü verdi: 'Katarlı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız!" dedi. Ahmet Tan, köşesinde "O anda, bendinizi de aldı bir merak. 
Katar’ı Emir’inden ve yatırmakla-harcamakla bitmeyen parasından biliyoruz. Peki ama kucaklayacağımız bu “Katarlı kardeşler” kimler ve neyin nesiler?" ifadelerine yer verdi.

Ahmet Tan'ın yazısının tamamı şöyle:

CHP’liler yan çizince, Yenikapı Ruhu’na Katarlılar dahil edildi. 
Bağrımıza bastığımız 3 milyon (yoksa 3.5 mu) Suriyeli kardeşimiz demek kesmedi ki, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı forsu altında gerçekleşen Yenikapı’daki iftarında tuttu bir de namus sözü verdi: 
“Katarlı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız!” 
O anda, bendinizi de aldı bir merak. 
Katar’ı Emir’inden ve yatırmakla-harcamakla bitmeyen parasından biliyoruz. 
Peki ama kucaklayacağımız bu “Katarlı kardeşler” kimler ve neyin nesiler? 
Sağlam ve güvenilir bir yanıt gerek. Bunu “yerli ve milli kaynaklar”dan sağlamak ise namümkün!
En sağlamı maalesef yine de CIA. Gerçi ona da Trump’ın gölgesi düştü düşecek. Ama zaten biz geçen yılki kayıtlara bakacağız. 
CIA, dünyada yaklaşık 200 ülkenin toplumsal, siyasal, kültürel tomografisini izliyor ve işine gelenleri kalem kalem ekrana yansıtıyor. (Bizim MİT de bir gün elbette böylesine özgüvenli ve güçlü olur da mesela “enişte”ye falan muhtaç etmez kimseyi!)
Katar için çok yazıldı, konuşuldu. 
Daha da çok yazıp konuşacağız. Elbet en çok da AKP lideri- Cumhurbaşkanı konuşacak. Bu da kendisinin hem hakkı, hem görevi. “Dünya Lideri-ÜmmetinÖnderi” diye meydanlara çıkmanın bir bedeli olmalı.
CIA’ya göre Katarlıların yüzde 88.4’ü Katarlı değil. Zenginliği dolayısıyla katar katar aldığı göç nedeniyle Katar’da sadece ve sadece yüzde 11.6 Katarlı var. 
Daha da hazin olanı, “Katarlı kardeşlerimizin” bir bölümü “ümmet” bile değil. Yüzde 13.8’i Hristiyan, yüzde 13.6’sı Hindu, yüzde 3.1’i Budist, kalanı ise (afedersiniz) Yahudi vesaire. (cia-world-factbook.gov / qatar). 
ABD’ye, İran’a, Suudi Arabistan’a ve daha nicelerine meydan okuyarak kucaklayacağımız “Katarlı kardeşlerimiz”in neredeyse 1/3’ü Cübbeli Hoca’nın tabiri ile “sünnetsiz”. 
Böyle kitle için, Mehmetçiği Katar çöllerine sürmenin, önümüzdeki günlerde hacca gidecek yüz binlerce hacımızı Suudi eziyetine açık hale getirmenin, hele de bütün dünyada sınırlar altüst oluduğu halde 300 yıldır aynı sınırı paylaştığımız İran ile kötü olmanın acaba hangi kitapta yeri var?

***

Bir de Katar’a gösterdiği ilgiyi acaba, Tatarlardan niye esirgedi. Madem “kardeş korumak” diye bir misyonu var. Kırım’ın işgaline hiç ses çıkarmadı. Kırım nüfusunun yüzde 12.6’sı Tatar Türk’ü. Ülkedeki Azeri ve Özbeklerin sayısı ve oranı da ilan edilmiyor.

Vergisi de korkutucu

İngiliz İşçi Partisi’nin seçim başarısında, Muhafazakâr Parti’nin bildirgesine koyduğu “Bunama Vergisi”nin yarattığı korkunun da payı var. 
Ülkede yaşlanan nüfusun artan oranda alzheimer hastalığına yakalanması ve evde bakım hizmeti alması bütçeye ağır yük getiriyor.
Muhafazakârların vaat ettiği çözüm ise hastanın ölünce miras bırakacağı evin değeri üzerinden vergi alınması. 
Gelen tepkiler üzerine Başbakan Theresa May bu vergide bir üst sınır belirlenebileceğini falan söyledi ama, yaşlı seçmen tedirgin olmuştu bir kere. 
Seçim sonucları da zaten yaşlı seçmenin, bunamaktan çok vergisinden korktuğunu ortaya koymuş oldu.

***

Dolar dolu ayakkabı kutularından para sayma makinelerine, “hakaracı -makaracı” bakanlardan, “sıfırlamadın mı”lı - “babacımlı”lı kasetlere her şey ortaya saçıldı. 
Ama ne fezleke düzenlendi ne iddianame, ne de bir tek tutuklama.
İmdada “hain darbe” yetişti. Kumpas iddiası da böylece ancak kesinleşebildi. 
Cumhuriyet yazarları ve yöneticilerine yönetilen pek çok suçlamanın Ergenekon sürecindekilerden pek farkı yok. 
Örneğin, Kadri Gürsel de “ByLock kullandı” iddiasının bir konuşma değil, karşı tarafın gönderdiği sms mesajları olduğunu “HTS kayıtları” ile kanıtladı. 
Acaba mahkeme ne bekliyor?
“İftira itirafçısı” çıkmasını mı yoksa bir başka alçak darbe girişimi olmasını mı?