İndependent gazetesinin deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn, Irak Başbakanı İbadi ve Ankara arasında süren sözlü atışmayı, "Musul operasyonu Türkiye ile Irak arasında bir savaş başlatabilir" başlığı ile gazetesinde kaleme alıyor.
İki ülke arasındaki mücadelenin, "IŞİD sonrası bölgede gücün kimde olacağı ile ilgili" olduğunu yazan Cockburn, Türkiye'nin pozisyonunu, "Türkiye kendini bölgedeki Sünni Araplar'ın koruyucusu olarak görüyor. Türkiye ayrıca PKK'nın, Sincar'daki Yezidiler üzerinde artan etkisinden de endişe ediyor" şeklinde anlatıyor.
Cockburn yazısının devamında, Erbil'deki bazı siyasi gözlemcilere atıf yaparak, bölgede, "Türkiye'nin Musul operasyonuna askeri olarak müdahil olmayacağı görüşünün hakim olduğunu", ancak bu durumun Haşdi Şabi'nin Telafer'e saldırması ile değişebileceği yorumunu kaleme alıyor.
Amerikan başkanlık seçimine 5 gün kala, İngiliz gazetelerinde yarışın geldiği son noktayı birçok açısı ile anlatan haberler yer alıyor.
Daily Telegraph gazetesi, Amerikan Başkanı Obama'nın "Trump'a atılacak oylar dünyanın geleceğini tehlikeye atar" ifadesini öne çıkarmış. Gazete, bu ifadeyi, Obama'nın seçim sürecine "en güçlü müdahelesi" olarak değerlendiriyor.
Financial Times gazetesi de 2008 ve 2012 yıllarındaki başkanlık seçiminde, demokratların lehine kilit rol oynayan "siyah oylarla" ilgili bir manşeti ön sayfasına taşımış.
Haberde, Amerikan Başkanı Barack Obama'nın, Afrikalı Amerikalılar arasında popüler olan bir radyo programına çıkarak, "siyahları Trump'a karşı" oy vermeye çağırmasına yer verilmiş. Haberde dikkat çeken bir diğer cümle ise Obama'nın programda sarf ettiği "başkanlığım sırasında oluşturduğum miras tehlikede" ifadesi.
The Times'ın "Dünya" sayfalarında da Demokratların adayı Hillary Clinton'un hızlı oy kaybı başlıkta yer alıyor. "Çaresiz Clinton'ın son hamlesi" başlıklı haberde "rust belt" olarak anılan illinois, indiana, michigan, ohio ve pennsylvania eyaletlerinde, demokrat adayın oy kazanma çalışması ile ilgili detaylara yer verilmiş.
Independent gazetesi ise iki adayı başa baş gösteren anketlerin, uluslararası piyasalara yansımasını ele alıyor."Trump'ın kazanma ihtimali piyasaları ürpertti" başlıklı haberde yatırımcıların İsviçre Frankı ve altına yöneldiği, dolar ve petrol fiyatının ise düşüşe geçtiği verisi yer alıyor.
Gazetenin dış haberler editörü Michael Day'in kaleme aldığı Hillary Clinton ile ilgili profil yazısı ise, "Tarihin en çok nefret edilen ikinci adayı" başlığını taşıyor.
Michael Day, mükemmel öz geçmişine karşın, Clinton'un oy verenleri kendinden uzaklaştırmayı başardığını, bunun sebebinin ise kamuoyunun gözünde "dürüst bulunmaması" olduğunu yazıyor.
İngiliz gazetelerinde, ekonomi başlığında dikkat çeken bir haber ise The Times gazetesinde yer alıyor.
İngiltere'deki 4 milyar pound değerindeki "köri endüstrisine" ilişkin haberde, ülkenin Avrupa Birliği'nden ayrılmayı oyladığı Brexit referandumunda ayrılık yanlılarının yanında yer alan "endüstirinin" kendini kandırılmış olarak gördüğü haberleştirilmiş.
Haberde görüşlerine yer verilen sektör çalışanları, ayrılmaya, Avrupalı göçmenlerin engelleneceği, Güney Asyalı şeflerin ise ülkeye gelişinin önünün açılacağı vaadiyle "evet" dediklerini ancak şimdi Brexit sonrası artırılan "göçmen maaliyetleri" nedeniyle çalıştıracak şef bulamadıkları yönündeki ifadeleri yer alıyor.
Guardian gazetesinin dış haberler sayfalasında ise İspanya'dan ilginç bir haber yer alıyor. "İspanya'da veliler çocuklarının ev ödevi yükü nedeniyle greve gitmeye hazırlanıyor" başlıklı haberde, OECDortalamasının 4.9 olmasına karşın, bir İspanyol öğrencinin haftalık 6.5 saat ev ödevi yaptığına ilişkin bir veri bulunuyor.
12 bin veliyi temsil ettiği söylenen, "Öğrenci Anne ve Babaları Derneği" başkanının, "Yeter artık. Kasım ayı boyunca haftasonu ödev boykotuna gitmeliyiz" şeklindeki cümleleri de haberde dikkat çekiyor.