Gündem

3 günde 6 kadın erkekler tarafından katledildi: İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesi de katillere cesaret verdi!

"Her şeye rağmen biz kadınlar umutsuzluğa kapılmıyoruz"

02 Ekim 2024 09:26

T24 Haber Merkezi

Son üç günde Türkiye genelinde altı kadın, eşleri veya aile üyeleri tarafından öldürüldü. Bu cinayetler, kadına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olarak önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Antalya'nın Manavgat ilçesinde Gülfer Öter, eşi Süleyman Öter tarafından av tüfeğiyle vurularak öldürüldü.

Aydın'ın Didim ilçesinde Sibel Aygan, boşandığı eşi Mustafa Yıldırım tarafından katledildi.

Karabük'ün Eflani ilçesinde Gülsiye Ortakcı, ağabeyinin eşi Hüseyin Ortakcı tarafından silahla vurularak öldürüldü.

Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesinde Satı Aktan, eşi Seydi Aktan tarafından öldürüldü.

Adıyaman'ın Tut ilçesinde Zeliha Kılavuz, kocası Erdem Kılavuz tarafından öldürüldü.

Kars'ın Susuz ilçesinde ise Sıla M., eşi Delal M. tarafından silahla vurularak öldürüldü.

Cumhuriyet'ten Rengin Temoçin'in aktardığına göre, Avukat Selin Nakıpoğlu bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu:

"İktidardan cesaret alıyorlar"

"Erkekler, iktidardan aldıkları cesaretle kadınları katletmeye devam ediyor. Kadınlar ise cinayetlere karşı ses çıkartıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kadınlara yönelik saldırıların, cinayetlerin önünü açtı. Kadınların isimleri değişiyor ancak erkek şiddeti asla hız kesmiyor. Satı, Zeliha, Sıla, Sibel, Gülfer, Gülsiye...

"Sık sık katillere af getiriyorlar"

Ne diyeceksiniz bu isimler için? Kimse kimseyi durduk yere öldürmez mi? Yoksa en ağır cezalar uygulansın mı? Yoksa takipçisiyiz mi? AKP bu lafları her kadın cinayeti sonrasında söylüyor. Toplumsal tepkiyi düşürmek için kararlar alacağız diyorlar. Ancak sık sık katillere af getiriyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesi de katillere cesaret verdi. Her şeye rağmen biz kadınlar umutsuzluğa kapılmıyoruz. Erkek şiddetine yönelik kadın mücadelesinin gücüne inancımız acımızdan daha büyük."


'Gecenin Kıyısı'nda taraf tutmanın anlamsızlığı üzerine bir hikâye