Gündem

27.04.2015 - Alman basınından özetler

Türkiye’nin 1915 olaylarının Almanya tarafından soykırım olarak nitelendirilmesine gösterdiği tepki ve Yunanistan’daki mali kriz Alman basınında öne çıkan yorum konularını oluşturuyor.

27 Nisan 2015 14:44


Die Welt gazetesi ‘Türk travması' başlığıyla yayınladığı yorumda, Almanya Cumhurbaşkanı'nın Ermeni tehciri ile ilgili sözlerine Türkiye'nin gösterdiği tepkiyi değerlendiriyor:

“Türkiye'de milli efsaneler ve hissiyat aydınlanma ve akıldan ağır bastığı için yüz yıl önceki soykırıma adını koyan herkes yoğun saldırıya hedef oluyor. Papa'dan sonra Almanya Cumhurbaşkanı da sert tepkilerden nasibini aldı. Almanya'nın nasıl tavır alacağı haftalarca tartışıldıktan sonra gerçeklik siyasi taktikten üstün çıktı. Ankara bunu bir yenilgi olarak değerlendiriyor ama bazı tartışmalar vardır ki, NATO müttefikinden bile esirgenmesi mümkün değildir. Türkiye zor tarihiyle yüzleşmezse, şimdi ve gelecekteki problemlerini çözemeyecektir. Bu, bütün milletler için geçerlidir. Türkiye tarihle hesaplaşma gereğini ne kadar çabuk idrak ederse, iç barışa da o kadar çabuk kavuşur. Ama ne yazık ki bunu kavrama noktasının çok uzağında duruyor.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Ermenilerin katledilmesinin soykırım olarak nitelendirilmesiyle ilgili tartışmaya şu satırları ayırmış:

“Ankara bilhassa Almanya Cumhurbaşkanı'na çok öfkeli. Dışişleri bakanı Türk milletinin Gauck'un sözlerini unutmayacağını ve affetmeyeceğini söylüyor. Türkiye, müttefiklerini temsil eden devlet başkanlarını saldırgan ifadelerle eleştirerek daha fazla yalnızlığa sürüklenmemeye dikkat etmelidir. Aksine son zamanlarda dış politikasının neden başarısızlığa uğradığına ve dostlarının ona neden inanmadığına yanıt aramalıdır.”

Yunanistan için zaman daralıyor. Atina yönetimi tutarlı bir reform programı sunamadığı ortaklarından borç taksitlerini ödeyebilmek için ek kredi almakta zorlanıyor. Die Welt gazetesi Tsipras yönetiminin ek yardım için tanınan süreyi geçirdiğini belirttiği yorumunda şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Yeni Yunan hükümetinin lideri bundan iki ay önce halktan aldığı yetkiyle bütün tasarruf ve reform şartlarını elinin tersiyle itmek üzere Brüksel'de boy göstermişti. Ama bu taktik tutmadı. Ortakları iki aydır reform pazarlığı yapmaktan usandı. Ama telaşa kapılmalarına lüzum yok. Çünkü hamle sırası Yunanistan'da. Aleksis Tsipras şantaj imkanlarını tüketti. Bankalar yıllardır Yunanistan'ın iflas edebileceğini hesaba katarak tedbir aldı. Bu sayede finans piyasasında kıyamet kopmadı. Başbakanını desteklemeye devam eden Yunanlar Euro'yu bırakmak istemiyorlar. Halk ortak para birimini istikrar çapası ve siyasileri disipline zorlayan bir faktör olarak görüyor. Büyük sıkıntılara katlanarak krizden kurtulan ortakları Atina'ya açılan kredileri kayıp hanesine yazmaya yanaşmıyor. Başbakan Tsipras eninde sonunda bir şeyler yapmak zorunda kalacak. Alacağı önlemleri seçmenine ve Euro karşıtı radikal koalisyon ortağına nasıl beğendireceği merak konusu olmaya devam ediyor. Sunacağı bütün çözümlerin erken seçim ya da referandum şartına bağlanması mümkündür. Böylece Tsipras'ın gerçek reformlar yapma şansına kavuşması da.”

Nürnberger Zeitung Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis'in tehlikeyi idrak etmekte zorlandığı görüşünde:

“Varufakis ortak para bölgesinden atılmasına ramak kaldığını görmezden gelip Yunan trajedilerindeki düşmanlarının nefretine sevinen bir kahraman gibi davranıyor. Ama ona nefret duyulmuyor, sadece acınıyor. Sahneyi kahraman değil, trajikomik bir figür olarak terk ediyor. Kısa süre öncesine kadar yeni siyaset tarzı sanılıp hayranlık duyulanın aslında kendini oynayan bir aceminin beceriksizliği olduğu çabuk anlaşıldı.”