Gündem

27.01.2014 - Avrupa basınından özetler

Ukrayna’daki tehlikeli gelişmeler, yeni Mısır anayasası ve dünya ekonomisinin durumu.

27 Ocak 2014 15:21


İsviçre’nin Tages-Anzeiger gazetesi Ukrayna krizinin giderilmesinde Rusya Devlet Başkanı Putin’in önemli rol oynayabileceğini yazıyor:

“Ukrayna, hızla doğu ve batı Ukraynalar olmak üzere parçalanma yolunda ilerliyor. Batıdakiler devrimi destekliyor, doğudakiler ise eski düzenin muhafaza edilmesini istiyor. Uluslararası arabuluculuk için daha fazla zaman kaybedilmemeli. Avrupa Birliği’nin dış ilişkiler yüksek temsilcisi Catherine Ashton hafta içinde Kiev’e gidecek. Bu bir başlangıç olabilir. Ancak çözüm arayışına Rusya’nın da dâhil edilmesi gerekir. Vladimir Putin’in Ukrayna üzerindeki nüfuzu yabana atılamaz. Her ne kadar Brüksel Putin’e sempati beslemese de, Ukrayna’daki gerginliğe ancak onun katkısıyla çözüm bulunabilir. Dünya devletleri şimdiye kadar müdahalede bulunmakta çok sık tereddüt etmiştir. Ukraynalılar son derece hızlanan gelişmeleri kontrol edecek durumda değiller. Onların yerine bunu bir başkası yapmazsa yakında büyük bir patlama olur.”

Fransız Liberation gazetesi Ukrayna krizinin, Avrupa Birliği için önemli bir sınav olduğunu yazıyor:

“Avrupa Birliği, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yanlış anlamalara mahal vermeyecek açıklıkta bir mesaj göndermelidir. Putin’in, Sovyetler Birliği döneminin Doğu ile Batı blokları arasındaki husumeti Ukrayna’da sembolleştirmek istediği anlaşılıyor. Oysa Soçi’deki kış olimpiyatlarına az zaman kala Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç’i erken seçimlere ikna edebilirdi. Kiev’deki barikatlara radikal unsurların hakim olmaması için erken seçime karar verilmesi gereklidir. Yanukoviç’in muhalefete vermek istediği tavizlere kimse ikna olmadı. Devlet başkanının önerileri, Avrupa politikasının geleceği açısından son derece önemli bir sınav olan Ukrayna krizini sona erdirmeye yetmeyecektir.”

Milano’da yayımlanan sağ liberal İtalyan gazetesi Corriere della Sera, Tunus ve Mısır anayasalarını karşılaştırdığı yorumunda ikisi arasında dağlar kadar fark olduğu sonucuna varıyor:

“Tunus ve Mısır’ın anayasaları, tıptı devrim sonrası döneme geçişte olduğu gibi birbirinden son derece farklı. Tunus’un yeni anayasası Arap âleminin şimdiye kadar tanıdığı anayasaların en liberal olanı. Siyasi merkezler arasındaki son derece zor ve uzun diyaloğun bir meyvesi. Mısır’ın anayasası ise toplumdaki kutuplaşmanın tam bir aynası. Rejimdeki geçmişe dönüşten başka bir anlama gelmeyen dönüşümün tasdiknamesi. Silahlı kuvvetler otoritesini Mısırlılara yeniden tasdik ettirdi. Yeni anayasanın en can alıcı noktası, silahlı kuvvetler ve onunla ittifak halinde olan emniyet ve adalet kurumlarına son derece geniş yetkiler tanımasıdır. Toplum barışı ve muhalefet ile diyaloga bu anayasada yer verilmiyor.”

Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nun sonuçlarını ele alan De Standaard adlı Belçika gazetesi, kriz yıllarının ardından dünya ekonomisinin istikrara kavuştuğunu sanmanın yanıltıcı olabileceğini vurguluyor:

“Dünya ekonomisinin üzerindeki kara bulutlar dağılırken ortaya yeni bir sorun çıkıyor. Ucuz paradan, kaos yaratmadan nasıl kurtulabiliriz? IMF Başkanı Lagarde rejimin yenilenmesi gerektiğinden söz ediyor. Japonya Merkez Bankası Başkanı Kuroda, iyimserlik kazanırken ihtiyatı elden bırakmamak gerektiğini söylüyor. ABD krizi hazmetti, Avrupa cüzi de olsa büyüme kaydediyor, Japonya deflasyon canavarını başından savdı, yükselen ülkeler yeniden bu benzetmeyi hak etti. Ama bütün bunlar dünyanın ekonomik istikrarı yakaladığı anlamına gelmez. İyimserliğe paralel olarak riskler de artıyor. Bu nedenle, yerleşik para politikası ve dünyanın bu politikadan nasıl kurtulacağı muhtemelen önümüzde yılın Davos buluşmasında da gündemin başında yer alacaktır.”