Mittelbayerische Zeitung adlı gazete Avrupa Birliği'nin Ukrayna krizi karşısındaki tutumuna dikkat çekiyor. Gazetede yer alan yorumda Avrupa'nın Rusya'ya karşı ne gibi adımlar atabileceği irdeleniyor:
“Kırım kaybedildi, buna şüphe yok. Şimdi söz konusu olan Ukrayna’nın egemenliğini koruyabilmek. Avrupa’nın siyasi manevra olanaklarının neler olduğu belli. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ne bir kişi olarak ne de gerekli bir otorite olarak devreye girebilir. Bu nedenle ekonomik alanda gücünü göstermesi Avrupa açısından daha anlamlı olur. Zira Rusya ekonomik bir cüce ve bu yüzden ekonomik pozisyonu oldukça zayıf.“
Süddeutsche Zeitung gazetesinde yer alan yorumda da Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen'in ittifak üyesi bir ülkenin dış sınırlarının korunmasının önemli olduğu ve NATO'nun Ukrayna'da varlık göstermesi gerektiğine ilişkin açıklamaları değerlendiriliyor:
“Kırım krizinden bahsedilirken genellikle ‘şimdilik‘ ifadesi kullanılıyor. ‘Varlık göstermek‘ vurgusu da kulağa ek manevralarla Baltık Denizi‘ne daha fazla asker ve daha fazla uçak gemisi gönderilmesi şeklinde çalınıyor. Bazı kişilerin bunu gereksiz bir gerginlik olarak görmesi anlaşılabilir… Ancak Savunma Bakanı von der Leyen doğuya asker göndermek istemiyor. Hava sahasının gözetlenmesi ise Baltık ülkelerinin NATO’ya katılmasından bu yana yapılan rutin uygulama. Von der Leyen bu tür bir durumda askeri seçenekler hakkında konuşmasının yanlış olacağının farkında. Ancak öte yandan askeri seçenekler hakkında konuşulması, Bakan açısından yanlış değil.“
Fransa'daki yerel seçimlerin ilk turunda sol partiler oy kaybederken aşırı sağcı Ulusal Cephe oyunu yüzde 6 oranında artırarak büyük bir çıkış yaptı. Trierischer Volksfreund gazetesinde yer alan yorumda Avrupa Parlamentosu seçimlerine dikkat çekiliyor:
“Ulusal Cephe, işsizliğin ortalamanın üstünde olduğu her yerde oyunu artırdı ve artık iki büyük partiye güven duymayan bütün seçmenlerin kızgınlığından yararlandı. Ancak bu eğilim maalesef bir başlangıç ve haziran ayında yapılacak Avrupa seçimlerinde kendini daha da belli edebilir. Daha fazla seçmenin oyunu kullanmaması durumunda da Le Pen ülkenin birinci partisi olma iddiasına ulaşabilir.“
Mısır'da şiddet olaylarına karıştığı gerekçesiyle yargılanan 529 Mursi taraftarı idama mahkum edildi. Frankfurter Rundschau gazetesinde Minya kentinde görülen davaya ilişkin şu yoruma yer veriliyor:
“Yukarı Mısır’da küçük bir kent olan Minya’ya giden herkes korkuyu hissediyor. Belediye binası, karakollar ve kiliseler kum torbaları ile çevrelenmiş, askerler de elleri tetikte nöbet tutuyor. İslamcıların saldırı düzenlemesinden ve devlet başkanlığından devrilen Muhammed Mursi taraftarı göstericilerin öfkesinden korkuluyor. Bu korku ve nefret atmosferi içinde mahkemeden sert bir karar çıktı. Hukukun tüm temel prensiplerini unutan hakim, 529 sanığı idam cezasına mahkum etti. Siyasetçiler ve hükümet üyeleri de dahil birçok Mısırlı için İslamcıların protestolarına karşı tek çözüm ise güvenlik önlemlerinin artırılması. Bunun uğruna demokrasinin ilkelerini unutmaya hazırlar. Bu da Mısır’daki gelişmelerin ne denli dramatik olduğunu gösteriyor.“