Gündem

24.11.2014 - Alman basınından özetler

İran ile Batılı ülkeler arasındaki nükleer diyalog ve Rusya’nın yaptırımlar nedeniyle giderek sertleşmesi, bugünkü Alman basınından aktaracağımız yorumların konuları.

24 Kasım 2014 11:16


Westfalen-Blatt gazetesi İran'ın nükleer programıyla ilgili Viyana görüşmelerini konu alan yorumunda varılacak anlaşmaya göre bölgedeki gerginliğin tırmanmasının mümkün olduğunu yazıyor:

“İran'ın nükleer enerjiden yararlanabilmesinin ancak atom bombası yapmamasının amaçlandığı görüşmelerin önünde görünmez bir engel var. Santrifüj sayısı ve belli bir orana kadar zenginleştirilmiş uranyum miktarı somut rakamlara dökülebilir. Ama taraflar arasındaki güvensizliği ortadan kaldıracak herhangi bir formül bulunmuyor. BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Almanya'nın, İran'ın verdiği teminattan kuşku duymakta haklı. 2009 yılında Kum yakınlarında gizli atom tesisi bulunduğunun ortaya çıkarıldığı unutulmamalı. İran ise Batı'yı nükleer enerjiden sivil amaçla yararlanma hakkını elinden almaya çalışmakla suçluyor. Gece yarısına kadar uzlaşma sağlanamazsa kötü şıkların en iyisi müzakereleri uzatmak olacaktır. Aksi takdirde bölgede zaten alevlenmiş olan yangının üzerine körükle gidilmiş olur. Şimdi bütün iş kesin çözüme temel oluşturacak karşılıklı güveni arttırıcı tedbirlerin alınmasına kalıyor.”

Neue Osnabrücker Zeitung İran'ın nükleer programıyla ilgili anlaşmazlığı kalıcı çözüme kavuşturma girişimlerini şöyle değerlendirmiş:

“Müzakerelerin son günün de beş süper güç ve Almanya ile İran arasında anlaşmaya varılamaması felaket olur. Görüşme süresi öylesine kararlaştırılmıştı. Münferit konularla ilgili pazarlığın sonuçlandırılamaması durumunda nükleer pazarlık başarısızlığa uğramış değil, uzatılmış olur. Düşman ABD ile İran arasında yakınlaşma sağlanması elbette iyi olur. Ama çözüm bekleyen sorun nükleer anlaşmazlık gibi görünse de aslında anlaşma sağlanmasının İran'ın bölgenin siyasi ve ekonomik ağırlığının tanınması anlamına geleceğidir. Bunu da ABD'nin bölgedeki en sadık müttefikleri İsrail ve Suudi Arabistan asla kabul etmez.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung Almanya hükümetinin Rusya karşısında takındığı tavrı şöyle yorumluyor:

“Alman koalisyon hükümetleri Rusya politikasında anlaşmazlığa düşmüş olsalardı, iç politika açısından fark etmez ancak Avrupa Birliği dış politikası hesabına tam bir felaket olurdu. Böyle bir durumda AB'nin ortak Rusya politikası yarar alır ve Almanya Rusya'ya sempati besleyen ve Kremlin'e karşı olan üyeler arasındaki dengeleyici rolünü kaybederdi. Rusya ile ilişkileri en iyi olan Birlik üyesinin koalisyon ortakları farklı tellerden çalsalardı Kremlin'den zafer naraları yükselirdi. Başbakan Merkel ile Dışişleri Bakanı Steinmeier arasında ortaya çıktığı iddia edilen zıtlaşma aslında görüş ayrılığı sayılmaz. Rusya karşısında kesin tavır almak, Moskova ile diyaloğun kopmaması için bütün diplomatik imkanların harekete geçirilmesine mani değildir.”

Rhein-Neckar-Zeitung adlı gazete Rusya'nın Avrupa Birliği ile ABD tarafından kıskaca alındığına işaretle şu satırlara yer veriyor:

“Vladimir Putin ifadelerini sertleştirdikçe yaptırımların Rusya üzerindeki olumsuz etkisi artıyor. Rusya'yı en çok hidrolik kırma metoduyla çok daha fazla fosil enerji hammaddesi çıkarılması ve Suudi Arabistan'ın arzı arttırarak petrol fiyatını düşürmesi zor durumda bırakıyor. Petrol piyasasındaki damping, petrole endeksli olan doğalgaz fiyatının gerilemesine yol açtığı için Rusya sattığı gazdan daha az gelir elde ediyor. Aynı zamanda yaptırımlar Rusya'nın dış ticaretini de daraltıyor. Ekonomik kozun oynanması Batı ile Doğu arasındaki gerginliği arttırıyor. AB ve ABD güç çekişmesini mutlaka kazanmak istiyor. Bunu akılcı dış politika saymak mümkün mü?”