Gündem

23 Eylül İngiltere basın özeti

İngiltere basınında bugün öne çıkanlar: İşçi Partisi'nde kongre öncesi gerilim, Zuckerberg'in yardım açıklaması, Donald Trump'ın küresel politikaları.

23 Eylül 2016 10:42

İşçi Partisi'nin yeni dönemdeki genel başkanını belirlemesine kısa süre kala, İngiliz basınında partiyle ilgili haber analizler ve geniş yer tutuyor.

Partinin yeni dönemdeki lideri Cumartesi günü açıklanacak.

Başkan adayları ise mevcut lider Jeremy Corbyn ve Owen Smith. Kamuoyundaki genel kanı ibrenin Corbyn'den yana olduğu yönünde.

Muhalefet Corbyn'e, partiyi aşırı sola çekmek, seçilemeyecek bir parti haline getirmek ve parti dışı siyasal eylemcilerin parti üzerinden etkisini artırmasına ön ayak olmak gibi suçlamalar yöneltiyor.

Corbyn yandaşları ise sık sık Corbyn'e bir darbe yapıldığı söylemini kullanılıyor.

I gazetesinde yer alan haberde İşçi Partisi yönetiminin parti yetkililerine, Cumartesi günü Liverpool'da düzenlenecek parti konferansında olası şiddet olaylarına karşı dikkatli olmaları istendiği yazıyor.

Guardian gazetesi, Corbyn'i destekleyen 'İşçi Partisi için Jeremy' kampanyasının içinde yer alanlarla görüşmüş.

Guardian muhabiri, kampanyanın Londra'daki merkezinde ekiplerin hummalı bir çalışma içinde olduğunu, geleneksel yöntemler dışında sosyal medya alanında da yoğun bir çalışma yürüttüklerini belirtiyor.

Kampanya sözcüleri Corbyn'in seçimleri kazanacağına inandıklarını ancak partide yeniden barış ve birliğin kurulması gerektiğini söylemiş.

Guardian gazetesi editörlerinden Martin Kettle, İşçi Partisi'nin nasıl bir büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu anlamasının tek yolunun genel seçimler olduğunu yazıyor.

Kettle, "Eğer üyeler Corbyn'i desteklerse parti bölünmüş kalmaya devam edecek. Bu durumda tek umut geniş kamuoyu" diyor.

Kettle, muhalif milletvekillerinin bu nedenle ülkede bir erken seçim fikrini desteklediğini yazıyor. Zira onlara göre seçimlere gidilmesi durumunda Corbyn önderliğindeki İşçi Partisi'nin oyları azalmış çıkacak ve Corbyn'in liderliği testten geçemeyecek.

The Spectator dergisi editörü Fraser Nelson Telegraph'ta yayınlanan yazısında, "Aşırı sol, partinin kontrolünü tamamen ele geçirdi ve muhaliflerinin buna hiçbir cevabı yok" diye yazıyor.

Facebook'un CEO'su ve kurucu ortaklarından Mark Zuckerberg ve eşinin, sağlık alanına 3 milyar dolarlık bağış yapacağını duyurması da İngiliz gazetelerinde bugün geniş yer buluyor.

I gazetesi gelişmeyi manşetine taşımış.

Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan Kaliforniya Perşembe günü düzenlediği basın toplantısında insanlardaki bütün hastalıkları tedavi edebilmek için sağlık alanındaki araştırmalara 3 milyar dolar bağış yapacaklarını açıkladı.

I gazetesinin editörü Oliver Duff böylesi bir bağışın çok büyük bir umut yarattığını yazıyor.

Gazete Facebook'la ilgili bir haberde ise sitenin ABD'deki bir soruşturmanın sonucunda fazladan 3.8 milyar dolar vergi ödemek zorunda kalabileceği belirtiliyor.

ABD makamları, merkezi İrlanda'da olan Apple şirketinin bu ülkede sağladığı vergi kolaylıklarından yararlanarak ödemesi gerektiğinden az vergi ödediğine hükmetmişti.

I'daki haberde aynı durumun merkezi Apple gibi İrlanda'da olan Facebook için de geçerli olabileceği ve bu fazladan ödemenin miktarının da 3.8 milyar dolar olabileceği belirtiliyor.

Financial Times'ta, gazetenin düzenli yazarlarından siyasi analist Philip Stephens'ın ABD'li Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump'la ilgili analizi var.

Stephens, Trump'ın küresel sistem için büyük bir tehlike olduğu görüşünü savunuyor.

Stephens özetle şunları yazıyor:

"Donald Trump'ın Vladimir Putin'e hayran olmasında şaşırtıcı hiçbir şey yok. Başkan olmaya özenen Trump ve Rusya lideri aynı otoriter eğilimi taşıyor.

"Putin Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle gelen aşağılanmayı silmek istiyor. Trump Amerika'yı yeniden muhteşem yapmayı vaad ediyor.

"Avrupa çapında popülistler Moskova'ya şapkalarını çıkartıyor. Fransa'da Marine Le Pen'in Ulusal Cephe'si, Macaristan ve Yunanistan'da faşist Jobbik ve Altın Şafak. Putin'in solda da sempatizanları var. İngiltere'de İşçi Partis lideri Jeremy Corbyn, ABD 'emperyalizmini' kınarken Rus intikamcılığını kınamaya oranla daha rahat.

"Trump'la ilgili en büyük tehlike 'geri çekilmeyi' vaad ediyor olması. Ticari anlaşmaları paramparça etme, Çin'e karşı ticari engelleri kaldırma, Paris iklim değişikliği ve İran nükleer anlaşmalarını tanımama, Doğu Asya ve Avrupa'daki güvenlikle ilgili sorumluluklarında vazgeçme… Trump'ın politikaları çelişkilerle dolu. Ama sabit olan şey onun kavgacı tecrit politikası. Amerika tek başına idare edecek.

"Mevcut dünya düzeni hiç görülmedik şekilde baskı altında. Küreselleşme geri çekiliyor.

"Putin Avrupa'da sınırları yeniden çizmeye çalışıyor, Orta Doğu alevler içinde, Avrupa'da birlik çatlıyor, cihatçı terörizm yayılıyor, otoriterlik çoğulculuğa meydan okuyor, Çin, Güney Çin Denizi'ndeki statükoya itiraz ediyor ve komşuları buna cevap olarak yeniden silahlanıyor, ileri demokrasilerde popülistler kalelere akın ediyor."

"Trump'ın cevabı Amerikan geri çekilmesi. Duvarlar örmek istiyor.

"Ne Amerika ne de dünyanın Trumpçı bir tecrit siyasetine yalpalanmaya gücü yeter."

Times gazetesi, uzmanların verdiği bilgilere dayanarak IŞİD'in, Irak'ta Musul kentinin örgütten geri alınması amacıyla yürütülecek operasyona katılacak güçlere karşı kullanmak üzere kimyasal silah stokladığını yazıyor.

Irak ordusu ve uluslararası koalisyon güçlerinin, IŞİD'in Irak'taki kalesi konumundaki Musul'a yönelik başlatacakları operasyon için hazırlıkları sürüyor.

Askeri yetkililer ve uzmanlara göre ise IŞİD, bu harekâta karşı yaptığı hazırlıklar kapsamında kimyasal silah stokluyor.

Times, uluslararası koalisyon güçlerinin sözcüsü, ABD'li Albay John Dorrian'ın "DAEŞ daha önce kimyasal silah kullandı. Bunu kullanmaya dair gelişkin olmayan bir kapasiteleri var. Irak ve Suriye'de bunu çok sayıda olayda kullandıklarına dair gelen bilgiler var" sözlerini aktarıyor.

Dorrian, IŞİD'in Musul'da operasyon yürütecek güçlere karşı hardal gazı kullanarak saldıracağına dair kaygılar olup olmadığına dair ise "Bunun olasılığı var. Irak güvenlik güçleriyle onları buna hazırlamak için eğitimler yürüttük" yanıtını veriyor.

Bölgesel Kürt ve Irak yönetimlerine danışmanlık yapan İngiliz kimyasal savaş uzmanı Hamish de Breton-Gordon ise gazeteye, Irak güçlerinin 17 bin gaz maskesi aldığını söylemiş.

İngiliz ordusunun kimyasal, biyolojik, radyoktif ve nükleer savunma güçleri eski komutanı Breton-Gordon gazeteye şöyle konuşmuş:

"Koalisyon güçleri son 18 aydır IŞİD'in kimyasal silah programını kayda geçirmeye çalışıyor. IŞİD'in Musul'u savunma için her şeyi kullanacağını biliyoruz. Bir süredir stok yapıyorlar."

Breton-Gordon, IŞİD'in bugüne kadar yaklaşık 20 kez, klorin ve hardal gazı ile saldırı düzenlediğini, bu saldırılarda yaklaşık 15 kişinin öldüğünü ve yüzlercesinin yaralandığını aktarıyor.

Breton-Gordon'ın iddiasına göre örgütün elinde 150 tona kadar stok bulunuyor olabilir. Ancak ona göre örgütün elindeki hardal gazının kalitesi düşük gibi görünüyor.

Eski komutan, "IŞİD Musul'u savunmak için karşı tarafa her şeyi atacak. Buna birçok kimyasal da dahil" diyor.

Breton-Gordon Times'a ayrıca, IŞİD'in Esad yönetiminin kimyasal silah stoklarını ele geçirdiği ve elinde sinir gazı (sinir gazı ve VX gazı) bulunduğuna dair haberler olduğunu söylüyor.

BM'nin eski kimyasal silah denetçilerinden Tim Trevan ise gazeteye yaptığı açıklamada, "IŞİD'in çok büyük oranda hardal gazı kullanarak Musul operasyonunu geciktirebilmesi mümkün. Ama bu ihtimalin operasyonun zamanlamasını (gelecek ay başlaması bekleniyor) ya da sonucunu değiştireceğini düşünmüyorum" diyor.