Akdeniz'de yaşanan yeni mülteci dramı AB ülkelerinin sorumluluğu tartışmasını bir kez daha gündeme taşıdı. Braunschweiger Zeitung konuya ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
“AB ülkeleri sınırlarını daha fazla koruma altına alacağına, sığınmacıların yaptıkları başvuruları onlar daha ülkeden ayrılmadan incelemeye alsınlar ve savaş bölgelerinden insanların yasal yollardan, -örneğin vize yükümlülüğünü kaldırarak- göç etmelerini mümkün kılsınlar. Ekonomik nedenlerle göç edenlere ise Greencard çıkartılabilir, böylece çalışmak isteyen, vasıflı elemanların Avrupa’ya göç etmesinin önü açılır. Tabii ki tüm bu önlemler insanların minik tekneklere binmeye devam ederek, vicdansız insan taciri çetelerin kurbanı olmalarını engellemez. Ama izlenecek farklı politikalar en azından acıları bir nebze olsun dindirebilir.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi yorumunda aynı konuya farklı bir açıdan bakıyor:
“AB, Akdeniz’deki insanî faciaya köhne ve ağır bir tanker gibi tepki veriyor; onu da elinde başka bir şeçeneği olmadığından yapıyor. Bazıları AB’nin kimi sorumlu politikacılarına ölüm çetesi yaftası yapıştırıyor. Burada bir noktanın açığa çıkartılması gerekiyor: Bu rezilliğe sebep olanlar başarısız hükümetler, adı yolsuzluklara karışmış devlet yöneticileri, savaş çıkmasını bekleyen elit gruplar, Afrika ve Ortadoğu’nun vicdansız ticaret çevreleridir; Avrupa’nınkiler değil! Bir şeylerin değişmesi isteniyorsa, göçmenler ve mülteciler insan tacirlerinin eline düşmeden ve teknelere adımlarını atmadan önlem alınması gerekir.”
Almanya’yı bugünlerde ilgilendiren iki farklı konuya geçiyoruz… Nazi döneminde Auschwitz toplama kampında görev yapan 93 yaşındaki Oskar Gröning, 70 yıl sonra mahkemeye çıkarıldı. 300 bin kere cinayete iştirakten yargılanan zanlı kampta görev yaptığı günleri anlattı. Emder Zeitung'un yorumuna bakıyoruz:
“SS birliklerinde görev yapan Gröning, Auschwitz Toplama Kampı’nda ölüme mahkum edilen insanların ellerinde kalan son varlıklarını kayda geçiren kişiydi. Yani Nazi devlet mekanizmasını döndüren çarklardan biri, ölümlere yardımcı olan bürokrattı. Mesele, onun hapse girip girmemesi, hatta ceza alıp almaması bile değil. Çok daha önemlisi, o dönemde çarkların nasıl çalıştığının bir kez daha gözler serilmesidir. Sağ kurtulanlar açısından Gröning’in cezalandırılması, onların yüreğine su serpebilir. Ama yeni nesiller açısından bundan daha öğretici bir tarih dersi olamazdı!”
Alman demiryollarında çalışan makinistlerin iş bırakma eylemi ulaşımı felce uğrattı. Almanlar son dönemde grevlerin artmasından oldukça rahatsız. Berliner Morgenpost gazetesinin işte bu rahatsızlığı da göz önüne aldığı yorumunda şu satırları okuyoruz:
“Kimse üyelerinin çıkarlarını korumakla yükümlü sendikaların grev hakkını reddetmiyor. Ancak temel prensip şu olmalıdır: İşveren ve sendika tarafının masada görüşmesi ve kamunun zarar görmemesine dikkat edilmesi her zaman daha iyidir. O zaman toplu iş anlaşmaları başarıyla sonuçlanıyor ve tren yolcuları da taraflara müteşekkir kalıyor.”