Gündem

21.03.2014 - Avrupa basınından özetler

Bugünkü Avrupa basınından seçtiğimiz yorumlarda, Kırım krizi, uluslararası terörle mücadelenin başarısız kalması ve AB’nin yeni Bankalar Birliği projesi ele alınıyor.

21 Mart 2014 17:20


Sol liberal Polonya gazetesi Gazeta Wyborcza, Kırım krizinde Almanya'dan beklentileri yorumunda şöyle dile getiriyor:

“Putin'in Kırım'ı ilhak etmesinden sonra şimdi AB'nin daha önce söylediklerini uygulamaya koyarak yaptırımları sıkılaştırması ve ekonomik yaptırımları da gözden geçirmesi gerekiyor. Peki, bu noktada Almanlar frene basar mı? Almanya Başbakanı Angela Merkel ‘taksitle' politika uygulama konusunda şampiyondur. Ancak Kırım krizi, ortak para biriminin çökmesinden daha fazla önem taşıyor. Ufukta yeni bir Soğuk Savaş'ın doğma ihtimali de bulunuyor. Öyle bir duruma gelindi ki, politikacıların bir an için bile tereddüt etmemeleri gerekiyor. Almanya Başbakanı hayatının 35 yılını Moskova'ya tamamen bağımlı olan bir ülkede geçirmişti. Şimdi ise Moskova'nın yeniden boyunduruğu altına almak istediği ülkeleri savunmakla yükümlü. Burada söz konusu olan sadece Kırım değil, burada söz konusu olan Merkel'ın tarihî bir sorumluluğu üstlenmek durumunda olmasıdır.”

Muhafazakâr Norveç gazetesi Aftenposten, yorumunda, Kiev'in önünde daha zor sınavların bulunduğunu belirtiyor:

“Kiev'deki hükümet neredeyse insanî olmayan bir görev ile karşı karşıya. Hükümet, Kırım'dan utanç verici bir biçimde çekilmesini içine sindirmeye çalışmak ve aynı şeyin Ukrayna'nın doğusunda da tekrarlanmasını engellemek zorunda. Ayrıca deneyimsiz yeni yönetimin ülkenin ekonomik ve sosyal çöküşünü de durdurması gerekiyor. Bu tehlikeli ve zor şartlara rağmen Ukrayna'nın iki ay içerisinde tam demokratik bir meşruiyeti olan yeni hükümeti seçmek üzere sandık başına gitmesi öngörülüyor. Batılı ülkeler açısından ise bu sürecin desteklenmesi kadar Rusya'ya karşı yaptırım kararları da önem taşıyor.”

Sol liberal İngiliz gazetesi Independent ise batının uluslararası terörle mücadelesinin sonuçsuz kalmasına ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“11 Eylül terör saldırılarından 12 yıldan daha fazla bir zaman sonra El Kaide örgütü İngiltere'nin yüzölçümü büyüklüğündeki bir alan üzerinde, Batı-Irak ve Doğu-Suriye'de benzer terör gruplarını kontrol ediyor. ABD, İngiltere ve diğerleri ‘teröre karşı mücadele' vermesine rağmen bu terör grupları etki alanlarını genişletiyor. Oysaki batılı ülkeler bu konuda çok para harcamış, Irak ve Afganistan'da savaş vermişti. Ancak düşmanın kökü kazınamadı. El Kaide'nin baş destekçisi ise Suudi Arabistan. Terör ağını para ile destekleyenlerin başında Suudi kaynaklar bulunuyor. Ancak Washington, Londra ve diğerleri Suudi Arabistan'ın finans gücü ve bu ülke ile silâh ticaretleri nedeniyle ilişkilerde oldukça temkinliler.”

Bankaları disiplin altına alıp riskli yatırımlarına çeki düzen vermek için başlatılan Bankalar Birliği çalışmaları, AB'nin en önemli projelerinden sayılıyor. Hollanda gazetesi De Telegraaf, alınan önlemlerle artık vergi mükelleflerinin bankaları kurtarmak zorunda kalmayacağına dikkat çekiyor:

“Bu konudaki uzlaşmanın çok zor bir biçimde sağlanması kimseyi şaşırtmıyor. Çünkü bu uzlaşma sayesinde sadece bankaların denetimi sıkılaştırılmış olmuyor, aynı zamanda birliğe üye ülkelerin bu konudaki ulusal sorumlulukları da kısmen ellerinden alınmış oluyor. Merkezî kontrol Avrupa Merkez Bankası'na devrediliyor. Bu adım anlaşılacağı üzere direnişle karşılansa da, zaruri bir önlem olduğu kesin. Zira gittikçe daha fazla sayıda büyük banka sınır ötesi faaliyetlerde bulunuyor, AB ülkeleri de gittikçe daha fazla bir biçimde birbirleriyle kenetleniyorlar. Bu nedenle sınırları aşan bir denetim gerekli. En büyük kazanımlardan biri de yeni kurtarma fonlarının artık tamamen bankaların kendileri tarafından finanse edilecek olması. Bundan böyle bir Avrupa bankası zora düştüğünde bundan vergi mükellefleri değil, finans branşının kendisi sorumlu olacak.”