T24 Haber Merkezi
2024 yılına damgasını vuran kelimeler; Cambridge Sözlüğü tarafından "manifest", Oxford Üniversitesi Yayınları tarafından "beyin çürümesi", Merriam-Webster tarafından ise "kutuplaşma" olarak belirlendi.
Dilbilimci Necmiye Alpay ve Doç. Dr. Göksel Aymaz ile Prof. Dr. Emre Erdoğan bu yılın öne çıkan kelimelerini yorumladı.
Toplumsal çatışmaların dili: Kutuplaşma
BirGün'de yer alan habere göre, Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Emre Erdoğan, kutuplaşmanın günümüzün en çarpıcı toplumsal sorunlarından biri olduğunu belirtti. "Ekonomik eşitsizliklerin kutuplaşmayı derinleştirdiğini" ifade eden Erdoğan, bu durumun global bir fenomen olduğunu vurguladı.
Dijital dünyanın etkileri: Beyin çürümesi
Prof. Dr. Erdoğan, sosyal medyanın çocuklar ve ergenler üzerindeki etkilerine değinerek, dijital dünyanın risklerinin yasaklayıcı tedbirlerle kontrol altına alınmaya çalışılmasını eleştirdi. "Beyin çürümesi" kavramının, dijital bağımlılıklar ve etkileri üzerine ciddi bir tartışma başlattığını söyledi.
Yeniçağın ruhu: Manifest
Doç. Dr. Göksel Aymaz, "manifest" kelimesinin gençler arasında popüler olduğunu ve bu kelimenin, genç kuşakların mevcut durumdan çıkış yolu arayışlarını simgelediğini dile getirdi. Aymaz, kelimenin, zor zamanlarda umut arayışının bir ifadesi olarak kullanıldığını açıkladı.
Dilin gücü
Necmiye Alpay, "kutuplaşma" kelimesinin, modern çağın düşünme biçimlerini yansıttığını ve her durumda "yılın kelimesi" olarak iyi bir seçim olduğunu belirtti. Ayrıca, "beyin çürümesi" için alternatif bir ifade olarak "kapantı" kelimesini önerdi, bu durumun yalnızca negatif olmadığını, bağımlılık yapıcı yanları da olduğunu ifade etti.
Ne anlama geliyorlar?
"Manifest" kelimesi, sosyal medya üzerinde, dile getirilen arzuların gerçekleşme olasılığını artıracağına dair inançla, bir şeyi elde etmek amacıyla hayal kurmayı ifade ediyor. "Beyin çürümesi" ise, zihinsel veya entelektüel faaliyetlerin, önemsiz ve içerik olarak zayıf malzemelerin yoğun tüketilmesi sonucu bozulmasını tanımlıyor. "Kutuplaşma" kelimesi, bir grup veya toplum içindeki görüş, inanç veya çıkarların keskin bir şekilde ikiye bölünmesi ve bu uçlar arasında sürekliliğin kalmadığı durumu açıklıyor.