2014 yılında 109 kadın ve kız çocuğu erkekler tarafından tecavüze uğradı. Tecavüz uğrayanların yüzde 4,5’i ise engelli kadın ve kız çocuklarıydı. Beş engelli kadın ve kız çocuğu tecavüze uğradı, bunlardan 18 yaşın altındaki birine zorla fuhuş yaptırıldı.
Bianet’te yer alan habere göre, Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına Dair Sözleşme'de de engelli kadın ve kız çocuklarının hem ev içinde hem de ev dışında şiddet, yaralanma veya taciz, ihmal veya ihmalci davranış, kötü muamele veya istismar edilme riski ile daha fazla karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekiliyor.
Engelli Kadın Derneği Başkanı Fatma Köseoğlu Güldal ve klinik psikolog olan Doç. Dr. Ufuk Sezgin, engelli kadınların saldırganların açık hedefi olduğuna dikkat çekerek erişilebilir sığınmaevleri, merkezler ve ihbar hatları, uzmanların engellik konusunda eğitmi gibi birçok alanda düzenleme yapılması gerektiğini belirtti.
Engelli kadınlara dair şiddet görünür değil
Türkiye'de engelli kadınların uğradıkları şiddete dair araştırma yok. Engelli Kadın Derneği, Türkiye'de ilk kez engelli kadınların uğradıkları şiddeti raporlaştırarak görünür kılacak ve uygulayıcıları önlem almaya zorlayacak.
Dernek, şiddete uğrayan engelli kadınların doldurabileceği ihlal formları, kurumlara yaptıkları bilgi edinme başvuruları, medya takibi ve hukuki süreçleri takip ederek engelli kadına yönelik şiddeti raporlaştıracak.
Engelli Kadın Derneği Başkanı Fatma Köseoğlu Güldal, engelli kadınların hem ailelerinden hem de toplumdan bütün şiddet türlerine maruz kaldığını ama bu şiddetin görünür olmadığını ve göz ardı edildiğini belirterek, bu konunun ne kadın örgütlerinin ne de engelli örgütlerinin gündeminde olduğunu söyledi.
Saldırganların hedefindeler
Güldal, engelli kadınların cinsel şiddet uygulayan tarafından savunmasız, aciz görüldüğü için hedef haline geldiğini belirtti.
"Engelli kadının şiddetle mücadele etme, saldırıyı gerçekleştireni teşhis etme, anlatma olanağı daha sorunlu bir konu. Bu da engelli kadınları daha çok hedef haline getiriyor.
"Özellikle zihinsel engelli kadınlar yaşadıkları olayın kimi zaman farkında olamamakta, farkında olmaları halinde de uğradıkları şiddeti anlatamama durumunda kalabiliyorlar.
"Yine ortopedik engelli bir kadın kendini savunma ve karşı koyma noktasında, görme engelli kadın saldırganı teşhis etme, işitme engelli kadın ise uğradığı şiddeti ailesine adli makamlara ya da sağlık merkezlerine ifade etme şansı bulamıyor."
Nüfus cüzdanları bile yok
Sığınma evlerinin ve ihbar hatlarının erişilebilir olmadığını belirten Güldal, bunların her engel grubuna uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
"Türkiye'de engelli nüfusu ne kadar bilinmiyor, veri yok. İlkönce bu veriler sağlıklı tutulmalı. Ne kadar engelli kadın var, engel türleri ne? Engelli kadınlar görünür olmadığı için onlara uygulanan şiddeti de belgeleyemiyorsunuz. Bazılarının bir nüfus kağıdı bile yok.
"Aileleri tarafından şiddete uğrayan engelli kadınların şiddet ortamından uzaklaştırılabilmesi ve aile dışında yaşamlarını sürdürebilecekleri, erişilebilir mekanların oluşturulması çok önemli. Kadın konuk evleri erişilebilir değil. İhbar hatları özellikle işitme engelli kadınlara göre düzenlenmeli.
Aylıkları ellerine geçmiyor
Güldal, engelli kadınların sadece cinsel şiddete değil, psikolojik ve ekonomik şiddete de uğradığını söyledi:
"Bazen sağlık muayeneleri bile bu kadınlar açısından bir psikolojik şiddet olabiliyor. Örneğin jinekolojik muayeneler fiziksel engelli kadınlar için ciddi bir sorun. Devlet tarafından verilen evde bakım ücretleri ya da engelli aylığı gibi ödemeler hiçbir zaman engelli kadının eline geçmiyor. Hep birileri ona el koyuyor. Kadına yönelik şiddete dair alınan her olumlu önlem gerekli düzenleme yapılmadığı takdirde engelli kadınlar açısından bir anlam ifade etmiyor."
Tecavüz cinsel hazla değil, güç ilişkisiyle ilgili
Klinik psikolog olan Doç. Dr. Ufuk Sezgin de yapılan çalışmalara göre engelli kadınların cinsel saldırıya uğrama oranlarının genel orana göre iki kat fazla olduğunu ifade ederek “Aslında cinsel tecavüzün cinsel hazla değil güç ilişkisiyle ilgili olduğunu hatırlamalıyız” dedi.
Sezgin, “Engelli bireylerin güçsüz olduğu, engeli nedeniyle kendilerini savunmalarının zor olacağı kabul edilir. Bu durum tecavüzcüler için onları baş hedef haline getirebilir” şeklinde konuştu.
Sezgin, engellilerle ilgili önyargıların ve ayrımcılığın, mağdurlara yardım etmek yerine onları caydırmaya yaradığını söylerken, bu konuda uzman birim ve merkezlerin oluşturulması gerektiğini vurguladı:
“Pek çok sağlık profesyoneli ve yasa uygulayıcıları engelli ile düzgün iletişim kurma konusunda eğitimsiz olduklarından bilgi alma veya yardım verme konusu sorunlu. Engellinin yaşadıkları görünmeyebiliyor." Sezgin, şöyle devam etti:
Şikayetlerinden caymaları isteniyor
“Engellilerle ilgili önyargılar, aktif ayırımcılık ve cehalet, yardım isteyen mağdurlara yardım etmek yerine onları yaşadıkları bu durumu bildirmekten caydırma konusunda hizmet vermektedir. Özellikle yasal süreçte kanıt toplama konusunun fazlasıyla önem kazandığı durumda yetersiz ve bilgisiz kişilerin yapacağı müdahaleler ciddi olarak hak kaybına ve adaletsizliğe neden oluyor.
“Bu nedenle ivedilikle, sağlık, yasa, kolluk elemanlarının sözde değil gerçek eğitimlerle yetiştirilip kalıcı uzman birimlerin ve merkezlerin oluşturulması gerekiyor.”