Gündem

20.08.2014 - Alman basınından özetler

Alman basınında Almanya’daki silah ihracatına ilişkin tartışmalar ile Ferguson’daki olaylar ele alınıyor.

19 Ağustos 2014 23:49

ABD'nin Ferguson kentinde siyahî bir gencin polis tarafından öldürülmesi ile başlayan
olaylar büyüyor. Stuttgarter Zeitung konuyu ABD Başkanı Barack Obama
açısından ele alıyor:
“Obama
göreve başlamadan önce kendisini siyahî bir başkan olarak değil, Post-Irkçılık dönemi
Amerikası'nın başkanı olarak konumlandırmaya çalıştı. Kendisini,
kızlarında yaşamaya devam edecek olan ‘büyük Amerikan tarihinin bir parçası' olarak
tanımladı. Bu tarihin, sonsuza kadar gerçekleşmesine katkı sağlamak istediği büyük
idealler tarihi olduğunu söyledi. Fakat Obama'nın göreve başlamasıyla tüm halkı saran
bu güzel post-ırkçılık dönemi ütopyasının gerçeklerle yer değiştirmesi uzun sürmedi.
Giderek daha fazla sayıda siyahî
Amerikalı için, post-ırkçılık güzellemeleri dönemi
Ferguson'daki gencin öldürülmesi ile tarihe karıştı.”
Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel,
koalisyon ortağı Hrıstiyan Birlik partilerinin yoğun eleştirilerine karşın, silah
sevkiyatının artırılmasından yana olmadığını açıkladı. Mittelbayerische Zeitung'da
konuya ilişkin bir yorum göze çarpıyor:
“Biraz
savaş diye bir şey yoktur. Almanya'nın askeri anlamda dünyada nasıl bir rol
oynaması gerektiğine ilişkin kamuya açık bir tartışma yürütmemiz gerekiyor. Buna
sadece doğrudan müdahale sorusu değil, dolaylı müdahale sorusu da dâhil. Ne kadar
acı olsa da bu tartışmanın artık bir neticeye bağlanması şart. Her şeyden önce de
bunun vatandaşlara açıklanması gerekiyor. Fakat bu Başbakan Merkel'in görevi. Şu
anda Başbakan'ın karar alma konusundaki açığını kendi lehine kullanacak kadar zeki
Ekonomi Bakanı'nın
değil.”
Frankfurter Rundschau gazetesinde de aynı konuda bir yoruma yer veriliyor:
“Silah
sevkiyatı ne zaman meşru, ne zaman değil? Alman savunma politikasının özünü
savaş silahları denetim yasası ile dış ekonomi yasası beliriliyor. Fakat savunma
ürünleri ticaretini güvenlik ve kalkınma politikasının odağına yerleştirmeye engel olan
ne? Yanıt şu: Adına layık bir Alman ve Avrupa savunma ve güvenlik politikası
eksikliği. Ölçülü bir strateji kriz bölgelerine müdahalede bir eylem kılavuzu olmakla
kalmaz, aynı zamanda silah ihracatında da yardımcı olur. Sevkiyat meşruiyet kazanır,
anlaşılır hale gelir ve etik açıdan da savunulabilir durumda olur.”
Heilbronner Stimme gazetesinde de savunma ürünleri ihracatına ilişkin yorum
görülüyor:
“Savaş
silahları ihracatına ilişkin olarak son 14 yıldır aynı temel ilkeler geçerli. Şayet
insan hakları ihlalleri engellenebilecekse, savaşçılara silah sevk edilmesini talep etmek
siyasi açıdan yoruma açık bir alan olabilir. Ne olursa olsun Sigmar Gabriel'in
Almanya'nın dünyaya olabildiğince az sayıda silah göndermesi yönündeki tutumu,
Hrıstiyan Birlik içindeki patırtıdan ziyade, bu ilkelere dayanıyor. Geçen yıllardaki
cömertlik ise bu yasaların sınırların dışına çıkarak yorumlanmasıydı. Bunun teamül
hukukuna dönüşmesi engellenmeli.”