Gündem

Abdurrahman Dilipak: 2 bakanın kaset ve dosyaları havada uçuşacak

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak: AK Parti, kendi içindeki AKP'lileri de ayıklasın ve yerel seçimler öncesi adaylarını bir kez daha gözden geçirsin

12 Ocak 2014 16:26

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, iki bakanla ilgili kaset ve dosya çıkabileceğini iddia ederek, "Şimdi 2 bakanın daha adı ortaya atılacak. Kasetler, dosyalar havada uçuşacak" dedi.

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile başlayan süreçte AKP'nin içinde tam bir dayanışma olduğunu ve oylarının arttığını söyleyen Dilipak, Deniz Baykal ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın görüşmesine de değinerek, ‘’CHP içindeki bir kanatla sağlanacak bir mutabakatla, şartlı olarak Erdoğan'a ölümü gösterip hastalığa razı etme girişimi gibi bir senaryo ısıtılmaya çalışılıyor sanki’’ ifadelerini kullandı. Dilipak, yazısında ‘AK Parti, kendi içindeki AKP'lileri de ayıklasın ve yerel seçimler öncesi adaylarını bir kez daha gözden geçirsin’ çağrısında da bulundu.

Abdurrahman Dilipak'ın Yeni Akit gazetesinde "Hukuk devleti" başlığıyla (11 Ocak 2014) yayımlanan  yazısı şöyle:

Evet parti diktatörlüğü kötüdür.. Biz tek parti döneminden biliriz parti diktatörlüğünün ne demek olduğunu. Açık oy gizli tasnifle yapılan seçimleri, savcısız, avukatsız, temyizsiz yargılamaları, kanun devleti bile değil, kanuna göre bir yargılama yok, ama verilen kararın kanun sayıldığı günleri..

Askeri diktatörlük de kötüdür. Polis devleti olmak da. Derin devlet de kötü, paralel devlet de..

Bir cemaat diktatörlüğü de kötüdür. Kabile diktatörlüğü de.

Yargıçlar diktatörlüğü (Juristokrasi) de kötüdür.

İşin aslı diktatörlük kötüdür..

Diktatörlük İlahlık ve Rablik taslamaktır.. Bütün zalimler gibi bütün diktatörler de tek bir millettir.

Zihniyet ikizidir.. Diktatörün elbisesinin ya da derisinin rengi adının farklı oluşu bir anlam ifade  etmez..

Burada aslolan, açık ve yakın tehlike ile potansiyel risk arasındaki tercihtir. Temel yaklaşım da şu: “Def-i mazarrat celbi menafiden evladır..”

Normal dönemden geçmiyoruz.. Hâlâ darbe anayasalarıyla yönetiliyoruz. Muhalefet darbe anayasasının değişimini engelliyor.. Hâlâ derin devlet aktif.. Yargıya derin bir müdahale sözkonusu.. Şimdi derin devletle, paralel devlet, emniyet, jandarma, yargıda vaziyete hakim gözüküyor..

Hükümet, milli iradeye dayalı olarak vaziyeti idare etmeye çalışıyor..

Kuşkusuz yasa düzeninin yaz-boz tahtasına dönmemesi gerek, ama zaten temel yasa olan anayasa bir türlü vuzuha kavuşmayınca, zaten yapılan tüm düzenlemeler, geçici, günü kurtarmaya yönelik, durumu idare etme gayreti ile yapılan düzenlemeler şeklinde.. Yasa ve yargı düzeninde taşlar yerine oturmuş değil.. “Efradına cami, ağyarına mani” bir düzenleme yapılamıyor.. Muhalefet yasa yapımında olumlu bir katkıda bulunmuyor..

Kesinlikle mevcut durum, usul ve esas açısından sorunlu.. Yeni getirilecek düzenleme de ideal olmayacak.. Ta ki Türkiye’de Anayasa değişikliği yapılıp, siyasi yapı düzelene ve milli iradenin parlamentoya yansımasındaki engeller kaldırılana, derin devlet ve paralel devlet ortadan kaldırılana kadar..

Yine de bu düzen içinde tek meşru yapı, yüzünü halka dönen, ona hesap veren, onu arkasına alan iktidar ve bu iktidarın sırtını dayadığı parlamentodur.. Yine en demokratik, milli iradenin temsil edildiği yapı/kurum parlamentodur ve çözüm de oradan beklenmelidir..

Birileri milli iradeyi by-pas ederek, kapalı kapılar arkasında pazarlıklar ve uluslararası aktörlerle uzlaşarak Türkiye’ye yön vermeye çalışmaktadır ve buna asla izin verilmemelidir..

İktidarı düşürmeye, köşeye sıkıştırıp teslim almaya çalışanların kirli plan ve oyunlarına alet olunmamalıdır..

Birileri şimdiden Cumhurbaşkanlığı seçimini masaya getirmeye çalışıyor sanki.. Baykal’ın siyasi temasları bana, Gül öncesi dönemde yarım kalan bir planı hatırlatıyor.. Erdoğan’ı zabtu rabt altına almak, CHP içindeki bir kanatla sağlanacak bir mutabakatla, şartlı olarak Erdoğan’a ölümü gösterip hastalığa razı etme girişimi gibi bir senaryo ısıtılmaya çalışılıyor sanki.

Aslında bu süreçte sadece AK Parti ya da yeni oluşum senaryoları değil, CHP de, MHP de masada.. Hiç kimse rahat değil..

O kadar çok senaryo var ki! Şimdi 2 bakanın daha adı ortaya atılacak. Kasetler, dosyalar havada uçuşacak.. AK Parti’de bir çözülme için ellerinden geleni arkalarına koymayacaklar.. Eğer bunu bu arada başarabilirlerse seçimi erteleyebilirler de.. Ama çok zor! Hatta imkansız..

Bir defa halk gerçeği gördü. Bu hükümete zarar vereni bu halk affetmez.. Hiçbir emrivaki siyasetinin başarı şansı yok. Geçmiş olsun.. Bu süreç içinde AK Parti’de inanılmaz bir hareketlilik ve dayanışma sözkonusu. MHP ve liberal kesimden AK Parti’ye ciddi bir kayma var. Cemaat yapısı hızla çözülmeye devam ediyor. Derin cemaat tartışmaları başladı..

Umarım AK Parti, kendi içindeki AKP’lileri de ayıklar.. Hatta, büyükşehir, il belediye başkan adaylarını da yeniden gözden geçirse ne iyi eder.. Zor bir döneme girerken daha dirençli, dürüst, bilgili ve cesur adaylara ihtiyaç var. Kaset ve dosyası bulunanlara yönelik tehdit ve şantaj ihtimalini de hesap etmek gerek.. İlçe belediye başkanları değil sadece, belediye meclis üyelerinin de derin ve paralel ilişkileri, kadın ve para konusunda muhteris olup olmadıkları ince elenip sık dokunması gereken bir durum..

Keşke bu adamlar elenmeden kendileri izin isteseler. Siyaset onlar için koruyucu kalkan değil, şimşek çeken bir parotöner olacak.. Dua ile istenen bir bela da olabilir bu durum onlar için. Yol yakınken dönsünler. Yoksa kendilerine de, partilerine de, ülkelerine de kötülük etmiş olurlar..

Bu arada, yargı, polis ve adliyedeki arınma hayati öneme haiz. Derin devlet ve paralel devlet, mübaşir ve gardiyan seviyesinde de örgütlü, bunu da haber vereyim. Belge de uydururlar, belge de imha ederler. Benden söylemesi.. Onun için partinin de, devletin de, aslında toplumun da, hepimizin genel anlamda bir arınmaya ihtiyacımız var..

Bütün iş mesela, sonuçta bizde, insanlarda bitiyor. Bütün bu olaylar, aslında olumsuz gizi gözükse de muhteşem bir arınma vesilesi ve bir bilinç oluşması anlamında son derece öğretici..

Sonuçta bizler, tarihin yaşayan tanıklarıyız.