Gündem

19.12.2014 - Alman basınından özetler

ABD ile Küba arasındaki yakınlaşma ve ekonomik sorunlarla boğuşan Rusya'da Devlet Başkanı Vladimir Putin'in siyasi geleceği ile ilgili yorumlar öne çıkıyor.

19 Aralık 2014 00:31


Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'nın Küba açılımını değerlendiren Mitteldeutsche Zeitung şu yorumu yapıyor.

“Küba yönetimi kendini galip sayabilir. Son on Amerikan başkanının, iki ülkenin yakınlaşması için kendilerinden talep ettiği tavizlerden hiçbirini vermediler bu anlaşmaya varmak için. Fidel ve Raul Castro bugünü göreceklerini herhalde artık düşünmüyorlardı. Ancak o gün geldi. Onların zaferi asla Barack Obama'nın kaybettiği anlamına gelmiyor. Komşu Küba'ya abluka politikasının devam etmesi ona ne kazandıracaktı? Obama'nın dile getirdiği, “on yıllarca süren bu abluka ülkemizin çıkarlarına yaramadı” gerekçesi, seleflerinin izlediği politikanın iflası anlamına da geliyor. Ama bu Obama'nın iflası değil.”

Aynı konuyu işleyen bir diğer gazete de Der Tagesspiegel. Berlin merkezli gazetenin konuya bakışı şu şekilde:

“Barack Obama bu hamlesi ile küresel politika açısından son derece saçma bir durumu ortadan kaldırıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin transatlantik ilişkileri, ara sıra sekteye uğrasa da, her zaman olduğu gibi sağlam. Hawaii doğumlu Başkan vatandaşlarının ufkunu kararlı bir şekilde Pasifik'teki komşulara doğru genişletmeye başlamasından bu yana, istemediği halde birşeyi açık ediyor: O da aynı kıtadaki doğal komşularıyla ilişkilerin felaket olduğu. Amerika'nın taviz tanımayan Küba politikası, kendi 'arka bahçesi' Orta Amerika'da geçmişte izlediği zalim güç politikasının gölgesinden kurtulmasını engelliyordu. Bu durum artık değişebilir.”

Frankfurter Rundschau gazetesi ise ekonomik sorunlarla boğuşan Rusya'da Devlet Başkanı Vladimir Putin'in akibeti hakkında şu yorumda bulunuyor:

“Rusya halkı bir devrim de, rejim değişikliği de istemiyor. Son olarak Boris Yeltsin zamanında yaşadıkları değişimlerin tekrarlanmasından korkuyorlar. Putin iktidara geldi ve 15 yılı aşkın bir süre orada kalabilmeyi başardı. Nedeni onun Yeltsin olmaması, ülkenin içinde bulunduğu kaotik kabusu bitirecek, istikrarı sağlayacak güce sahip olmasıydı. Şu an ne Batı'nın baskısı ne de iç muhalefet Rus lider için bir tehlike teşkil ediyor. Ancak Rusya'yı sağlam bir biçimde kontrolü altında tuttuğuna dair şanını yitirir ise, bu onun için tehlikeli olabilir. Putin, ülkede yaşanan güncel sorunlara hakim olduğunu ve bir çıkış yolu bulabileceğini henüz inandırıcı şekilde hissettiremedi.”

Münchner Merkur gazetesi de Putin'in geleceğine dair bir yorumu sayfalarına şöyle taşıyor:

“Putin, ülkesi Rusya'da savaş dönemlerini hatırlatan bir atmosfer oluşmasını sağladı. Bu atmosfer, onun izlediği çizgiyi eleştirmeyi son derece tehlikeli hale getiriyor. Son olarak Ukrayna krizi ve ikili ilişkilerdeki buzlanmanın suçunu Batı'ya atması, Batı'yı 'Avrupa'da yeni bir duvar örmekle' suçlaması çok şey anlatıyor. Bunlar, kontrolü kaybetmemek için harekete geçmesi gereken birinin sözleri. Rus krizi derinleşmekte. Batı Avrupa'da ve Ukrayna'da bu duruma sevinmek mümkün. Ancak sevinirken, bunun bir iç çöküş süreciyle kalacağı garantisinin bulunmadığı unutulmamalı.”