Avrupa Birliği'nin Akdeniz’de mültecilere karşı askeri operasyon düzenleme planı Alman gazetelerinde geniş yer tutuyor. Mittelbayerische Zeitung'da şu satırları okuyoruz:
“Avrupa Birliği, Akdeniz’de daha fazla ölüm görmek istemiyor ve gemileri batırarak bunu engelleyeceğine inanıyor. Avrupa Birliği bununla Akdeniz’deki ölümcül yolculuklarda şüpheliler ve çaresizleri ayırma politikası yürütüyor. Avrupa, sığınma başvurusu yapanlar için yasal giriş olanakları sunmalı. Avrupalılar, kıtanın yeryüzünün lanetinden ayrı tutulabileceği şeklinde artık aldatılmamalı. Avrupa Birliği'nin mültecileri kriminalize etmeye son vermesi gerekiyor. Nihayetinde Nobel Barış Ödülü’ne yaraşır bir insanlık gösterilmeli.”
Neues Deutschland gazetesi de askeri operasyonu eleştiren bir yoruma yer veriyor:
“Avrupa Birliği’nin planları mülteci düşmanı bir dil kullanıyor. Avrupalılar Akdeniz’in silahlanmasına hizmet ediyor. Yetki sınırlarını zorlayan bu hedefle amaçlanan belli: Kaçışların nedenleri ile mücadele etmek ve Avrupa Birliği’ne yasal giriş sağlamak yerine, Avrupa Birliği’ni tecrit edip gelen mültecilerin sayısını en aza indirmek.”
Reutlinger General-Anzeiger gazetesinde de şu satırları okuyoruz:
“Akdeniz toplu mezarlığa dönüşmüş durumda. Bunun durdurulması gerekiyor. Peki ama nasıl? AB'nin Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini masaya yeni bir öneri getirdi. Plana göre, Libya limanlarında insan tacirlerine karşı askeri operasyon düzenlemek bile mümkün olacak. Mülteciler tekneye binmeden önce insan kaçakçılarının teknelerinin hedef alınarak imha edilebileceği öngörülüyor. Bu kulağa kolay geliyor, ancak hayata geçirilmesi oldukça güç olacaktır.”
Almanya’nın Hannover kentinde bir polis memurunun göçmenlere karakolda kötü muamelede bulunduğu iddiası üzerine savcılık soruşturma başlattı. Berliner Zeitung'da şu satırları okuyoruz, konuyla ilgili olarak:
“İnsanlar gözaltındayken bir polis memuru tarafından işkence görüyorsa bu elbette bir skandal ve bu, kesinlikle bir disiplin ve cezai soruşturma gerektirir. Ancak bu konuda pek başarılı olunduğu söylenemez. Hannover’deki işkence skandalında endişe verici olan, konuyu bilen herkesin aylarca susması. Yani meslektaşlarının yaptığı işkenceyi saklamaları. Dolayısıyla bu bağlamda sadece işkence skandalının değil, aynı zamanda Alman polis karakollarındaki insanlık tablosunun da açıklanması gerekiyor.”