Gündem

19 Eylül İngiltere basın özeti

İşçi Partisi'nin liderlik yarışıyla ilgili haber ve analizler bugünkü İngiliz gazetelerinde önemli yer tutuyor.

19 Eylül 2016 10:53

İşçi Partisi'nin liderlik yarışıyla ilgili haber ve analizler bugünkü İngiliz gazetelerinde önemli yer tutuyor.

Partinin yeni dönemdeki genel başkanı 24 Eylül'de belli olacak.

Başkan adayları ise mevcut lider Jeremy Corbyn ve Owen Smith.

Karşıtları, temel olarak Corbyn'i, 'partiyi aşırı sola çekmek' ve 'seçilemeyecek bir parti haline getirmekle' suçluyor.

I dergisinin kapağında Corbyn'i destekleyen bir kampanya grubu olan Momentum'un parti teşkilatlarını ele geçirmeye çalıştığı iddiası var.

Gazete, Channel 4 TV kanalında bugün yayınlanacak özel bir haberi aktarıyor.

I, bu program için gizli kamera çekimi yapan bir muhabirin, Momentum'un Bristol kentindeki üyelerini, partinin buradaki teşkilatını ele geçirmeye çalıştıklarını görüntülediğini yazıyor.

Haberde programın, Momentum üyelerinin bu planı yaparken tartıştıklarının görüntülendiği aktarılıyor.

Momentum ise bu programa verdiği cevapta, tüm tartışmaların gizli değil son derece açık olarak yapıldığını, bunların herkesin katılabildiğini, gizli kaydedilen her şeyin doğru olduğunu belirtmiş.

Grup, açık yapılan tartışmalar üzerinden kendilerine yapılacak her türlü suçlamasınınsa tarafsız yayıncılığa aykırı olduğunu söylemiş.

Guardian'ın manşetinde de İşçi Partisi'nin liderlik yarışı var.

Haberde Corbyn'in partideki bazı destekçilerinin yaptıkları açıklamalarda, Corbyn'in seçimi kazanması durumunda, ona bayrak açmış milletvekili ve yöneticileri bulundukları konumlarından ayıklanabileceği söyledikleri aktarılıyor.

Guardian, iç sayfalarında ise seçim sonuçlarına göre olası senaryoları yazmış.

Gazeteye göre olası beş senaryo şöyle:

- Smith kazanır: Parti içinde yeni bir mücadele başlar

- Corbyn kazanır: Partide birlik sağlanır, herkes memnun kalır

- Corbyn kazanır: Corbyn'e karşı bir yıpratma savaşı başlatılır

- Corbyn kazanır: Parti bölünür

- Corbyn kazanır: Muhalifler parti içinde bir nevi parti gibi hareket eder

Times gazetesinde ise Oliver Kamm imzasıyla yayınlanan bir köşe yazısında Corbyn'in, Britanya Komünist Partisi'nin uzun yıllar üyesi olan, şu anda Corbyn'in çevresinde bulunan Andrew Murray'in, Corby'in seçilmesi durumunda genel sekreter olabileceği yazılıyor.

Kamm, "İşçi Partisi'nin komünist bir genel sekreteri olabilir" diyor.

Independent'ın deneyimli Orta Doğu muhabiri ve yazarı Patrick Cockburn, I gazetesinde ve internetten yayın yapan Independent'ta yayımlanan analizinde, ABD ve Rusya'nın Suriye'de düşündüklerinden daha az etkili olduğu görüşünü savunuyor.

Cockburn'e göre bu nedenle, Suriye'deki son ateşkes anlaşması da birçok zorlukla karşı karşıya.

Cockburn yazısının başında Cumartesi günü koalisyon güçlerinin Suriye'nin Deyz Ez Zor kentinde Suriye ordusu askerlerinin ölümüne neden olan hava saldırılarını, bunun ardından ABD ile Rusya arasında derinleşen gerilimi ve Halep'in doğusuna yarım konvoylarının hâlâ gidememesini hatırlatıyor.

Cockburn, anlaşmanın en zayıf noktalarından birinin, Suriye savaşına dahil olan çok sayıda tarafın, anlaşmaya uygun olarak davranmalarını sağlayacak herhangi bir mekanizmanın bulunmaması olduğunu söylüyor.

Cockburn özetle şu görüşleri savunuyor:

"ABD ve Rusya'nın hangi noktaya kadar müttefiklerini aynı şekilde davranmaya zorlayabilecekleri ve bunu yaparken ne kadar insaflı davranacakları hâlâ belirsiz.

"ABD, Suriyeli isyancılara, onların dışarıdaki destekçileri olan Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'a yaslanarak, ateşkese uymaları baskısı yapabilir. Ancak bu baskı yeterli olur mu? ABD Başkanlık seçimler, iki aydan daha az bir süre içinde, Beyaz Saray'da, Suriye politikası farklı olabilecek başka bir kişinin oturmasına neden olacak.

"Bu anlaşmanın işlemesi Rusya'nın daha fazla çıkarına. Ancak Rusya, askeri olarak kendisine bağlı olsa da, Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a istediğini yaptırıp yaptıramama zorluğunu yaşıyor.

"Uzun vadeli olarak Orta Doğu'da rakip güçlerin siyasi ve askeri gücünün ne olacağını kimse tam olarak bilmiyor.

"ABD'nin 2001'deki Afganistan ve 2003'teki Irak işgallerinde, Amerika'nın bölgede her şeye gücünün yettiğine dair yaygın bir görüş vardı. ABD'nin iki ülkede de uzun süre devam eden askeri müdahilliğine rağmen yaşadığı başarısızlık, yaygın görüşün ABD güçsüzlüğüne dönüşmesine neden oldu. Rusya aynı şekilde, Esad'ın ana dış desteği haline gelene ve yeniden bir süper güç gibi davranmaya başlayana kadar Körfez ülkeleri tarafından başarısız olarak görüldü."

Cockburn, ılımlı muhaliflerin kendilerini cihatçılardan ayırması beklentisi olduğunu, ancak ortada güçlü bir ılımlı muhalefetin olduğuna dair fazla bir kanıt bulunmadığını belirtiyor. Yazara göre bu, anlaşmanın bir diğer sorunu.

Cockburn bütün bunlara rağmen anlaşmanın önemli olduğunu, böylesine uzun ve zor bir savaşın dindirilmemesinin zaman alacağını belirtiyor.

Cockburn, ABD-Rusya anlaşmasının Suriye'de şiddeti bitirmeye yönelik şimdiye kadarki ilk ciddi girişim olduğunu da yazıyor.

Financial Times, İran'da Devrim Muhafızları Ordusu ile Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasında son dönemde siyasi nüfuzun yanında ekonomi alanında da gerilim yaşandığı aktarıyor.

Haberde üç yıl önce iktidara gelen Ruhani'nin, 1980'lerde Irak'la İran arasındaki savaşta ve bugün de Irak ve Suriye'deki çatışmalarda rol üstlenen Devrim Muhafızları'nın etkisini azaltmaya çalıştığı, Ruhani'nin bu kapsamda ekonomik alanda da kısıtlamaya gittiği belirtiliyor.

Haberde özetle şu bilgiler aktarılıyor:

"Bu ay, bu çabalar, iki İran bankasının, Devrim Muhafızları'na yakın inşaat şirketi Hatam El-Anbia'yla iş yapmayı reddetmesiyle meyve verdi. Hatam El-Anbia nükleer anlaşmaya rağmen uluslararası yaptırımlarla karşı karşıya.

"Bu, şahin kanattakileri kızdırdı. Bu durumun Ruhani'nin destekçileriyle Devrim Muhafızları arasındaki mücadeleyi yoğunlaştırması olası."

Haberde Devrim Muhafızları'nın büyük bir ekonomik gücünün olduğu ve sahip oldukları ekonomik varlıklarının 100 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor.