Gündem

17 Ağustos depreminin sembol isimlerinden Ömür Kınay: İstanbul kocaman bir şantiyeye dönüştü, biz hiçbir şey yapamadık

17 Ağustos 2020 08:17

Resmi rakamlara göre 17 bin 840 kişinin yaşamını yitirdiği 17 Ağustos Depremi’nin bugün 21’inci yılında konuşan depremin 'sembol ismi’ Ömür Kınay, Marmara Depremi'nin 21. yılında İmar Barışı’na tepki göstererek, “Tedirginim. İstanbul kocaman bir şantiyeye dönüştü. Biz hiçbir şey yapamadık" dedi.

Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan ve 03.02'de gerçekleşen deprem, yaklaşık olarak 45 saniye sürdü, şiddeti ise 7.4’tü. Bunun sonucunda resmi rakamlara göre, 17 bin 840 kişi yaşamını yitirdi, 48 bin 901 yurttaş yaralandı. Yakın tarihinin ‘en büyük felaketi’ olarak nitelendirilen depremde can kayıplarının çoğunluğunun nedeni, binalarda eksik malzeme kullanımıydı.

Marmara Depremi’nden sonra, 170 kamu görevlisi hakkında görevi ihmal suçlamasıyla dava açıldı. Söz konusu kişilerin kimisi görevden uzaklaştırıldı, bazı davalar da zamanaşımı nedeniyle ertelendi. Birçok bina için dava bile açılmadı.

17 Ağustos’ta İstanbul Küçükçekmece'de annesiyle birlikte yaşayan Kınay'ın oturduğu sekiz katlı bina yıkıldı. Annesi enkaz altında kalarak hayatını kaybeden Kınay, enkaz altından 4,5 saat sonra kurtarıldı. Olay tarihinde 20 yaşında olan ve beton bloklar arasında boynu yan yatmış fotoğrafıyla depremin 'sembol kızı' olarak hafızalara kazınan Kınay, yaralı olarak kurtarıldı ancak vücut fonksiyonlarını önemli ölçüde kaybederek engelli kaldı. Geçen sene Anayasa Mahkemesi (AYM), Kınay’ın bireysel başvurusunu kabul etti ve Kınay'a 27 bin lira manevi tazminat ödenmesini kararlaştırdı.

 "İstanbul kocaman bir şantiyeye dönüştü"

BirGün'den Uğur Şahin'in haberine göre, “Adalet sistemi Türkiye’de yıllar yılı tartışmalıdır, sonuçları da çoğunlukla adalete karşı güven duygusunu yitirmemize neden olmuştur” diyerek 'İmar Barışı'na tepki gösteren Kınay şu açıklamalarda bulundu:

“Tedirginlikle bakıyorum. 99 depremi sonrası yer bilimciler önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde Büyük İstanbul Depremi’nin yaşanacağını söylüyorlardı, bunun 21 yılını tamamladık. Üstelik şehir daha da kalabalıklaştı, İstanbul kocaman bir şantiyeye dönüştü. Biz hiçbir şey yapamadık.”

Kınay şunları kaydetti:

"Destek görmedim. 99 depreminin hemen sonrasında Dünya Bankası tarafından alınan kredilerle Deprem Konutları yapıldı. Bizlere kendi belirledikleri yerden ve kattan daireler verildi ama aslında Afet Kredisi ile borçlandırıldık. Yani depremde yıkılan evimize karşılık, evlerimizi geri ödeyerek yeniden satın aldık. Üstelik engelli bireylere uygun değillerdi."

"2005 itibarıyla eğitimime devam etmek istedim ve devlet üniversitelerinin engelli bireylere sunduğu imkânsızlıklarla eğitim alabilme şansım yoktu. İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) bana burs vererek yüksek lisansımı da tam burslu olarak yapmama olanak sağladı ve şu an doktoramı bitirmek üzereyim. İKÜ’de onuncu yılımda kadrolu olarak akademik ve sanatsal çalışmalarımı sürdürebiliyorum. İKÜ’de engelli bir öğrenciyken şimdi engelli bir akademisyen olarak yaşamıma devam ediyorum ve gurur duyduğum bir şey varsa orada engelli bir öğrenciyken ‘engelli öğrenci birimi’ ile isteklerimi paylaşırken şimdi ben o birimde engelli öğrencilerimizin yanında yer alıyorum."