Gündem

16.06.2015 - Alman basınından özetler

Alman basınından seçtiğimiz yorumlar, Yunanistan’ın mali krizden çıkıp çıkamayacağı sorunu ile AB’nin mülteci akını karşısındaki tavrını konu alıyor.

16 Haziran 2015 00:58


Yunanistan, borç krizine ilişkin olarak AB, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile görüşmeleri sürdüreceği ve eski troykanın öne sürdüğü ana şartları kabule yanaşacağı sinyalleri veriyor. Öte yandan Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis ülkesinin borçlarının kademeli olarak silinmesini talep ediyor. Die Frankenpost gazetesinden seçtiğimiz yorumda bu konuda şu görüşler yer alıyor:

“Varufakis bir amatör mü? Hayır değil. Daha ziyade kurnaz ve açıkgöz bir taktikçi! Zira ülkesini diğer ülkelerin vergi mükelleflerinin sırtından kurtarmaya çalışıyor. İspanya, Portekiz ve daha küçük AB ülkelerinden Estonya, Letonya ve Slovakya, ortaklarından sürekli dayanışma bekleyen Yunanistan’ın bu tür manevralarına öfkeliler. O ülkelerdeki hükümetler kendi halklarından sert tasarruf önlemlerini uygulamalarını bekliyor ve reform çalışmalarına devam ediyorlar. Özellikle de AB üyesi Doğu Avrupa ülkeleri Demir Perde’nin yıkılmasından sonra toplumda birçok çetin değişime gittiler. Onlara kıyasla nispeten varlıklı olan Yunanlara -belirli bir karşılık görmeden- neden kol kanat germeleri gerektiğini bu ülkelere izah etmek güç.”

Der Tagesspiegel gazetesi de bu haftanın Yunanistan için bir kader haftası olduğu görüşünü savunuyor:

“Bu hafta karar haftası! Yoksa değil mi? Tabii ki öyle! Bu hafta perşembe günü Yunanistan Euro Bölgesi'nde mi kalacak, yoksa başka bir para birimine mi geçecek, bu belli olacak. Bu kararın altında ezilmemek için, karşı tarafın kendisinin aktif hale gelmesi ve bu tartışmaya bir son vermesi gerekir; bugünlerin gerektirdiği budur! Bu, tüm Euro Grubu için iyi bir karar olacaktır. Çünkü burada söz konusu olan öncelikle siyasi bir karardır.”

Braunschweiger Zeitung adlı gazete ise Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkartılmasının bir seçenek olmadığı görüşünde:

“Alacaklılara ve AB'ye sert bir tavır takınmaktan ve son saniyede Yunanistan'dan, -Tsipras'ın da asgari ölçüde itibarını koruyabileceği- bir karşılık gelmesini beklemekten başka çare kalmıyor. ‘Grexit', yani Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkartılması bir alternatif değil; bizim için de değil! Yunanistan'ın devre dışı bırakılması, hem Euro'yu, hem de Avrupa'nın ulusal ekonomilerini öngörülemez birtakım spekülasyon riskleri ile karşı karışaya bırakır. Ve Avrupa'da hiç kimsenin Yunanistan'ın içinde bulunduğu durum nedeniyle Rusya'nın eline düşmesinden bir çıkarı yoktur.”

AB’de giderek derinleşen mülteci krizini çözmek için uygulamaya konulmak istenen kota planına bazı üye ülkeler ülkeler tepkili. Aynı kapsamda sınır kontrolleri de AB’nin gündeminde. Die Welt gazetesinin bu konudaki yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:

“Tıpkı Euro tartışmasında olduğu gibi Avrupa’yı bütünleştirmesi öngörülen ve kendisinden övgüyle söz edilen bir proje daha topluluğu bölmek üzere. Mülteci akınının baskısı altında AB’nin dış sınırlarındaki İtalya mevcut sözleşmelere uymak istemiyor, ya da örneğin Yunanistan sözleşmelere uyma yeteneğinden bile yoksun. Avrupa’da serbest dolaşım hakkı -Schengen sözleşmeleri uyarınca- gerçekten güvence altına alınmak isteniyorsa, Avrupa’nın dış sınırları önündeki bölgelerin de güvenliğinin sağlanması gerekir. Yunanistan-Türkiye sınırının ötesine geçemeyen AB politikaları Avrupa'nın bütünleşmesi projelerini geliştirmekten ziyade engellemiş olur. Kendi içinde daha fazla Avrupa isteyenler, Avrupa'nın kıtasal siyasetini dışarıya karşı daha iyi konuşlandırmak zorundadır.”