Avrupa Adalet Divanı, İspanya'dan intikal eden bir dava hakkındaki kararında, kişilerin internette unutulma hakkı olduğuna hükmetti. Karara göre, Avrupa'da kişiler arama motorlarında kendileri hakkında kişilik haklarını zedeleyen sonuçlar alıyorlarsa, şirketlere başvurarak bunları sildirme hakkına sahip olacak. Handelsblatt gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle:
“İnternetteki şeffaflık, kuralsızlık yüzünden şeffaflık terörüne dönüşüyorsa, Google, Amazon, Facebook gibi dijital alanda faaliyet gösteren şirketler birer tekele dönüşüyorsa, temelde bir şeyler yanlış gidiyor demektir. O zaman dijital devrim bir ilerleme olmaz, bir tehdide dönüşür. Bu yüzden, Adalet Divanı’nın yaptığı gibi temel sorulara açıklık getiren kararlara ihtiyaç var. Yargıçlar 25 yıl sonra, internetin masum bir çocuktan sorunlu bir ergene dönüştüğü bir aşamada, gerekli bir adım attı: İnterneti, kullanıcıları, sağlayıcıları eğiterek toplumumuzun ihtiyaç duyulan fertleri haline getiriyorlar. Karar ile yargıçlar, internetin yetişkinleşmesine katkı sağladı.”
Heilbronner Stimme gazetesinde de aynı konuda bir yorum yer alıyor:
“Avrupa Adalet Divanı, arama motorlarının işleyişini kökten değiştiren bir karar aldı. Arama motoru şirketleri, sadece aracı değiller, aynı zamanda bilgilerin yayıncısı konumundalar. Robotların oldukça karmaşık algoritmalara göre belirlediği arama sonuçları, sitelerin birer toplamını veren objektif sonuçlar değil. Bu sonuçlar daha çok Google ve benzerlerinin editöryal sorumluluk taşıdığı bilgi dosyaları; özellikle de veriler, aranan kişi hakkında bir ‘profil’ oluşmasına yol açıyorsa.”
Frankfurter Rundschau gazetesindeki yorumda, Avrupa'daki dijital haklar ile ilgili süreç ele alınıyor:
“Yargıçlar geçen ay, verilerin ve telefon kayıtlarının kaydedilmesine ilişkin AB düzenlemesini geçersiz kıldı. Şimdi de unutulma hakkını tanıdılar. Kişilerin kendileri hakkındaki arama sonuçları, kişilik haklarını zedeleyen bilgiler içeriyorsa silinebilecek. Avrupa Adalet Divanı bu iki karar ile Avrupa vatandaşlarının dijital haklarına ilişkin bir zemin hazırlıyor. Üye ülkelerin de buna uyması gerekiyor. Aksi takdirde, siyasetçilerin de sürekli şikâyetçi olduğu durum meydana gelir: Yasayı, mahkemeler koyar. Fakat bu kararda mahkeme kendisini her şeyin üzerinde gördüğü için değil, üye ülkeler uzlaşmaya varamadığı için konu Adalet Divanı'na intikal etti. Avrupa'nın dijital çağa uygun bir veri güvenliği düzenlemesine ihtiyacı var. Karardan çıkan mesaj budur.”
Landeszeitung'da ise OECD'nin Almanya ekonomisi konusundaki raporuna ilişkin bir yorum yer alıyor. Raporda, Almanya'da düşük ücretli işlerin sayısının arttığı eleştirisi göze çarpıyor. Yorum şöyle:
“Asgari ücret konusundaki övgüye rağmen, Büyük Koalisyon bu ara karne ile gurur duyamaz: Açlık seviyesinde ücret alanların, yoksul yaşlıların sayısı artıyor, sosyal sınıflar arasında geçiş şansı azalıyor. Örgüt, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi, popülistlerin arkasına aldığı rüzgârı kesmek için zamanında uyarı yapıyor. Zira durumu basite indirgeyenler, sırtlarını Almanya’nın ekonomik başarılarına yaslayıp, krizdeki ülkelerin kendilerinin suçlu olduğunu söyleyerek onları dışlamaya bayılıyor. Gümbür gümbür dile getirilen bu tür söylemlerin basitliği göz önünde bulundurulduğunda, OECD’nin uyarısı daha serinkanlı olma çağrısı yapıyor: Almanya şimdilik krizi yara almadan atlattı, fakat bunun böyle kalması gerekiyor. Sosyal bir uçuruma karşı uyarıda bulunmak için en uygun zaman.”