Gündem

14.04.2015 - Alman basınından özetler

Alman gazetelerinde mültecilerle ilgili devam eden tartışmalar, Berlin’de düzenlenen Göç Konferansı, Lübeck kentindeki G7 buluşması ve Irak’ın durumu ön plana çıkıyor.

15 Nisan 2015 01:26


Münchner Merkur gazetesi, Almanya'da gündemin başlıca tartışma konularından biri olan mültecilere değiniyor. Gazetede konuyla ilgili yer alan değerlendirmede Başbakan Merkel eleştiriliyor:

"Almanya'da 90'lı yılların başında benzeri görülmemiş bir mülteci akını nedeniyle, kelimenin tam anlamıyla ortalık ateşe verildiğinde, durumu yatıştırmak için ulusal bir eylem gerekmişti. Partiler arasında o dönemde bir ‘Mülteci Uzlaşması' sağlandı. Tröglitz olayından bu yana, meselenin en üst makamda ele alınması gerektiği yönünde çağrılar artıyor. Ancak Başbakan Merkel, olayın hassasiyetini kavramışa benzemiyor. Mültecilerin barınma sorunundan uyumlarına ve ne zamandan itibaren çalışacabileceklerine kadar ortadaki birçok sorun, koalisyon hükümetince sanki mevzubahis olan Almanya Bahçeler Yasası'nın üçüncü değişikliği gibi ele alınıyor. Ancak yabancı düşmanlığına karşı mücadele ucuz nutuklarla kazanılamaz.“

Almanya'nın başkent Berlin'de, İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere başkanlığında düzenlenen Göç Konferansı, Eisenacher Presse tarafından konu ediliyor:

"Yıllardan beri, hiçbir şey değişmese de hep aynı sloganlar ve gerekçeler ortaya atılıyor. Almanya'nın, on yıllardan bu yana yeterince çocuk doğmadığı için, toplumsal istikrar açısından göçe ihtiyacı var. Gerçekleri göz önünde bulundurarak, bu konuda ülke çapında bir görüş birliği olduğuna inananlar ise yanılıyor. Kendini siyasi yelpazenin ortasında tanımlayan siyasetçiler hala kısa vadede seçmenden oy toplamak için önyargıları kullanabiliyor. Bu böyle olduğu sürece ve sağ kanattan açılan zararlı ateşlere karşı doğrü düzgün bir tepki verilmediği müddetçe bu tür konferansların ülkeye faydası olmayacak.“

Almanya'nın Lübeck kentinde düzenlenen G7 Dışişleri Bakanları Zirvesi'ni protesto edenlere ilişkin bir yoruma yer veren Kieler Nachrichten gazetesinde şu satırları okuyoruz:

"G7 zirvelerini telekonferans şeklinde düzenleme ile ilgili defalarca dile getirilen talepler bizi yanlış yola götürür. Diplomasi sadece telefon ahizesi üzerinden yapılamaz. Ortadoğu'daki çatışmalar ya da Afrika'daki Ebola salgını gibi küresel krizler, ekonomisi güçlü öncü devletlerin temsilcileri arasında zaman zaman kişisel görüşmeler yapılmasını gerekli kılar. Aslında G7 karşıtlarının ve onlar yüzünden barışçıl gösteri yapmak isteyenlerin sürekli güvenlik çemberinin dışında tutulduğu şiddet yanlısı radikallerin de bunu anlamaları gerekiyor.“

Irak'ın içinde bulunduğu duruma dair değerlendirmelerde bulunan Rheinpfalz gazetesinin konuya ilişkin yorumu şöyle:

"Askeri kurtuluş harekatı başarılı olsa bile, Irak'ın ekonomik sorunları en az cihat yanlılarından kaynaklanan tehlike kadar büyük. Devlet gelirlerinin nerede ise yüzde 90'ı petrol ekonomisine bağlı. Bu nedenle dünya piyasalarında siyah altının fiyatında yaşanan düşüş, Bağdat hükümetini ta iliğinden vuruyor. Diğer yandan IŞİD milislerinin ilerleyişi, yıllardır Bağdat ile petrol pokeri oynayan Kürtlerin elini güçlendirdi. El Bağdadi'ye bağlı birliklerin ilerleyişini durduran Peşmergeler, o günden bu yana Kerkük'ün petrol yataklarını kontrol ediyor. Erbil ile Bağdat şimdilik işbirliği içinde, çünkü karşılarında ortak düşmanları IŞİD var. Ancak bu düşman askeri anlamda püskürtüldüğü anda, Irak Kürtleri prensipte kararı verilmiş olan özgürlüklerini isteyecek. Sonuç olarak: George W. Bush'un başkanlığında savaşın başlamasından 12 yıl sonra Irak'ta bir demokrasi var. Ama mezhepsel, etnik ve bu nedenle siyasi anlamda bölünmüş bir halde. Ve evet, parçalanma tehlikesi ile karşı karşıya.“