Gündem

13.02.2015 - Alman basınından özetler

Alman basınında Minsk’te liderlerin vardığı Ukrayna'da ateşkes uzlaşması ve yeni Yunan hükümetinin Brüksel’de sergilediği tavra ilişkin yorumlar ağırlıkta.

12 Şubat 2015 23:48


Berlin'de yayımlanan Die Welt, "Minsk'teki görüşmelerin sonunda tarihe geçecek karar çıktı” diyor ve yorumuna şu görüşlerle devam ediyor:

“İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana Avrupalılar bu boyuttaki bir krizi masa başında ve Amerikalılar olmaksızın hiç bu kadar çözmeye çalışmamışlardı. Avrupalılar, Amerikalı diplomatlar olmaksızın Rusya'yı bir kısım askerini geri çekmesine razı edebildiler. Başbakan Angela Merkel ile Fransa Cumuhrbaşkanı Hollande önemli bir başarı kaydettiler! Ancak övgüler kuşkuları ortadan kaldırmıyor. Varılan ateşkes anlaşmasına uyulacak mı, ya da Minsk 1 anlaşmasını, Minsk İki, Üç, Dört mü izleyecek? Çatışmaların sona erdirileceği tarih öncesindeki günlerde ne olacak? Ümit tükenmez ama, özellikle bu anlaşmazlıkta, ümit, zayıf pozisyondakilerin irade gücüdür demek gerekiyor.”

Frankfurter Rundschau ise Minsk uzlaşmasının ardından Ukrayna ve Rusya devlet başkanları Poroşenko ile Putin'in devasa görevlerle karşı karşıya olduklarını, ancak bu görevlerin birbirinden çok farklı olduğu görüşünü savunurak, bu saptamaya şöyle açıklık getiriyor:

“Minsk'deki uzlaşmanın geleceği olsa bile Ukrayna derin bir kriz içinde. Poroşenko, ülkesinin merkezî yapısını değiştirmek zorunda kalacak; Uluslararası Para Fonu ve AB'ye borçlanacak, Ukraynalılar da batılı anlamda özgürlüğün, bir çok olumsuz sosyal yansımaları da bereberinde getirecek ekonomik bir özgürlük olduğunu hissedecekler. Ama Kiev'de daha şimdiden çok sayıda demokratik akım var. Genç Ukraynalılar ülkenin çehresini değiştirecek olanların kendileri olduğunu, herhangi bir egemenin olmadığını kavrayacaklar. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından 24 yıl sonra Ukrayna, ülkede otokratlara yer olmadığını artık biliyor. Rusya ise bu aydınlanmaya henüz erişmiş değil.”

Stuttgarter Zeitung da aynı konuyu yorum sütunlarına taşımış:

“Angela Merkel ve François Hollande ortaya koydukları büyük çabalarla Avrupa'nın geleceğinin tamamen karanlık bir tablo çizmemesine yol açtılar. Ancak tabii bu çabaların sonu gelmiş değil. Ukrayna'nın geleceğine ilişkin görüşmeler asıl şimdi başlıyor. Ancak görüşmelere katılan taraflar en azından zaman kazanmış oldular. Bu süre içinde Amerika'daki şahinler de Amerikan silahlarının Kiev'e sevk edilmesi konusunda gerekçe bulamayacaklar. Ayrıca krize siyasî bir çözüm bulunmasına da hız verilmiş olacak. Ukrayna'nın doğusundaki siviller de ilk kez çatışmalardan uzak, rahatça uyuyabilecekler… En azından ümit edilen bu.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumu ise yeni Yunan hükümeti ile ilgili:

“Yunanlar, Brüksel'de yeni yetmeler gibi etrafa öfke saçıyorlar. Ne olursa olsun Euro ülkelerinin Yunanistan'a para ödemeye devam edecekleri konusunda emin görünüyorlar. Daha kötü olanı ise Euro Grubu'nun kendisiyle oynanmasına izin vermesi ve inanırlığını kaybetmesi. Ama para musluğunu kapatmaya kim cesaret gösterecek? ‘Euro başarısızlığa uğrarsa, Avrupa da başarısızlığa uğrar' sloganı hem yanlış, hem de çok fazla bir fayda sağlamıyor. Avrupa inanırlığına ancak ve ancak yeni yetmelerin tavırlarına bilinçli bir biçimde tepki gösterirse ve Yunanistan'a Euro Bölgesi'nden çıkış kapısını işaret ederse, işte o zaman ulaşabilir.”