Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 13 yaşındaki çocuğu öpmeye çalışan sanığa 12,5 yıl hapis cezası veren yerel mahkemenin kararını onadı.
Ankara'da 2010'da gerçekleşen olayda, annesi, 13 yaşındaki kızı S.T'yi beyaz renkli masa örtüsü alması için mefruşatçıya gönderdi. Mefruşatçının beyaz örtü bulunmadığı, bunun yerine krem renkli verebileceğini belirtmesi üzerine S.T, masa örtüsünü annesinin görmesi gerektiğini söyledi. S.T, masa örtüsünü annesine göstermek üzere mefruşatçıda çalışan E.D. ile evlerine gitti.
Radikal’de yer alan habere göre, anne N.T, rengi beğenmediğini belirterek, başka renkleri de görmek istediğini söyledi ve kızını E.D. ile mefruşatçıya geri gönderdi. Geri döndükleri sırada E.D, apartmanda küçük kızı duvara doğru sıkıştırıp öpmeye çalışınca S.T, "Ne yapıyorsun, seni anneme söyleyeceğim" diyerek karşı çıktı. Bunun üzerine E.D, kızı bıraktı. Olay, küçük kızın öğretmenine yazdığı mektupla ortaya çıktı. E.D. hakkında "çocuğun basit cinsel istismarı suçundan" dava açıldı.
Mahkemenin talebi üzerine Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesinden alınan raporda, kız çocuğunun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu belirtildi. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 103/1-a maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ceza, kızın ruh sağlığının bozulması nedeniyle kanunun 103/6. maddesi kapsamında 15 yıla çıkarıldı. Yargılama sürecindeki davranışları nedeniyle takdir indirimi uygulanarak sanığın cezası 12,5 yıla düşürüldü.
Daire cezayı fazla buldu
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 14. Ceza Dairesi, cezayı fazla bularak yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında, cezanın küçük kızın ruh sağlığının bozulması nedeniyle artırıldığına işaret edilerek, cebir ve tehdit olmaksızın gerçekleştirilen eylem nedeniyle sanığın kastettiğinden daha farklı ve ağır bir neticenin meydana geldiği belirtildi.
Bozma kararına itiraz
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dairenin bozma kararına itiraz etti. Başsavcılığın itiraz yazısında, taksirde failin zaten öngörmediği neticeden sorumlu tutulduğu kaydedilerek, "İşlenen suç sonucunda meydana gelen ağır netice fail tarafından öngörülmemiş olabilir. Keza taksirin özü de budur. Zira taksirli suçlarda fail her durumda neticeyi öngörmemektedir. Zaten netice fail tarafından öngörülmüş ise ortaya çıkan olayın mahiyetine göre 'bilinçli taksir' veya 'olası kasıt' kavramlarının tartışılması bahis konusu olacaktır" görüşüne yer verildi. İtirazda, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin bozma kararı kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün onanması istendi.
Kurul, Başsavcılığın itirazını yerinde bularak, sanığa 12,5 yıl hapis cezası veren yerel mahkemenin kararının onanması gerektiğine hükmetti.