Spor

12 gazeteden 41 köşe yazarı derbi hakkında ne dedi?

Erman Toroğlu: Ünal Aysal, 'çilek getireceğim' demişti, hormonsuz çilekler şampiyon yaptı

25 Mayıs 2015 20:04

TT Arena’daki derbi mücadelesinde Beşiktaş’ı 2-0’la geçen Galatasaray, artık şampiyonluğa çok yakın. Fenerbahçe’nin Başakşehir karşısında puan kaybetmesi halinde sarı kırmızılılar 34. haftayı beklemeden şampiyonluk turu atacak. Fenerbahçe’nin maçı kazanması halinde ise şampiyon 34. hafta belirlenecek. Galatasaray’ın Çaykur Rizespor maçını kaybetmemesi şampiyonluk ipini göğüslemesine yetecek.

Galatasaray’a şampiyonluğun kapılarını açan derbi spor basınının da birinci gündem maddesi oldu. Hürriyet’ten Hakan Ünsal, Milliyet’ten Atilla Gökçe, Ercan Güven, Levent Kalkan, Uğur Meleke ve Osman Şenher, Sabah’tan Ömer Üründül, Erman Toroğlu, Fatih Doğan, Ahmet Çakar, Levent Tüzemen, Rıdvan Dilmen ve Metin Tekin, Vatan’dan Serhat Ulueren, Güntekin Onay, Ersin Düzen, Mehmet Ayan ve Ömer Güvenç, Zaman’dan Okay Karacan ve Zeki Çol, Cumhuriyet’ten Bağış Erten, Habertürk’ten Fatih Altaylı, Bülent Yavuz ve Ali Gültiken, Star’dan Tanju Çolak, Güven Taner ve Ali Sami Alkış, Akşam’dan Mustafa Sapmaz, Deniz Gökçe ve Alen Markaryan, Fanatik’ten Mehmet Demirkol, Feyyaz Uçar, Can Çobanoğlu, Serkan Akcan ve Oğuz Dizer, Fotomaç’tan Turgay Demir, Gökhan Dinç ve Sinan Vardar, AMK’den Selçuk Dereli ve Kaan Bora derbiyi yazdı.

Yapılan yorumlarda Galatasaray kalecisi Fernando Muslera’nın gösterdiği üstün performans övülürken, Beşiktaş’ın başında sekizinci derbisinden de sıfır puanla Slaven Bilic hedefteydi.

 

‘Hormonsuz çilekler şampiyon yaptı’

 

Galatasaray’ın başarısına ilişkin en dikkat çekici yorumlardan biri ise Erman Toroğlu’ndan geldi. Harcamaları nedeniyle eleştirilen Galatasaray’ın eski başkanı Ünal Aysal’ın “Transferin büyük kısmını bitirmiş olduk. Pastamız hazır durumda. Bundan sonra olursa bir çilek olur. Pastamız tamam” sözlerine atfen, “Hormonsuz çilekler şampiyon yaptı”  yorumunu yaptı.

12 gazeteden 41 yazarın derbiyle ilgili yorumları şöyle:

Hakan Ünsal - Hürriyet

Tarih yazanlar....

G.SARAY için her anlamda tarihi bir maçtı. Takımın yarışı getirdiği noktaya, taraftarın görsel şovla cevap vermesi ve bu anlamda da zirve yapması, derbiye ayrı bir anlam kattı.

Stadın tamamen dolması ve desteğin büyük olması, Galatasaray'ın maç başlangıcını çok iyi yapmasını sağladı.

Galatasaray, şampiyonluk yarışında iddialı olduğu son bölümde, döneme göre bir takım olmaya ve oyun geliştirmeye başladı.

Bu süreçte, skoru bulana kadar etkin, baskılı ve istekli oynayan ama sonrasında maçı kendi isteğine göre şekillendiren ve tabiri caizse idare eden bir görüntü verdi.

Beşiktaş karşılaşması da başlangıç ve devamı açısından benzer senaryoya sahne oldu.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Atilla Gökçe - Milliyet

Koşan ve coşan kazandı!

Önce Galatasaray’ı kutlayarak başlayalım... Sezon boyunca çalkantılı, kargaşalı günler geçirdiler. Hoca değiştirdiler, başkan değiştirdiler. Ama yollarından asla dönmediler. Spor tarihimize geçecek örnek bir geçici başkanla, emaneti devralan karizmasız, kibirsiz, açık sözlü, sakin bir antrenörün elinde hedefe koşup hak ettikleri tacı giymek, dördüncü yıldızı formaya işlemek adına kendi egolarını aştılar, çalıştılar, kaynaştılar... Ve hayal ettikleri kıyıya ulaştılar.

Ayağa kalkıp alkışlamalıyız. Bu sezon  hiç de kolay değildi aradan sıyrılmak... Birer puan aralıkla her hafta değişen lig zirvesinde önce hakemlerin pek de adil olmayan düdük ve kararları, sonra da kulüplerin - yöneticilerin, antrenörlerin ve takımların - hataları belirleyici oldu.

En çok hata yapan Beşiktaş’tı. En çabuk dağılan onlardı. Dağılmayan, en az hata yapan, en güvenilir adamlarla (Muslera, Melo, Selçuk, Sneijder, Yasin)  birlikte koşan, hep beraber coşan da Galatasaray oldu!

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ercan Güven – Milliyet

Böyle maça az rastlanır... Baskılı oynayanın değil, zekasını kullananın kazandığı ve sonuçları kendisinden önemli bir derbiydi.

Neydi o sonuçlar?

Galatasaray’da bayram... Şampiyonluğu kazandı gibi.

Beşiktaş’ta hüzün. Şampiyonlar Ligi ihtimalini bile yitirdi. Fenerbahçe ise şaşkın her halde! Hesap kitap; işin içinden çıkamıyorlardır. 

Bitmedi sonuçlar...

8’de 8 yapan Bilic’i “derbi engelli” diye gönderenler haklı çıktı.

Hamza Hamzaoğlu ise Terim’in kravatını taktı.

Fenerbahçe’nin de kârı var; hoca aramak için bir hafta kazandı!..

Bir maçtan bu kadar çok sonuç çıkar mı?

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Levent Kalkan – Milliyet

Sneijder'in varsa bir adım öndesin

Beşiktaş 7 puan kaybettiği Gaziantep (1-1), Akhisar (1-1) ve Konya (0-1) maçlarından birini bile kazansaydı, TT Arena'da Galatasaray'ın karşısına matematiksel olarak şampiyonluk şansını yitirmeden çıkacaktı ama olmadı, yorgun ve göçebe Kartal'ın kanatları 10 günde oynanan 3 zorlu karşılaşmayı kaldıramadı. Galatasaray ise Beşiktaş gibi Fenerbahçe'nin de tökezlediği ligin finalinde 5'te 5 yaptı, derbiye 4. yıldızı cebine koymak için çıktı...

Derbi hem ismine ve hem de tribünlerdeki atmosfere yakışır biçimde başladı. Üzerinde kazanma baskısı olmayan Beşiktaş sert ataklarla kolay lokma olmayacağının sinyallerin verirken, Demba Ba, Sosa ve Atiba'nın çabaları dikkat çekiciydi. Ancak ligde ikinci yarının tartışmasız en iyisi olan Yasin'in gol perdesini açması fazla uzun sürmedi. Yasin hem topu taşırken hem takip ederken hem de gol vuruşunu yaparken yeteneklerini bir kez daha gözler önüne serdi...

Demba Ba'nın direkte patlayan kafası mı? Beşiktaşlılardan çok Fenerbahçelileri ayağa kaldırdı. Hakem Hüseyin Göçek'in, Demba Ba'ya gösterdiği sarı kart ise meslektaşlarının haftalardır Melo'ya çıkarmadığı kartların yanında çok komik kaçtı!

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Uğur Meleke – Milliyet

Yıldızın yarısı Muslera'nın

Birbirine çok benzeyen iki teknik adamın birbirine çok benzeyen yönetimlerini izledik bu yıl. Hamzaoğlu’nun da Bilic’in de teknik adamlık stilleri bir tür “öpücük yönetimi”... Sevgi, dostluk, abilik-kardeşlik üstüne kurulmuş bir düzen. Bilic Necip’i, Hamzaoğlu Umut’u öpüp gönderiyorlar sahaya. Sevgilerine karşılık bulurlarsa oyuncudan iyi cevap alıyorlar. Ama teknik adamlığın sevgiden fazlasını istediği anlarda eksik kalıyorlar.

Dünkü gazetelerde okumuştum, Hamzaoğlu tarihi bir maç konuşması yapmış oyuncularına. Gerçekten de çok yüksek enerjiyle başladı sarı-kırmızılılar oyuna. Beklenenin aksine 4-3-3 dizilmişlerdi, orta üçlü Hamit-Melo-Selçuk da, ileri üçlünün sağında oynayan Yasin de öyle enerjik, öyle çalışkan bir ilk yarı geçirdiler ki, rakiplerine nefes aldırmadılar. Özellikle Hamit için şunu söyleyebilirim, gurbetçi oyuncunun ilk 45’teki defansif performans düzeyini en son herhalde 7 sene önce Basel’de görmüştüm. Sonrası yoktu.

Böyle bir presle oynanan ilk yarının sonunda bazı oyuncuların pilinin biteceği, vitesinin düşeceği açıktı. Düştü de. Ama Galatasaray’ın kalesinde bir uluslararası yıldız Muslera olunca, kazanmak için bu kadarı yetti ev sahibi ekibe. Sarı-kırmızılılar, son 6 maçın dördünü 1-0, ikisini 2-0 kazanarak dördüncü yıldızı alabilirlerse, o yıldızın yarısını, bu 6 maçta kalesine duvar ören Muslera’ya borçlu olacaklar.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Osman Şenher – Milliyet

Liderin ismi kazandırdı

TT Arena’da dün gece 50 bin taraftar, bu sezonun seyirci rekorunu kırarken, tarihi bir gece yaşandı. Maçtan önce tribünlerdeki koreografiler, uğultu, taraftarın bütünleşmesi tek kelimeyle muhteşem bir şölendi. Sarı-kırmızılı taraftar şampiyonluğa inanmış ve takımına olağanüstü destek vermişti. Ama Galatasaray maçı 2-0 kazanmasına rağmen heyecandan, stresten o tribünü tatmin edecek bir futbol oynayamadı. Sadece galibiyet ve Yasin ile Sneijder’in beceri dolu iki golüyle mutlu oldu.

Bu sezon şampiyonluk yarışı hakikaten çok zor geçiyor. Rakip kim olursa olsun maç kazanmak, kendi taraftarının önünde de olsa, zor ötesi birşey. Eminim Bilic bu maçtan sonra çok eleştirilecek. ‘Neden genç bir takım sahaya sürdü’ diye. Ama oynanan futbola baktığınız zaman, Beşiktaş da farklı galip gelebilir, maç berabere de bitebilirdi. Ev sahibi ekibin kalesinde dev bir kaleci var. Bu takım bu sezon şampiyon olursa en büyük pay kuşkusuz Muslera’nın. Karşılaşmanın büyük bir bölümünde siyah-beyazlılar daha atak oynadı. Melo’nun şımarıklığından, kaptırdığı topla Demba Ba vurdu, Muslera çıkardı... Kerim vurdu yine Uruguaylı çıkardı... Başka bir topta Demba yine vurdu yine Muslera çıkardı... Son olarak Necip’in 18 içinde gol yapacağı topun önüne Semih yatarak, takımının gol yemesini önledi.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ömer Üründül – Sabah

Doğrular ve yanlışlar

Galatasaraylı futbolcuların üzerlerindeki büyük baskı ilk devre boyunca net biçimde hissedildi. Hem de erken gelen skor avantajının büyük moraline rağmen. Yasin güzel seri çalımlarla pozisyon bulup, attığı şutun kaleciden dönmesi sonrası kaliteli ikinci vuruşunda adeta zoru başardı. Bu golden sonra Beşiktaş devre sonuna kadar oyunu domine etti. G.Saray da takım halinde topun arkasına geçip alan daralttı. Hamza Hamzaoğlu'nun 11'de orta sahanın sağına Hamit'i monte etmesi çok doğru bir karardı. Sneijder de maçın önemini göz önüne alarak defansif görevine önem verince orta saha ve defansın oluşturduğu alan savunması sürekli gol arayan Beşiktaş'a gol şansı vermedi. Ama Galatasaray'ın oyuna ofansif açıdan hiç giremeyişi ve topa sahip olamayışı önemli bir eksiydi.

İkinci yarı roller daha da değişti. Beşiktaş'ın baskısı üretkenliğe dönüşmeye başladı. Galatasaray gittikçe oyundan düşüyor, doğal olarak yerleşmiş alan savunmasında da arızalar baş gösteriyordu. Bu arada Beşiktaş'ın bulduğu pozisyonlarda hem beceriksizlik hem de Galatasaray adına alışılmış Muslera katkısı vardı. Hamza Hamzaoğlu'nun biraz geç de olsa yaptığı doğru Burak-Umut değişikliği çok önemliydi. Çünkü Burak bana göre hayatının en kötü futbollarından birisini oynuyordu. Ve de çıkarken hocasına gösterdiği tepki de kendisine hiç yakışmadı.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Erman Toroğlu – Sabah

Hormonsuz çilekler şampiyon yaptı

Ünal Aysal, G.Saray'a başkan olduğunda "Çilek getireceğim" demişti. Biz Türkiye'de yıllarca hormonlu çilekler yedik! Zamanın Tarım Bakanları bile bu hormonlu çileklere sahip çıktı. Ben ziraatte yönetici olduğum için bu işlerden biraz anlarım. Nelerde hormon vardır, nerelerde Antalya'dan İstanbul'a gelirken uzayan hıyarlar vardır, bilirim! Diyeceksiniz ki "Yahu Erman kardeşim şampiyonluk maçını yazdırıyorsun hormondan bahsediyorsun!"

Sevgili okuyucular yıllarca yaş sebze meyvede de hormonlu gıdaları yedirdiler, futbol sahalarında da hormonlu futbolcuları seyrettirerek bizim bozuk olan yapımızı daha da bozdular. 32 yaşında, 35 yaşında, son kullanma tarihleri geçmiş futbolcuları bize taze meyve diye yedirdiler! Biz de onlarla bu günlere geldik. Ama bakın Ünal Aysal, Sneijder diye bir çileği transfer etti. Peki bu Sneijder hormonlu mu? Kesinlikle hayır! Bir tane de kalede çilek var, Muslera diye. Bu iki oyuncuya diğerleri de yardım edince ortaya şampiyonluk çıkıyor. Tabi bunları teknik olarak takımda iyi organize etmek lazım.

Eğer iki hormonsuz çilek, Türkiye'de bir takımı şampiyon yapıyorsa bize yıllarca çilek diye yutturulanlar pudralı şekere bandırılarak yenilen çilek değil de çilek adında yoğurda doğranıp cacık yapılacak futbolculardı. Aslında Türk futbolunun büyük yarası bu! Dünkü maçta teknik olarak birşeyler yazmaya kalksak herhalde benim yazım gazetenin tamamını kapsar. Dün, "Galatasaray şampiyonluğa merhaba" demişse bunda Yarsuvat yönetiminin büyük payı vardır. Doğru seçimler yapmışlardır ve doğru yolda yürümüşlerdir. Bu kadar basit! Yarsuvat, "Ben futboldan anlarım ve ceza hukukundan anlarım" diyor. Ama ne teknik direktörlük yapmaya kalkıyor ne de koridorlara inip hakemlere ceza hukuku öğretmeye!

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Fatih Doğan – Sabah

Beşiktaş oynadı, lider kazandı

Türk Telekom Arena'daki maç adeta bir sezonun özeti gibiydi... Beşiktaş oynadı, lider Galatasaray kazandı ve şampiyonluk yolunu açtı! "Bu sezonun en can alıcı tespiti nedir?" diye sorulsa ilk 2 sırayı paylaşan takımların oyun kalitesinin bulundukları konumla çeliştiğidir. Geçmiş yıllarda bile şampiyon G.Saray ve ikinci F.Bahçe'nin çok daha iyisini sevenlerine ve kamuoyuna izlettirdi. Bu sezon iyi futbol ve mücadele karın doyurmadı. Doyursa bugün Beşiktaş ve Bursa dün gece olduğu gibi skor ve sonuç hüsranı yaşamazdı. Futbolda hedefe ulaşmak istiyorsan topun üç direğin arasından geçireceksin. Beşiktaş, Sosa ve Kerim'in önderliğinde 85 dakika Galatasaraylıların nefesini kesti. Paslaşma, pozisyon ve futbol resitali ne ararsan vardı. Tek eksik son vuruştu. Galatasaray, 9-10 maçta olduğu gibi yine sırtını Muslera'ya dayadı. Muslera-Yasin-Snejder üçlüsü, haftalardır olduğu gibi dün gece de takımı sırtlayan isimler. Hamza Hamzaoğlu'nu da unutmayalım.. Beşiktaş'la Galatasaray arasındaki fark bu. Şartlar ve sahadaki futbol ne olursa olsun kazanma odaklı oynuyor ve kazanıyor. Beşiktaşlılar romantik genç delikanlının sevgilisine güllerle uzun süre kur yapması gibi futbola renk katıyor. Ancak renklilerin hakim dünyasında siyahı ve beyazıyla "asil ama sönük" kalıyor. Her şey güzel ama soru şu: Genç Beşiktaşlılar her şartta başarı istemeye başlarsa ne olur?

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ahmet Çakar – Sabah

Göcek çok iyi yönetti

Galatasaray, pasif de oynasa, golü attıktan sonra defansı düşünüp kontralarla çıkmayı da amaçlasa, haklı bir galibiyet aldı ve bence dün gece şampiyon oldu. Oyun başında Galatasaray'ın son haftalarda parlayan yıldızı Yasin'le golü bulması galibiyet yolunda çok büyük avantaj oldu.

Yasin'in attığı gol de öyle kolay bir gol değil... Ceza alanı dışından şutu çekiyor, top kaleciden dönüyor ve çapraza gidiyor. Aynı Yasin, çaprazdan kendi topunu tamamlıyor. Zor ve sahalarda ender görülen bir gol oldu. Bu golden sonra tüm inisiyatif ve oyunun kontrolü Beşiktaş'a geçti. Sürekli paslarla Galatasaray'ı yıprattılar. Hatta bir ara Galatasaray gereksiz şekilde yaslanmaya başladı. İşte bu dakikalarda bir duran topta Demba Ba'nın vurduğu kafa direkten döndü. Bu gol olsa maçın seyri de değişebilirdi.

İkinci yarıda durum daha da vahimdi: Beşiktaş tek kale oynadı. Sağdan geldi, soldan geldi ve bu ara çok ama çok net pozisyonları cömertçe harcadı. Atınç'la, Demba Ba'yla, Tolgay'la önemli fırsatları harcarlarken oyunun son bölümlerinde yine büyük usta sahaya çıktı. Galatasaray, Beşiktaş'ı kontrada yakaladı. Günay tutması gereken bir topu gereksiz bir şekilde sahaya yumrukladı. Top gitti geldi ve Sneijder soluyla kendisine yakışır şekilde vurarak üç puanı perçinleyen isim oldu.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Levent Tüzemen  - Sabah

Zafere inananlar

Fatih Terim ne demişti: "Bir şeyi kazanmak için bazı şeyleri kaybetmelisin. Unutma; kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin.." Galatasaray, Duygun Yarsuvat başkan olduğunda, Hamza Hoca'nın da takımın başına geçtiği günden itibaren Terim'in bu sözüne sadık kalarak maçlarını oynadı. Üzüntüler ve sevinçler Florya'da "Aile" felsefesiyle harman edildi ama yönetim-teknik heyet-futbolcu ortaklığı, şampiyonluk yarışını hiçbir zaman umutsuzluğa düşmeden sürdürdü. Beşiktaş maçı doğum sendromu gibi sıkıntılı geçse de Yasin-Sneijder ikilisinin golleriyle zorlu derbi kazanıldı. Galatasaray şampiyonluk kapısından içeri girdi ama henüz şampiyon olmadı. Milan'ın efsane kaptanı Maldini, Ali Sami Yen'de kaybettikleri tarihi maç sonrası şöyle demişti: "Hiç kimse beni bu statta 30 bin seyirci olduğuna inandıramaz. Çünkü tezahürattan kaleci Dida'nın sesini hiç duymadım."

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Rıdvan Dilmen – Sabah

G.Saray artık şampiyo…

Yıllardır derbileri izlerim... Derbilerde ev sahibi takımlar genelde baskılı oynar. Galatasaray 11. dakikada golü buldu. O golden sonra oyunda inisiyatif Beşiktaş'a geçti. Galatasaray da yaslanmaya başladı. Bunun nedeni, Galatasaray son haftalarda 'Ben gol yemiyorum, bir de ahtopot gibi kalecim var' diyor... Şimdi ben hep şunu söylüyorum; şampiyonluk yolunda atanla tutanın iyi olacak.. Bir de mücadele edeceksiniz... Atanı var mı? Var... Burak atıyor, Sneijder atıyor, Yasin atıyor... Tutanı da var; Muslera... Bunların yanında mücadele ediyor...Sarıkırmızılı takım 6 maçtır gol yemiyor. Bu bir kere büyük bir başarı... Galatasaray için "artık şampiyo..." diyebiliriz...

Bilic, enteresan bir takımla çıktı sahaya... Galatasaray Bruma ve Emre gibi hücumu sevenleri oynatmadı daha oturaklı bir takımla oynadı.. Galatasaray golü nasıl bulur dediğimiz zaman, şutla bulur.. İlk golde Yasin vurdu, Günay'ın çeldiği topu Yasin gol yaptı. İkinci golde ise üç orta saha oyuncusu topa vurdu. En son Sneijder golü attı. Kaleci Muslera da çok güvenli, müthiş bir performans göstererek sezona damgasını vurdu..

Hakan da çok iyi oynadı. Tecrübeli oyuncu, sezgileri çok iyi dün de kritik toplar çıkardı.

Galatasaray'ın kadrosu olağanüstü bir kadro değil fakat şampiyonluk havasına girince olağanüstü mücadele ediyorlar..

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Metin Tekin – Sabah

Geleceğe bakma zamanı

Beşiktaş'ın dünkü futbolunu eleştirirken bir sezonun olumsuzluğunu bu maça yıkmak büyük haksızlık olur... Beşiktaş bu sezon hiç derbi kazanamadı ama derbiler şampiyonluk yolunda çok da etkili değildir. Çünkü diğer takımlarla yaptığınız maçların sayısı daha fazla. Beşiktaş'ın 3 Anadolu takımına kaybettiği puanlar bugüne gelinmesinde etkili. Lider Galatasaray karşısında, TT Arena'da 52 bin seyirci önünde oynanan futbol Beşiktaş adına tatmin ediciydi... Beşiktaş istediği oyunu oynadı ama Galatasaray istediği sonucu aldı. Yasin'in 11. dakikadaki golünden sonra oyunu tek kaleye çeviren bir Beşiktaş vardı. Belki ilk yarı çok pozisyon üretmedi ama aradı ve araştırdı. Skor 1-0 olmasına rağmen Galatasaray tribünleri, "Eyvah kazanamayacak mıyız" havasına girmiştir. Bu 81. dakikaya kadar oyun anlamında Sosa'nın liderliğinde böyle sürdü gitti ta ki maçı çevirecek adamlardan biri olan Wesley Sneijder'in vuruşuna kadar. Sneijder'in vuruş özelliği, Muslera'nın da bu seneki önemli kaleci performansı bir kez daha Galatasaray'ın şampiyonluğunun özeti gibiydi. Sonrasında Beşiktaş'ın çok az olan ikincilik ve Şampiyonlar Ligi şansı da elinden uçtu.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Serhat Ulueren – Vatan

Hamzaoğlu’na çok yakıştı

ÖNCELİKLE MHK Başkanı Yusuf Namoğlu’nun maçın hakemi Hüseyin Göçek için yaptığı, “Geçmişte hem G.Saray hem Beşiktaş forması giydi. Sadece G.Saray forması giymiş olsaydı bu maça vermezdik” sözleri aslında futbolumuzun ne kadar da acınacak bir durumda olduğunu göstermiyor mu? Namoğlu’nun böyle saçma açıklaması dünyanın başka hangi ülkesinde olabilir ki? Nitekim bu sözler Hüseyin Göçek’in kimyasını bozmuş olacak ki, iyi maç yönetemedi. Kartlarını adil kullanamadı.

MELO kesin atılmalıydı, bu defa hiç değilse sarı kart gördü. Her pozisyonda kendini yere atan Burak, Sneijder ve Selçuk’a kart gösteremedi. Topa vurduğu için Demba Ba sarı gördü, aynısını, üstelik Necip’i formasından da çeken Selçuk bırakın kart görmeyi uyarı bile almadı. 51’de Kerim’in şutunda sol eli açık olan Hakan Balta’nın aleyhine penaltı çalınabilirdi. Umut, Sivok tarafından yaka paça çekildi yine penaltıyı çalamadı Hüseyin Hoca. Sosa tekme atıyor Yasin’e kırmızı yok. Kısacası çok da kabiliyetli bir hakem olmayan Göçek’i aslında Namoğlu yerle bir etti.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Güntekin Onay – Vatan

Bilic klasiği ve şampiyona selam

G.Saray şampiyon ise Muslera ve Sneijder’in yüksek kaliteleri sayesinde. Diğer oyuncular ise yüksek bir mücadele gücü ortaya koydular. Ancak futbol kalitesi olarak sarı-kırmızılılar dün beklentilerin çok altındaydı. Yine de kazanmayı bildiler. Çünkü karşılarında kazanmayı hiç bilmeyen hayatında derbi galibiyeti yaşamamış Biliç vardı.

TARAFLI tarafsız dün karşılaşmayı izleyen herkes ‘Yazık bu Beşiktaş’a’ dedi. Ve işin ilginci bu Beşiktaş, bu G.Saray’dan 10 puan fark yedi.

BİLİÇ, Beşiktaş serüveninde 8 derbide 1 kez bile kazanamadı. Bu sezon 4 derbinin 4’ünü de kaybetti. 12 puan üzerinden 0 puan aldığı yetmezmiş gibi, derbilerde bu sezon gol bile atamadı. Hep yazıyorum, yazdım. Biliç’in ekipleri iyi bir takım görüntüsü verir lakin asla kazanamaz. Dün olduğu gibi... Çünkü bazıları ‘Winner’ olamaz.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ersin Düzen – Vatan

Kalite farkı

4. yıldıza yaklaşan G.Saray’dan önce, taraftarları kutlayalım. Günlerdir hazırlandıkları koreografiyi kusursuz sergilediler.

G.SARAY beklendiği gibi maça baskıyla başladı. Yasin’in bireysel çabasıyla, Beşiktaş savunmasının tel tel dökülmesiyle golü buldular. Ancak ne olduysa golden sonra oldu. G.Saray oyunun kontrolünü rakibine bıraktı. Topa sahip olan, pas yapan Beşiktaş yüklendikçe yüklendi. Ancak bu tür maçlarda kaderinizi detaylar belirliyor. Derbiyi G.Saray’ın oyunu değil, kalitesi kazandı. İstatistiklere bakıyoruz; Beşiktaş rakibinden daha iyi ama skor tam tersini gösteriyor.

HAMZA Hoca “bitti” denilen takımı ayağa kaldırdı ve sezonu belki de çifte kupayla tamamlayacak. Hoca, ligimizde son zamanların en önemli başarısına imza atmak üzere.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Mehmet Ayan – Vatan

Oyun Kartal’ın maç Aslan’ın

MAÇ 5 bölümden oluştu. O beş bölümün en az 2.5’unda da Beşiktaş üstündü. İlk 15’te G.Saray baskıyla başladı. Yasin’in ürettiği gol sonrası Aslan, oyunu rakibine verdi. Beşiktaş, 15-35 arasını teslim aldı. Top göstermedi G.Saray’a! (Ba’nın direkten dönen topu da vardı) İlk yarının son 10 dakikası dengede gitti. Orta sahaların rahat geçildiği değil, çeyrek saat dilimlerinde rakip oynasın diye ikram edildiği bir 45 dakika izledik.

2. yarıya Serdar/Oğuzhan değişikliğiyle başlayan Beşiktaş, 15-30 arasında yaptığı gibi G.Saray’ı yine abandone etti. Bu kez ilk yarıda bulamadığı pozisyonları da buluyordu. Bilhassa rakibin Tellesli sol tarafını Kerim ile otobana çevirdi. Melo, yine defans dengesini yerle yeksan etti. Bir iki pozisyon dışında defans yerleşmelerini hep bozdu!

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ömer Güvenç – Vatan

Şaka gibi!

ÇOK uzak değil. Bundan tam 3 hafta önce puan cetveline bakıyoruz. Beşiktaş averajla lider. Dün akşam saat 22.00, Beşiktaş lider G.Saray’dan 10 puan gerisinde. “Hadi ya olur mu öyle şey?” diyorsunuz değil mi? Vallahi bana da bana da 3 hafta önce bunu söyleselerdi aynısını söylerdim.

GERÇEKTEN şaka gibi! Beşiktaş bu sezon da 3. oldu ve 8 derbinin 1’ini kazanamadı. Böyle olunca fatura liderlere kesilir. Zaten Slaven Biliç de “2 senedir şampiyon olamıyoruz, sorumluluk benim” diyerek bunu belirtti.

ÇOK ilginçtir ben bu kazanılamayan 8 derbinin 8’ini de canlı izledim. Hiçbirinde Beşiktaş kötü oynamadı, hatta zaman zaman iyi oynayan taraftı. Dün de öyleydi. Beşiktaş, G.Saray’dan daha iyi oynadı. Daha çok gol pozisyonuna girdi.

EEE? Eee’si atamadı. “Atamadı” derken Muslera’nın hakkını da vermek lazım. İnanılmaz toplar çıkardı. Eğer G.Saray şampiyon olduysa -ki mucizeleri bir kenara bırakırsak oldu- bunda en büyük pay kritik maçlarda inanılmaz kurtarışlar yapan Muslera ile kritik maçlarda kritik goller atan Sneijder’indi.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Okay Karacan – Zaman

Oyun Beşiktaş’ın maç Galatasaray’ın

Galatasaraylı doya doya sevinsin..

Şampiyonluk belki bugün belki haftaya bugün..

Dördüncü yıldızın yanında Şampiyonlar Ligi vizesi şampiyonluğun bonusu ama ne bonusu..

Bunu başarırken kötü oynadıkları maçları bile çevirebilen iyi bir kalecileri, sıradışı bir 10 numaraları vardı.. Bilhassa sezonun son altı maçında inanılmaz bir son 15 dakika skorerliğindeydiler.. Ne zaman baskı yeseler kale emin ellerdeydi ve rakipleri stres ve telaş yaparken sakin kaldılar..

Beşiktaşlı abartılı üzülmesin..

Zaten verdiği stres ve telaş bazlı puanlar nedeniyle üzüleceği kadar üzüldü son üç haftada geçti gitti..

Dün sahayı terk ederken Şampiyonlar Ligi eleme vizesi bile alamadılar belki ama gelecek için umut verdiler.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Zeki Çol -  Zaman

Belki de bugün şampiyon

Dün kazandı, bugün şampiyonluğunu bile ilan edebilir Galatasaray. Ya da haftaya Rize’de kaybedebilir, Fenerbahçe iki maçtan galibiyetle ayrılırsa yüzüp yüzüp kuyruğa geldiği yarışta büyük bir hayal kırıklığını da yaşayabilir. Zirve o denli hassas bir noktaya taşındı artık.

Ancak yadsınmayacak bir gerçek de var. Kontrol şimdi tamamen Galatasaray’ın eline geçmiş durumda. Hele de o günkü kritik galibiyetten sonra.

Önce klasik bir yaklaşımla özetleyeyim maçı... Beşiktaş oynadı, Galatasaray kazandı. Kaçırdıklarının yarısını atsa ya da ikinci yarıda Muslera’nın kritik müdahaleleri olmasa, bırakın kaybetmeyi Beşiktaş, Bilic’i giderayak bir derbi galibiyetiyle uğurlayabilirdi.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Bağış Erten –  Cumhuriyet

DNA’sında kazanmak var

Önce takdir etmek lazım. Son 6 maçta gol yemediyseniz, ligin en fazla lider kalan takımını yenmek de dahil, 6’da galibiyetle sezonun son haftasına girdiyseniz alkışı hak edersiniz. Tamam, henüz şampiyon değil Galatasaray. Ama bu övgü düzmeyi engellemiyor.

Sadece bu da değil. 3 başkan 2 teknik adam değiştirdiler, birinci kaptan Selçuk hakkında ligin ilk 10 haftasında denmedik şey bırakılmadı. Kaptanlardan Sabri, uzun süredir kadro dışıydı. Takımın bel kemiği Melo, 7 maç üst üste kaçırdı. Avrupa’da sürekli fark yediler. Ama tüm bunlar başta Muslera olmak üzere oyuncuları yıldırmadı. Ve ligin sonuna doğru kenetlendiler, inandılar ve hedefe odaklandılar. Bu da bir memleket hasleti değil sonuçta. Oysa onların DNA’sında var.

Şapka çıkartırım

Hamza Hamzaoğlu için de bir şeyler söylemek lazım. Dağılmak üzere olan bir takımı birbirine teyelledi ve sezonun sonunda ipi göğüsledi. Bu bir ‘winner’ (kazanan) özelliğidir. Kimse çıkarmazsa ben şapkamı çıkarırım.

Fakat bir takdir de rakibe gerek. Kim ne derse desin, 2 sezondur ligin en güzel maçlarının altında Siyah-Beyazlıların imzası var. Dün de hiç süngü indirmediler. Maçın temposunu yükseltmekte, estetiğini artırmakta hiçbir beis görmediler. Tamam bu ligde, onlar gibi bir takım için 3.’lük sorgulanır. Gene de oynadıkları oyun önce alkışlanır, sonra hesap sorulur. Bu gerçekleri de unutmamak lazım.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Fatih Altaylı -  Habertürk

Ulu hakan Hamit

Şu kadarını söyleyelim; Galatasaray koşar adım şampiyonluğa gidiyor. Türk spor basınımızın, hakemleri ve Galatasaray’ın rakiplerini gaza getirme çabalarına, Türk sporunun değerli yöneticilerinin her türlü iddialarına rağmen ligin bitmesine üç puan kala, üç puanla son maça çıkacak. Şimdi Fenerbahçeliler’in bir kez daha Rizespor’u motive etmeleri gerekecek. İsmail Kartal geçen hafta “Rize’den çok umutluyuz” demişti.6222’ye göre bu sözler oldukça suç olsa gerek. Ama ben yine de Galatasaray’ın rakibi olan takımın Rize için dua etmesinden çok keyif alıyorum. Tabii Başakşehir’in kolay lokma olmadığını bir kez daha hatırlatmak istiyorum.Galatasaray yöneticileri, İsmail Kartal gibi rakibin rakibine yalvarmamalı. Son lafımı söylerken, Galatasaraylı basketbolcuları da kutluyorum.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Bülent Yavuz – Habertürk

Penaltı verse kıyamet kopardı

Derbi maçları yönetmek her babayiğit hakemin harcı değildir. Kaybeden illa ki hakemden dem vurur ve bütün kabahati de ona yıkar. Hüseyin Göçek ligimizin tecrübeli ve deneyimli hakemlerinden biri. Üstelik de FIFA kokartlı. Bir Cüneyt Çakır değil tabii ki. Ama Avrupa’da ve dünyada önemli maçlar yöneten CV’ye de sahip. Maçın 1. devresinde kayda değer hakem kararı yok. Birkaç basit faul dışında hakemi zorlayacak pozisyon da olmadı. Ama ikinci devre öyle değil. 50. dakikada Hakan Balta’nın eline gelen topta penaltı yoktu. Hakemin devam kararı doğruydu.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ali Gültiken – Habertürk

Finalde çöküş

HEDEFTEN kopan bir takım için en büyük şans akabinde bir derbi maçı oynamasıdır. Böyle kritik bir dönemde derbi oynamak, durumu düzeltmek ve en azından güven tazelemek açısından önemli bir fırsattır. Bu kağıt üstünde her zaman böyledir. Bunun sahadaki tarafını ise teknik heyet ve oyuncular belirler.

Beşiktaş son bir haftada çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Bunu anlamak da anlatmak da zor. Sonrasındaki Galatasaray maçı her şeye rağmen önemli bir fırsattı. 3 puanla beraber tekrar Şampiyonlar Ligi hedefini yakalamak mümkün olabilirdi ama Beşiktaş takımı bunu da elinin tersiyle itti.

Anlamak zor gibi gelse de bunu yaratan belli sebepler vardır. Takımın tecrübesizliği, tecrübeli oyuncu azlığı, dirençsiz oluşu, teknik direktör yetersizliği, mali problemler ve yönetimsel zafiyetler... Bu fotoğrafları gördükten sonra tahmin edilen hemen hemen bunların hepsinin olduğu yönünde. Ama yine de oyuncuların bunu bir şans ve bir fırsat olarak görüp bu maçı çok daha fazla istemeleri gerekirdi. Oyun anlamında dönem dönem güzel işler ve yaratılan pozisyonlar var ancak kafalar yüzde yüz sahada olmayınca ‘iyi futbol’ buna tek başına cevap vermiyor.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Tanju Çolak – Star

Zafere dev adım

Galatasaray’ın son 5 maçının 3’ü iç sahaydı. Oyun anlamında çok iyi değillerdi ancak Türk Telekom’un tılsımıyla ve seyirci coşkusuyla hiç kaybetmediler.

Arena’da 48 bin civarında müthiş bir taraftar önünde mücadeleye çıktı Galatasaray. İlk 11 dakika maça iyi başlayan taraf Galatasaray’dı. Haftalardır artarak süren iyi oyunuyla göz dolduran Yasin yine kendi çabasıyla iki Beşiktaşlı’yı çalımla geçerek vurduğu topun devamında attığı golle takımını öne geçirdi.

Bu dakikadan sonra ilk yarının bitimine kadar oyun üstünlüğü Siyah-Beyazlılar’a geçti. Serbest vuruştan gelen ortada Demba Ba topu direğe nişanladı. Bir de Galatasaray’ın hızlı çıkışta arka direkte Yasin’in dışarı attığı pozisyonlar ilk yarı göze batanlardı.

Derbilerde gol atan, öne geçen takım yaslanıyor, yenik durumdaki takım hücuma ağırlık veriyor. Gole kadar Galatasaray üstünlüğüyle geçen oyun, golden sonra yaslanan takıma büründü. Burak’ın bile gerilere kadar gelerek defans yapması hızlı ataklarda çoğalmayı engelledi.  Buna mukabil çok fazla pas yapan Beşiktaş istediği miktarda gol pozisyonu yakalayamadı. Bir de kenar oyuncuları Opare ve Serdar etkili kanat atakları ve ortalar yapamadılar.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Güven Taner - Star

Beşiktaş kaderini kendisi yazdı

Son 5 maçını gol yemeden kazanmış Galatasaray, kendi evinde şampiyonluk şansını pekiştirme amacı ve özgüveni ile; Beşiktaş, şampiyonluk adayı olarak koştuğu yarıştan son üç haftada 7 puan yitirerek kopmanın yıkıcı baskısı altında girişti mücadeleye. Hemen söyleyeyim ki Beşiktaş o baskının altında kalmadı. Özgüven içinde maçı kazanmaya oynadı.

Beşiktaş'ın önemli adamı Veli bu maçta da yoktu. Sakat Gökhan -ki son 2 maçta çok verimsizdi- ve Motta yoktu. Biliç Ersan'ı da kulübeye çekmiş, savunmada Atınç ve Opare'yi görevlendirmişti. Yoklar aratılmadı desek, yeridir. Golü takım savunmasını gösterememekten yedi Beşiktaş. İlk golde şans faktörü ve top takibinde sezgi öğesi öne çıktı. Yasin, Günay'dan dönen ilk vuruşunda topun gidebileceği yere hareketlenince 2. kez vurma şansı yakaladı. Geri düşmek Beşiktaş'a tempo kazandırdı. İlk yarının geri kalanını kendi kontrolünde götürdü.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Ali Sami Alkış – Star

Sneijder farkı!

Galatasaray maça fırtına gibi bile değil, neredeyse tsunami gibi başladı... Önüne çıkanı yıka yıka Beşiktaş kalesine öyle bir yüklendi ki, rakibi neredeyse “Bari golünü atsın da, üzerindeki elektriği boşaltsın” diyecek noktaya geldi. Gol de zaten fazla gecikmedi.

Siyah-beyazlılar, ilk 15 dakikada nefes alacak zaman bulamıyordu. Rakibi durduramıyor, durdursa yakaladığı topu kullanamıyor, adeta çaresizleri oynuyordu. Ama Beşiktaş ilk 15 dakikadan sonra toparlandı, dengeyi kurdu, sonra da “Topa sahip olmada” 60’a 40 gibi ciddi bir oran üstünlüğü bile sağladı. Bu üstünlük neredeyse golü de getiriyordu ama, kalenin yan direği mızıkçılık etti.

Yani ilk devre şöyle oldu... İlk 15 dakika G.Saray’ın, sonraki 15 dakika Beşiktaş’ın, son 15 dakika ise ortak kullanımdaydı.

Bu süre içerisinde, Melo ile Demba Ba’nın karşılıklı tatlı-sert mücadelesi ve hırlaşmalarına tanık olduk. Hakemin ikili mücadelelere izin veren tavrı suistimale uğrayınca; sık düdükler çalınmaya başlandı.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Mustafa Sapmaz – Akşam

Şampiyonluk enerjisi

Maçın bitimine yarım saat kala sağ kanatta oynattığı Yasin’I sol kanada çekerek Hamza Hamzaoğlu’nu önlem almaya itti.62’de ve 75’de korner dönüşünde üçe bir pozisyonda Sneijderle yakalanan pozisyonlar Galatasaray’ın ikinci devre planının işlediği dakikalardı.

Sneijder Beşiktaşlı oyuncuların yapamadığını yaptı, pozisyon yokken topu kale boşmuşcasına Günay’ı çaresiz bırakan vuruşu ile tabelayı belirledi.

Fenerbahçe kazanamazsa yarın, olmazsa gelecek haftasonu beraberliğe dahi şampiyonluğunu resmi olarak ilan edecekler. Ancak Galatasaray’ın enerjisi Rize’de kaybetmez dedirtiyor!

Biliç, önlem alarak çıktığı maçta ofansif hamlelerle oyunu kendi adına dengeleyerek, şampiyonluğu kaçırdığı sezondan hayatının dersini almış olmalı!..

Hamza Hamzaoğlu kontrolsüz hücumu bırakıp beş haftada gol yemeyen takımı ortaya çıkarıp (Muslera’nın da katkısı ile) başarının altındaki sakin imza olarak hatırlanacaktır.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Deniz Gökçe – Akşam

Herkes de mi yalancı!

Hem G.Saray hem F.Bahçe açısından çok önemli ve şampiyonu belirleme etkisi olan bir maçta, G.Saray şampiyonluk ümidi kalmayan Beşiktaş tarafından hırpalandı ama 2-0 galibiyete de ulaşmasını bildi.

Bu maçın spor severleri üzecek en önemli tarafı, 22 futbolcunun neredeyse tümünün sürekli hakem kararlarına itiraz etmesiydi. Doğrusu bu kadar çok yalancının olduğu bir ortamda herkesin kendini yere atıp avantaj sağlamak istediği ve oldukça sert geçen bir maçta hakem olmak çok zor. Maçın ilk devresinde Beşiktaş ileride pres ile oyuna başladı ve oldukça etkili oldu. Ancak G.Saray özellikle Selçuk’un yönettiği ve Yasin’in de çok katkı yaptığı kanat atakları ile iki gol pozisyonu buldu. İlkini Yasin 11’de gole çevirdi. 32’de ise yine Yasin gollük pozisyonu uzaya vurdu. 20. dakikada ise Beşiktaş şanssızdı. Sosa’nın duran topunda Demba Ba’nın kafası direkten dönerken bu sefer G.Saray şanslıydı.

İkinci yarıda ise oyunun genelinde Beşiktaş hakimiyeti vardı. Biliç, Serdar’ın yerine Oğuzhan’ı oyuna aldı, Atiba’yı sağ beke çekip hücumcu sayısını artırdı. Bu değişiklik Beşiktaş için tam 5 tane gol olabilecek pozisyon yarattı ama Muslera’nın çok başarılı oyunu ve Beşiktaş forvetlerinin beceri eksikliği, 80. dakikada Sneijder’in şutundan olan ikinci gol karşısında anlamsız kaldı.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Alen Markaryan – Akşam

Olmamalıydı sonumuz böyle

Bir Galatasaray maçına

Hevesini yitirmiş

Şansını kaybetmiş

10 gün içerisinde kör düğüm olmuş

Bütün bunların ötesinde

‘Artık derbi günleri bir daha olmayacak’ denilen

‘Mali Kangren’nin pardon mali kongrenin ağır ıstıraplarında hazırlanmıştık.

Bütün bir sezon dün geceye sabırsızlanan

Beşiktaş taraftarına yine ‘esmer günler’ düşmüştü.

Baksanıza!

Ne kongrenin tadı vardı ne de derbinin adı.

***********

Sahaya çıkıldığında

Galatasaray seyircisinin kareografisi ilişti gözüme

"Herkes karşımızda önünü ilikleyecek" diyorlardı.

Şunu hatırlatmakta fayda var ki;

Biz Beşiktaş askerlerinin ceketi yoktur ilikleyecek.

Formamızla dolaşırız

Lakin gövdemiz, formamızla birleştiğinde…

İlik yalnızca cekette olmaz bilesiniz.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Mehmet Demirkol – Fanatik

Büyük başarı

Beşiktaş 75’e kadar kontra yemeden baskı kurmayı başardı. Ancak Muslera onları fiziken ve ruhen yordu. Üzerine Burak’ın yerine merkeze Umut girip Bilic de enteresan bir kararla Tolgay’ı çıkarınca baskı bitti. Galatasaray orta sahası oyuna hakim olup çıktı. Sneijder’in topa soluyla vururken korkacağı da bir şey yoktu. Mükemmel vurdu.

Ve Hamza Hamzoğlu, Albayrak’la birlikte son derece tartışmalı bir kanat kadrosuna rağmen, başta atarak son maçlarda yemeyerek finale çok yaklaştı.

Her türlü takdiri ve tebriği hak ediyor.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Feyyaz Uçar – Fanatik

Muslera’nın eldivenleri

Yasin ve Sneijder hem taktik disiplinleriyle hem de bireysel yetenekleriyle bu maçın kazanılmasını sağladılar. Büyük olasılıkla da şampiyonluğu getiren kramponlar olacaklar. Selçuk’un son haftalardaki formunu da unutmamalı ama Galatasaray’ı bu günlere getiren Muslera’nın eldivenleri.

Takımındaki istikbali tartışılan teknik adamlar kader maçlarında inandıkları 11’i sahaya sürerler. Bu maçla birlikte Beşiktaş’ta inanılan hiçbir şey kalmadı. Ne teknik heyet, ne futbolcular, ne de yönetim.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Can Çobanoğlu – Fanatik

Muska Muslera’da

Arena’da Galatasaray belki çok baskı yedi ama mutlu sona ulaşmasını bildi. Daha çok pas yapan, daha çok topa hakim olan, üçüncü bölgeye kadar oyuna hakim olan Beşiktaş’tı. Ancak iş bitirmek başka bir şey. Önce Yasin sonra Sneijder zorlu virajda savrulmadan Galatasaray’ı şampiyonluk yarışında akıllıca döndürdü. Her iki takımın da orta sahası aslında top yapmaya müsaitti. Ancak Beşiktaş daha fazla kalabalıklaşınca ve özellikle gol sonrası Galatasaray geriye yaslanınca hakimiyet tamamen Siyah-Beyazlılar’ın eline geçti. Hem ilk yarıda 11. dakikadan sonra hem de ikinci yarının golün geldiği 80. dakikaya kadar daha çok istediğini yapan deplasmanda olmasına rağmen konuk takımdı.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Serkan Akcan – Fanatik

Yasin'in oyun aklı kazandırdı

Bilic’in başlangıç kadrosu içinde türlü önlemler barındırıyor. Hoca belki de önümüzdeki hafta Türkiye serüvenine son verecek. Ama arkasından derbi kazanamayan antrenör diye anılacak. Kazansa Şampiyonlar Ligi ön elemesini zorlayacakken merkezde Necip-Atiba-Tolgay ile kalabalık kalma düşüncesi ve Opare’nin sol bek tercihi Beşiktaş’a kaybettirdi. Opare kötü oynayabilir, defalarca da oynadı. Sanırım artık onunla ilgili soru şu olmalı: Neden üzerinde Beşiktaş forması var.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Hakan Can – Fanatik

Kabusla gelen 3 puan

Muslera standart, “büyük kaleci” kurtarışlarını yaptı, Sabri ise kendini küçük gören milyonlara inat bir kez daha mükemmel oynadı. Takımının en iyisiydi. Sneijder’in 80’de gelen golü ise onlarca taraftarın kriz geçirmeden maçı tamamlamasını sağladı. Umudu az kadroyu takım yapan Hamza hocanın Burak-Umut değişikliği çok doğruydu. Kalan 90 yine çok zor olacak ancak Galatasaraylı futbolcular kan kusarak kazandıkları zirveyi Rize’de bırakacak acemiliği yapmaz.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Oğuz Dizer – Fanatik

4. yıldız inşallah kapıda

Beşiktaş orta alanı her şekilde Muslera’yı yoklarken, Galatasaray orta alanında Sneijder hücumda, Melo ve Hamit ise savunma işleriyle meşgul gözüküyor. Karakartal, Aslan’ı gagaladı, ama Allah’tan Muslera kaleyi bırakmadı. Sarı-Kırmızılı kontralar, bu ara havada kaldı. Umut ve Melo’da Beşiktaş alanında harbiden yerde kaldı! 80’den itibaren Aslan birden kükredi. Gol kokusu misler gibi önce Hamit, sonra Selçuk’tan geldi ve Galatasaray’ın Aslan’ı Sneijder attı: 2-0. 4. yıldız pasta kalıbında değil, şimdi inşallah kapıda... Hazırlan Galatasaraylı!

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Turgay Demir – Fotomaç

Yetti gari Bilic

Beşiktaş sezon boyunca tüm derbilerde yaptığı gibi,  bol pozisyon buldu rakibini salladı ama yıkamadı...  Bir gece önce Artı Futbol'da Atiba- Necip ikilisiyle orta sahayı kurması ve Demba Ba'yı da hamle oyuncusu olarak kenarda tutması halinde Bilic'in derbide söz sahibi olabileceğini söylemiştim. Yarısını yaptı! Necip ve Atiba'ya birlikte kullandı, o nedenle topla daha çok oynayan, orta alanda hakim olan ve bol pozisyon bulan Beşiktaş'tı… 'Demba Ba bu güçsüz haliyle diri savunmalara karşı etkisiz kalıyor ve Bilic onu çıkaramayınca Serdar'ı dışarı alıp takımın dengesini bozuyor' diye kaç kez altını çiziyorum, sayısını ben de unuttum.

Yine yaptı aynı şeyi… Pes!

Sahanın en kötüsü, bal yapmayan arı konumundaki Kerim; al onu dışarı, koy Cenk'i ya da Mustafa'yı olsun bitsin!.. Bilic ne yapıyor, Serdar'ı çıkarıp Atiba'dan çakma sağ bek yaparken orta sahanın da dengesini bozuyor, takımın da…

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Gökhan Dinç – Fotomaç

Rütbe meselesi

Hedefin yoksa maça konsantre olman çok zor. Hata sende değil seni bu duruma düşürende. Şampiyonluk yarışında kaybettiği puanların ardından, sezon boyunca derbi kazanamamış bir takım hüviyeti zaten rakibin motivasyonu için yeterliydi.

Elinden geleni yapmaya çalıştı Beşiktaş.

Şaibenin, hakem tartışmalarının ayyuka çıktığı adı ile ters "Süleyman Seba Sezonunda" siyah beyazlılar, "Son haftalarda nerdeydiniz " dedirten bir performans sergiledi kazanmak için. Şu istek, şu hırs geçtiğimiz dört haftada sahaya yansısaydı, dün sahadaki iki takımın şampiyonluk maçı olurdu. Hani sezon başında 7'den 70'e herkesi kendisine hayran bırakan oyun tarzı vardı Beşiktaş'ın işte o oyunu izledik dün. Ama nafile. Rakibinin amacı rütbe senin ise prestij!..

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Sinan Vardar – Fotomaç

Alınlarından öpüyorum!

Beşiktaş, kaybetti. Siyah-beyazlı takım çok iyi oynadığı bu derbiyi nasıl kaybettiğini futbol adamlarını toplasanız açıklayamaz. Neler kaçtı neler! Top Beşiktaş'ı biraz sevse Kartal hak ettiği 3 puanı alacaktı. Olmadı, yine Beşiktaş'ın galibiyeti istenmedi!

Beşiktaş ev sahibi ekip gibiydi. "Peki neden kaybetti" diye sorarsanız!

1. etken hakem. Hakemler her maçta olduğu gibi Galatasaray'a yine destek oldular. Dün Hüseyin Göçek tıpkı gençliğinde olduğu gibi sarı-kırmızılı formayı giymişti. Beşiktaş'ın penaltısı es geçildi.

Göçek, G.Saraylı futbolculara sonsuz kredi verdi. Tabii Türkiye'de Melo gerçeği de var. Melo yaptığı tüm çirkinliklerine rağmen sezon başından bu yana bir kırmızı kart görmedi. Dün de bir Melo klasiği gördük. Ama burası Türkiye.

Ne söylesek, ne yazsak boş!... Hakem ve Melo görevini çok iyi yaptılar. Tabii Kalesinde devleşen Muslera'yı tebrik etmem gerekir. Tek başına Beşiktaş'a karşı savaştı.

Bir kalecinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Selçuk Dereli – AMK

Alkışlamayı ‘Bilic’en

Galatasaray, şampiyonluk yolunda çok önemli bir derbiyi ve aynı zamanda altın değerinden 3 puanı cebine koydu. Bu galibiyet, bana göre sarı-kırmızılıları şampiyon yaptı diyebiliriz. Son maçta her ne kadar bir beraberlik yetiyor olsa da bunu başarabilecek güçtüler. Gördüğüm şu ki, sarı-kırmızılı ekip çok hırslı ve istekliydi. Bunu takımın teknik heyeti, ve doktoları için bile söyleyebiliriz.Neden derseniz; bir yıldır sakat olan Hamit’i günde 8 saat tedavi göre Selçuk’u oynatmayı başardılar. Öbür taraftan Beşiktaş baktığımızda, Gökhan Töre, grip olduğu için maç kaçırdı, dizindeki ağrı yüzünden dün derbiyi tribünden izledi. İki takım arasındaki en büyük fark zaten bu.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Kaan Bora – AMK

Futbolun cilvesi

Derbiden çıkacak galibiyet Galatasaray’ın artık şampiyonluğu ilanı anlamına geliyordu, Beşiktaş açısından  ise prestij pozuk taraftarının gönlünü alma maçıydı. Sezon bir hafta önce kapayan siyah-beyazlılar moralsiz, ev sahibi ise 50 bine yakın taraftarının desteğiyle oldukça motiveydi. Bu şartlar altında başlayan 90 dakikaya Aslan hızlı girdi.Cimbom’un Arena’daki maçlarda en büyük özelliği baskın, basanındır misali agresif bir şekilde rakibinin üzerine çullanması ve buradan skor çıkarmasıydı. Dün de aynı şekilde golü buldular. Karşılaşma öncesi Yasin-Opare eşleşmesi siyah-beyazlılar için riski durumdu. Golü atan da nitekim son haftaların form da ismi oldu. Sezon başı ve devre arasında gönderilmesi düşünülen gurbetçi safi yetenek kokan bir driplingle  Beşiktaş ceza alanına girdi ve sonra da şansın önüne düşürdüğü topu klas bir vuruşla rakip ağlara gönderdi. Bu dakikanın ardından oyunun hakimi ilk yarının sonuna kadar tartışmasız Kara Kartal’dı.

Yazının tamamını okumak için tıklayın