Gündem

12 Eylül'ün simge fotoğrafındaki isim: 'Şahinkaya'yı affetmiyorum'

Rahmi Yıldırım: Ölümüne üzüldüm. Daha çok yaşamalıydı, hesabını vermeliydi

09 Temmuz 2015 21:10

12 Eylül darbesi sonrasında Sıkıyönetim Asayiş Kuvvet Komutanı olarak görevlendirilen, 1982 yılında ise "sosyalist olduğu" iddiasıyla TSK'yla ilişiği kesilen Rahmi Yıldırım, 12 Eylül generallerinden Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın ölümünün ardından, "Ölümüne üzüldüm. Daha çok yaşamalıydı, hesabını vermeliydi" dedi. 

BCC Türkçe'den İhsan Taşçı'nın, dönemin simgelerinden biri haline gelen, "iç çamaşırlarıyla sanık kürsülerinde yer alan 12 Eylül sanıkları fotoğrafı"ndaki isimlerden biri olan Rahmi Yılmaz'ın açıklamalarıyla ilgili yaptığı haber şu şekilde:

"Ama o karanlık sayfalar tarihe not edildi. Tıpkı 12 Eylül'ün simgesine dönüşen o fotoğraf gibi. Spor salonundan bozma mahkemenin sanık kürsüsünde, don-atlet dizilmiş siyasi tutuklular…

"Fotoğrafın en sağında, tarihi an için deklanşöre basan gazeteciye göz ucuyla bakan isim Rahmi Yıldırım. Yıldırım, 12 Eylül darbesinden yalnızca iki gün sonra Çanakkale'nin Çan ilçesinde Sıkıyönetim Asayiş Kuvvet Komutanı olarak görevlendirilir. Genç bir teğmendir.

"İki yıl sonra ise Yıldırım'ın nitelemesiyle "sosyalist olduğu" için ordudan ilişiği kesilir. Ama ilişik kesmekle bitmez. Yıldırım ondan sonra sorgu merkezinde işkenceyle sorgulandığını, ardından da tutuklandığı söyledi. Tutukluğu 2 buçuk yıldan fazla sürdü.

 

'Şahinkaya'nın ölmesine üzüldüm'

 

Tahsin Şahinkaya'nın ölümüne üzüldüğünü söyleyen Yıldırım, 'gerçeği mi söylüyor yoksa ironi mi yapıyor' diye sorduğumda "Daha çok yaşamalıydı, hesabını vermeliydi. Hesabı sorulamadan gitti tıpkı Kenan Evren gibi" cevabını verdi.

Tahsin Şahinkaya'yı "emek düşmanı politikaları, süngü zoruyla uygulayan" biri olarak tanımlayan Rahmi Yıldırım, darbe yönetiminin çok ağır insanlık suçlarına imza attığı görüşünde. Yıldırım, 50 kişinin idam edildiğini, pek çok insanın işkencede öldürüldüğünü, yüzlerce insanın da sokak çatışması adı altında öldürüldüğünü anlattı.

Hem Kenan Evren hem de Tahsin Şahinkaya'nın haklarındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kesinleşmeden öldüğünü, bu sebeple de haklarındaki dosyaların düşeceğin öngördüğünü söyleyen Rahmi Yıldırım, "Ceza yargılamasının usul hukuku labirentlerinde dolaştırıldı, geciktirildi, hesabı sorulamadı. Burjuva hukuku ancak bunu yapabilirdi" dedi.

 

Tahsinkaya hakkındaki dosyalar da düşecek

 

Kenan Evren'i ve suç ortaklarını affetmediği gibi Tahsin Şahinkaya'yı da affetmeyeceğinin ısrarla dile getiren Yıldırım, "Halklarımıza, emekçi insanlara karşı işlenmiş insanlık suçunu affetmiyorum, lanetliyorum…" diyor ve darbenin mimarlarını "12 Eylül cuntasının emperyalizmin çizdiği çerçeve içerisinde Türkiye'deki sermaye birikimini güvenceye alma cuntası" olarak tanımlıyor.

Yıldırım, 'bu darbe henüz Türkiye'de Harbiye Marşıyla ilan edilmeden, CIA'nin Türkiye İstasyon Şefi tarafından dönemin ABD Başkanı'na "Bizim çocuklar başardı" sözleriyle aktarıldığını' iddia ediyor.

 

Tarihi fotoğrafın bilinmeyen hikayesi

 

Yıldırım'ın anlattığına göre, 12 Eylül darbe yönetiminin sosyalist harekete yönelik cezaevlerinde 'pasifikasyon politikası' izlendi, bunun özünde de siyasi tutukluları onurlarından, kişiliklerinden arındırmak vardı. Tek tip elbise de bunun simgesi olarak dayatıldı. Siyasiler ise tek tip elbise giymeyi reddediyordu.

O atmosferde aralarında teğmenlerin de bulunduğu sanıklar mahkeme salonuna alınır. O andan sonra yaşananları Rahmi Yıldırım şöyle anlatıyor:

"Cezaevlerindeki zulüm ve işkence politikasına dikkat çekebilmek amacıyla üzerimizdeki elbiseleri yırtıp attık. Mahkeme bizi dinlemedi. Rahmetli gazeteci Deniz Teztel tam o anda fotoğrafı çekmeyi başardı. O sayede sesimizi bir parça duyurabildik."