İstanbul Küçükçekmece'de Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşanan '115 hamile çocuk skandal'ıını ortaya çıkaran İclal Nergiz, hastanenin tavrına ilişkin olarak konuştu. Nergiz, "Memlekete ihanet ettiğimi düşünüyorlar. Hastanenin imajını mahvetmişim. Ezme ve sindirme politikasıyla karşı karşıyayım" dedi.
Türkiye’nin gündemine oturan 115 hamile çocuk ile ilgili kayıtların polise bildirilmediğini ortaya çıkaran hastane personeli Nergiz, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yılda, 18 yaşın altında ortalama 450-500 hamile çocuk geldiğini söylemişti.
Hürriyet'ten Ayşe Arman'ın sorularını yanıtlayan Nergiz'in yanıtları şöyle:
- Siz 115 kız çocuğunun doğum skandalını ortaya çıkaran sosyal hizmet uzmanısınız. Sizi tanıyalım...
32 yaşındayım. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü mezunuyum. 2012 Temmuz’undan beri Sağlık Bakanlığı’na bağlı Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sosyal hizmet uzmanı olarak görev yapıyorum...
- Bu son skandaldan sonra görev yeriniz değişti mi?
Evet. Şimdi Toplum Ruh Sağlığı Merkezi’nde çalışıyorum. Ama şizofreni hastalarının yoğun olarak geldiği bir merkezde...
- Bu bir sürgün mü?
(Gülüyor) Tabii tabii. Bu ikinci sürgün yerim, üçüncüyü de bekliyorum ama önemi yok, her yerde severek çalışıyorum. Yıldırma politikası bu. “Bak görüyorsun biz otoriteyiz, biz ne dersek o olur...” Ama ben yılacak gibi değilim, şizofreni hastalarıyla çalışmayı da seviyorum.
"Çocuk Gebeler'in resmi nikâhları yok"
- 115 “hamile çocuk” skandalı nasıl patlak verdi?
Ben 7 Mayıs 2014’te açılan İstanbul’un ilk Çocuk İzlem Merkezi’nin kuruluşunda yer aldım. İnşaatından çocukların oyuncaklarının alınmasına kadar her aşamasında vardım. Ama galiba bu kadar çalışkan olmam hoşlarına gitmedi. 9 Mayıs 2017’de başhakim yardımcısı, beni oradaki görevimden aldı ve ‘Tıbbi Sosyal Hizmetler’e verdi. Orada çalışmaya başladıktan sonra, 18 yaş altı gebeliklerin bildirilmediğini fark ettim...
- Nasıl fark ettiniz?
İstanbul İl Jandarma ile birlikte yürüttüğüm bir proje vardı. Köyleri gezerek ilkokul ve ortaokul çocuklarına cinsel istismarla ilgili eğitim veriyorduk. 24 Mayıs’ta son kez katıldım. Çünkü ilgili başhekim yardımcısı artık beni istemiyordu. O gün benim yerime diğer sosyal hizmet uzmanı arkadaş baktı. Ertesi gün geldiğimde, adolesan bir gebeyle ilgili bildirim yapılmadığını gördüm. Oysa bizler emniyet müdürlüklerine bildirmek zorundayız...
- Niye yapılmamış?
İşte ben de bunu sordum. Ama yanıt alamadım. Bunun üzerine tutanak tuttum. Sonra başhekim yardımcısı Akif Bey’e gittim, “Hocam, böyle bir durum var. Bu durumun sorumluluğu bende ama bende bilgi eksik. Sosyal hizmet uzmanı arkadaştan da bilgi alamıyorum” dedim. O da “Sen bu meselenin üzerine çok gidiyorsun. Al sana üst yazı, al sana rapor!” dedi. E madem vardı, neden bana verilmiyordu? Bu olaydan sonra şunu fark ettim. Hastaneye pek çok adolesan gebe geliyor. 15 yaşında, 16 yaşında, 18 yaşında, üstelik bazılarının ikinci gebeliği. Ve bu “çocuk gebeler”in neredeyse hepsi de hastanemize daha önce gelmiş. ‘Sosyal Hizmet’ biriminde konsülte edilmiş. Ama hiçbir yere bildirilmemiş! Senelerdir...
- Peki evli mi bu “çocuk gebeler”?
İmam nikâhlı olduklarını söylüyorlar. Ben onların durumuna evlilik demem. Benim için resmi nikâh önemli. Resmi nikâhları yok.
- Yasaya göre 18 yaşın altı çocuk sayılıyor. Çocuklar da doğuramaz. Normal değil bu...
Evet ama onlara göre normal! Ben bununla ilgili Adolesan Gebeliği Merkezi diye bir proje yazdım. Sonra beni el çektirdiler. Birkaç ay sonra, insanların karşısına çıkıp “Bakın, biz aslında bu konuya çok önem veriyoruz, Adolesan Gebeliğe diye böyle bir merkez açıyoruz!” bile derler, hatta kırmızı kurdeleyle bile keserler. Ama benim burnumdan getirdiler. Bu gebeleri hiçbir yere bildirmiyorlar...
- Aralarında ikinci ve üçüncü doğumunu gerçekleştirenler de var, öyle mi?
Evet. Bana 10’a yakın çocuk geldi. Bir tanesi gözümün önünden gitmiyor. Suriyeliydi. İkinci doğumunu yapmıştı 16 yaşındaydı. İlk çocuğu da 4 yaşındaydı. 12 yaşında ilk kez anne olmuş yani.
- Başınıza bir sürü iş gelmiş. “Keşke sussaydım” diye hiç aklınızdan geçirdiniz mi?
Asla! Hatta dedim ki, “Keşke 2016 dosyalarına da baksaydım, keşke bize bildirilmeyen çocukların dosyalarını da çıkarsaydım!” Bir gün bile pişman olmadım...
Memlekete ihanet etmişim!
- Hastanenin size tavrı ne oldu?
Memlekete ihanet ettiğimi düşünüyorlar! Hastanenin imajını mahvetmişim! Ezme ve sindirme politikasıyla karşı karşıyayım. O tutanağı niye tutmuşum? “Senin yaptığın şey memlekete ihanet oldu. Adolesan gebeliği mi durdurdun yani?” dediler. Bu bakış açısıyla yaklaşıyor yönetim.
- Ben doğru mu anlıyorum: Hastane bu durumu normal karşılıyor, hiçbir şey yapmıyor. Siz tek başınıza yel değirmenlerine karşı Don Kişot’luk yapıyorsunuz!
Evet, olan bu...
- Peki bu durumda devlet, gayrimeşru doğumu teşvik etmiş olmuyor mu? “Aile, aile!” diyorlar, bu mudur aile diye yücelttikleri?
Anlamak mümkün değil. Yasada, 18 yaşın altı “çocuk” sayılıyor. Ama hastanede ve vali nezdinde öyle değil. Sağlık Bakanlığı, 81 ilin valiliğine, 18 yaş altı hamilelik vakalarını bildirmeleri gerektiğini söylüyor. Ama hastane bildirmiyor. Yaptığı suç da olmuyor.
- Sizce neden bildirmiyorlar?
Çünkü umursamıyorlar! Vahamet de bu noktada. Onların zihniyetine göre bu olağan bir durum. Ben çok iyimser bir bakışla 115 diyorum. Bir de Sosyal Hizmet birimine hiç bildirmeyen doktorlar var, gerçek sayı 115’in kat kat üstünde...