Gündem

11.03.2015 - Alman basınından özetler

Yunanistan’daki ekonomik kriz, ABD'nin Baltık ülkelerine 3 bin asker gönderme kararı, Almanya’dan göç ve ülkenin doğusunda aşırı sağcıların tehdidi üzerine görevinden istifa eden belediye başkanı öne çıkan konular.

11 Mart 2015 01:29


Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras'ın cuma günü Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile mali yardımları ele alacağı görüşme öncesinde, ülkedeki ekonomik kriz, Alman basınında farklı yönleriyle değerlendirilmeye devam ediyor. Münih’te çıkan Süddeutsche Zeitung'da şu yorum yer alıyor:

“Tavırlar neredeyse, yeni bir başlangıç olması hedeflenen 25 Ocak’taki erken genel seçimler öncesine dönüyor: Yunanistan için neyin iyi olduğu Atina'dan ziyade; Berlin veya Brüksel ya da Ege’den çok uzaktaki bazı profesörlerin odalarında daha iyi biliniyor gibi. Tehditlerin ve cepheleşmenin hakim olduğu eski atmosfere dönülmesiyle, Yunanistan’daki kriz çözümsüz kalmaya devam edecektir. Aslında bunu herkes çoktan anladı. Şimdi sadece bu tanıyı ciddiye alıp ona göre hareket etmek zorundalar, o kadar.”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım’ın ilhakı konusunda üstlendiği rolü, Rusya devlet televizyonu için hazırlanan bir belgesel filmin fragmanı aracılığıyla ilk kez itiraf etmişti. Bu açıklamanın yankıları sürerken, şimdi de ABD’den Baltık ülkelerine 3 bin asker gönderileceği yönünde bir açıklama geldi. Washington yönetimi bu adımıyla, Ukrayna krizinden sonra kendilerini Rusya’nın tehdidi altında hisseden Baltık ülkelerine destek sinyali veriyor. Märkische Allgemeine adlı gazete gelişmelere ilişkin şu yorumu yapmış:

“Ukrayna'daki duruma histeri ile tepki göstermek yerine cevap arayışına gitmeleri Almanya Başbakanı Merkel ve Dışişleri Bakanı Steinmeier’in olumlu performanslarından. Şu anda yapılması gereken, ekonomik yaptırımlar ve buna paralel olarak müzakerelerin sürdürülmesi. Washington da, son hamlesinde bu prensibe uygun hareket ediyor: Büyük komşunun giderek daha kestirilemez bir konuma geldiği bir dönemde, tehlikeleri görmezden gelmek sorumsuzluk olur. Amerika’nın NATO’daki partnerlerine tank göndermesi kışkırtma değil, aksine savunma taahhüdünün bir parçasıdır.”

Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre, 2009-2013 yılları arasında Almanya'dan göç edenlerin sayısı, ülkeye geri dönenlerin sayısından yılda ortalama 25 bin daha fazla. Yani her yıl ülkeden 25 bin Alman vatandaşı eksiliyor. Berlin’de çıkan Die Welt gazetesinin yorumu şöyle:

“Gidenlerin neredeyse hepsi yüksek kalifiye kişiler olduğu için, siyasetin ve ekonomi dünyasının bu kayba kayıtsız kalmaması gerek. Sonuçta ülkenin uzman personel açığı giderek büyüyor. Araştırmaya göre, Almanya’dan göç edenlerin yüzde 40’ının ülkedeki yaşam koşullarının kötülüğünü gerekçe göstermesi düşündürücü. Göç edenlerin en rağbet gösterdiği iki ülke, İsviçre ve ABD yüksek maaşlar ve düşük vergilerle elit kesimleri cezbediyor. Almanya, yetenekler için dünya çapında süren rekabet ortamında daha iyi bir konuma gelebilir ve gelmek zorunda. İnsanların uluslararası alanda giderek artan hareketliliğinden Almanya’nın daha da fazla yararlanabilmesi için, geri dönmesi olası kişilere yönelik köprüler kurmalıyız.”

Almanya'nın doğusundaki Tröglitz'de belediye başkanı Markus Nierth'in, beldeye 40 mültecinin yerleştirileceği planını açıklamasının ardından aşırı sağcılardan gelen tehdit üzerine görevinden istifa etmesi, geniş yankı uyandırdı. Belediye başkanının istifasının ardından belde meclisi mültecilerin Tröglitz'e yerleştirilmesini kararlaştırdı. Nierth, yetkili birimler, komşuları ve siyasi parti temsilcileri tarafından yalnız bırakıldığını açıklamıştı. Mannheimer Morgen gazetesinin yorumu şöyle:

“Ufacık Tröglitz beldesindeki aşırı sağcıların sayısı muhtemelen mültecilerden yüksektir. Benzeri bir tabloya, Almanya’nın doğu eyaletlerindeki birçok yerleşim bölgesinde rastlamak mümkün. Ancak aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin, mültecileri beldeye yerleştirme planı yapan bir belediye başkanına diz çöktürmesi her gün rastlanan bir olay değil. Belediye başkanının istifası, sözde iyi vatandaşların aşırı sağcılar ile birlikte sokağa dökülerek, protestolara demokratik görünüş kazandırmaya çalışmalarının ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Sonuçta yine varılan nokta ‘Yabancılar dışarı!'dan öteye gidemiyor. Tröglitz'e yerleştirilecek 40 mülteciyi bir “hoş geldin kültürü” beklemiyor. Nasyonal Demokrat Parti, doğu eyaletlerinde bulunan az sayıda yabancıya yönelik saldırgan tavrını sürdürecektir.”