Gündem

10.07.2015 - Alman basınından özetler

Başbakan Angela Merkel ile çok sayıda politikacının telefonlarının Amerikan İstihbarat Servisi'nce dinlendiğinin ortaya çıkmasıyla skandalın boyutu daha da büyüdü. Gazetelerde konu geniş şekilde yer almaya devam ediyor.

09 Temmuz 2015 23:39

Frankfurter Rundschau gazetesi NSA dinleme skandalının farklı bir boyutuna değiniyor.
Yorumda şu satırlara yer veriliyor:

"Şimdi Wikileaks tarafından açıklanan protokollere baktığımızda Angela Merkel gibi
başbakanların neredeyse tüm telefon görüşmelerinin zaten Amerikalılarca bilindiğini
görüyoruz. Ya da bilinmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Bu yüzden şu anda Almanya'da bir çok
kişinin konuyla ilgili takındığı umursamaz tutumu anlamak mümkün. Bu gayet rahat, teslimiyetçi
ve profesyonel bir görüntü arz ediyor. Ve elbette ajanlık faaliyetlerine tepki gösteren herkesin
saflıkla itham edilmesi ise anlaşılmaz bir durum.  'Buna nasıl şaşırabiliriz?' diye bir sloganla
hareket ediliyor. Olabilir. Ama bunun siyasi bir zararı olacaktır ve bu zarar küçümsenmemeli.
Zarar demokrasiye olacaktır. Kurumlara ve Amerika Birleşik Devletleri'ne olan güven
kaybolacaktır."

NSA skandalı Süddeutsche Zeitung'da da işleniyor. Konuya ilişkin yorumda şu görüşler
dikkat çekiyor:

"Amerikan makamları Almanya'da canlarının istediği gibi hareket edemeyeceklerini
kavramalılar. Alman - Amerikan ilişkilerinin ne denli kutsal olduğu ve güvenlik birimleri
arasındaki ilişkinin ne denli vazgeçilmez olduğunu tekrarlar durursak bunu hiç
kavramayacaklardır. Evet Almanya ve Amerika birbirlerine muhtaçlar. Evet, IŞİD terörüne ve
diğer tehditlere karşı birlik olmalılar. Ama Alman İstihbaratının Beyaz Sarayı dinlemesi
Amerikalıların hiç  de hoşlarına gitmeyecektir."

Yunanistan'da yaşanan ekonomik krizle ilgili gelişmeler de Alman gazetelerinin yorum
sayfalarında ağırlıklı olarak yer almaya devam ediyor. Die Welt gazetesi, Yunanistan krizinin
Alman Sosyal Demokrat Partisi'ndeki etkisine değinerek, genel başkan Sigmar Gabriel'in
tutumunu şu sözlerle değerlendiriyor: 

"Referandumun ardından Yunanistan'ın tehditlerine boyun eğmeyeceklerini söyleyen
Almanya'nın başbakan yardımcısıydı. Siyasi sorumluluğunun bu denli sert açıklamalarda
kullanılması bir çok gözlemci tarafından yadırgansa da Gabriel, partisine toplumun orta
kesimini de kapsayan modern bir görünüm kazardırmada kararlı. Yönetimde bulunan sosyal
demokratlar bu tür Avrupa krizlerinde fazla riske girdiler. Sorumluluğu dünya görüşlerinin
üzerinde tuttular. Cumhuriyetin  ve liberal Avrupa'nın taşıyıcı sütunlarından çok daha ötede
olduklarını gösterdiler.

Almanya'da Euro ve göçmen karşıtı söylemlerle dikkat çeken Almanya için Alternatif Partisi
zor günler geçiriyor. Dağılmak üzere olan paritinin kurucusu Bernd Lucke geçtiğimiz gün
olağanüstü genel kurulda başkanlık koltuğundan olurken, yeni bir parti kuracağının da
sinyallerini verdi. Münchner Merkur gazetesi Almanya için Alternatif Partisi'nde yaşananları
yorum sütunlarına taşımış.

"AfD dağılmanın eşiğinde bir parti. Birçok belde teşkilatları toplu olarak partiden ayrılıyor ve
daha da kötüsü, terk edenler partinin en zeki üyeleri. Yeni genel başkan Frauke Petry seçilir
seçilmez, absürt bir şekilde zorlandığını göstedi. Taraftarlarının parti kurucusu Bernd Lucke'ye
karşı öfke kusmalarına engel olmazken, mağlubiyet nedeniyle eziklik yaşayan rakibine son
söz etmesi için fırsat da vermedi. Lucke'nin konuşmak üzere uzandığı mikrofondan ses
çıkmadı. Bu durum Petry'nin parti içi demokrasiyi geliştirme vaatleriyle ve de Lucke
taraftarlarına partiye sadakat çağrılarıyla örtüşmüyor."