Gündem

Sanıklardan Şahin hakkında katliamdan 8 gün önce Antep İstihbaratı ve TEM'e yazı göderilmiş

21 Kasım 2019 11:32
10 Ekim Ankara Katliamı davasının 16 firari sanık yönünden yargılandığı dosyada, IŞİD yöneticiliğinden 18 yıl hapis cezası alan Erman Ekici “insanlığa karşı suç”tan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde hâkim karşısına çıktı. Ana davanın karara bağlanmasından 1 buçuk yıl sonra mahkeme kalemine bırakılan 9 klasör gündem oldu. Klasörlerde Nizip Savcılığı’nın katliamdan 8 gün önce dava sanıklarından Yakup Şahin’in araştırılması için Antep İstihbaratı ve TEM’ine yazı gönderdiği ortaya çıktı.

BirGün'den Burcu Cansu'nun haberine göre duruşma müştekilerin kimlik tespiti ile başladı. Kimlik tespiti esnasında "Hatice Çevik" isimi okunduğunda "tutukladınız" denildi.

TIKLAYIN - HDP’li Suruç Belediyesi Eş Başkanı Hatice Çevik tutuklandı

Duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yapan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, "Biz sürecin başından bu yana insanlığa karşı suçtan yargılama talep ediyorduk. Adalet talebimizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Sürecin takipçisi olacağız" dedi.

Kendisi olmadığını savundu

Sanık Erman Ekici, iddianame kapsamında savunmasını yaptı. Ekici, Ebu Talha kod isimli kişinin kendisi olmadığını iddia ederek şöyle bir savunma yaptı:

"İddianemede Yunus Durmaz'ın bilgisayarında çıkan doküman ve Yakup Şahin' in beyanı yer alıyor. Yunus Durmaz ile 2013 sonrasında hiç görüşmedim.

Türkiye'de terörist elebaşlarına açılmayan dava benim hakkımda açıldı. Ebu Talha hiç araştırılmadı oysa İçişleri Bakanlığı'nın arama listesinde 1,5 milyon TL ödül var. Bu kişi Talip Akkurt'tur ve Ebu Talha ismi ile aranıyor. Ebu Talha 'sensin' deniliyor."

"Tel Abyad'da görülmüşsün"

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, "Ayşenur Inci, isimli şahıs seninle ilgili beyanda bulunmuş. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilmiş. DEAŞ yöneticisi olduğunu belirtiyor. Demet Taşer de seninle ilgili beyanda bulunmuş. Tel Abyad'da gördüğünü belirtiyor" dediğinde bu isimleri tanımadığını söyledi.

Ekici, "Yunus Durmaz'ı 2013 Mart ayında evini taşıdı gitti daha da görmedim. Örgüt üyeliği hükmü Gaziantep'te kurulamadı ama siz kurdunuz. Yönetici olmam için askerimin olması gerekir.

2012 yılında tanıdığım insanın 2015 yılında eylem yapacağını nereden bilecektim. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile bilemedik derken ben avam tabakasından nasıl bilecektim" savunması yaptı.

Soruları yanıtlamadı

10 Ekim Avukat Komisyonu'ndan Eylem Sarıoğlu, sanık Ekici'ye şu soruları yöneltti:

"Tek suçunuzun sokaktan alelade tanıdığını söyledin. Ama IŞİD üyeleri ile görüldüğüne ilişkin takip tutanakların var.

Genç Ensar Derneğine gidiş sıklığın nedir? Dernekten IŞİD'e insanları mı taşıdın?

Hem Türkiye'de hem Suriye'de IŞİD yöneticileri ile yakın ilişkin olduğu biliniyor, bunların belgeleri var. Özellikle sınır geçişlerinde ve yurt içi ve yurt dışından gelenlerin karşılanmasında yer aldığın biliniyor. Ne konumla bu işleri yaptın?

30 Ekim'de gözaltına alındın. HDP'yi bombalayacak arabada parmak izin bulundu. Finansmanı sağladığına ilişkin ve canlı bombaların yer teminini sağladığın belirtiliyor. Yaptın mı?

Ayşe Ekici'ye 'Suriye ülkesine Allah için gittim' diyorsun. Allah adına yaptığınız faaliyetler nedir? Ayşenur İnci, senin bor görev için gönderildiğini söylüyor, görevin neydi?

Yunus Durmaz'a parayı sen mi veriyorsun, finansmanı sen mi sağlıyordun?"

Sanık Ekici, sorulan bütün sorulara "İddianamede böyle bir şey geçmiyor. Cevap vermeyeceğim" yanıtı verdi.

Avukat Mustafa Kemal Gündüz''ün "Deniz Büyükçelebi seni teşhis etti, Suriye'deki evimize gelir giderdi diyor. Ne diyeceksin? Ayrıca Ebu Talip'in Talip Akkurt olduğunu söylüyorsunuz. Ama Talip Akkurt için başka bir kod adı kullanıldığı tarif ediliyor. Ne diyeceksiniz?" sorulara da yanıt vermedi.

Savcı, "Örgütün 10 Ekim'de gerçekleştirdiği eylemi ne olarak niteliyorsun? Eylem öncesi, eylem sırasında ve eylem sonrasında kimin ne görev yapacağını biliyor muydun?" diye sorduğunda Ekici, "Bilmiyorum. Örgüt ile bağlantım yok" dedi.

“Ben örgüte ait bir insan değilim, bilmiyorum”

Mezopotamya Ajansı'nın aktardığına göre avukatların sorduğu soruların çoğunluğuna yanıt vermeyen Ekici’ye iddia makamı sorular yöneltti.
 
İddia makamının “Örgütün 10 Ekim’deki eylemi gerçekleştirmekteki amacı nedir?” diye sorduğu Ekici, “Ben örgüte ait bir insan değilim, bilmiyorum” yanıtını verdi.
 
Yine iddia makamının yönelttiği “10 Ekim’de örgüt içindeki işbirliğinden haberin var mı?” sorusuna ise, Ekici şu yanıtı verdi: “Yunus Durmaz ile en son 2013 yılında görüştüm. Hücre evlerinin görüntüleri çıktı. Bir tane beni gösteren görüntü çıkmadı. Göz önüne alınmadı. Durmaz’ın dijital materyallerinde tek bir yerde ben yokum. Suriye’deki kamplarından da görüntü çıktı yani hiç mi takılmadım. Ben çok mu profesyonel bir teröristim ki takılmadım.” 
Savcılığın “10 Ekim eylemi gerçekleştirmeden önce güvenlik tedbirlerinden örgütün haberi var mıydı?” sorusunu da sanık Ekici “bilgim yoktur” diye cevapladı.
 

Firari sanıklar hakkında bir gelişme yok

Ekici’nin çapraz sorgusunun ardından mahkeme başkanı tarafından dosyaya eklenen belgeler okundu. DAİŞ’li Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi’nin duruşmaya katılması yönünde Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan müzekkereye verilen yanıtta şahsın şehir dışında olmasından ötürü hazır edilemediği belirtildi.
 
Mahkeme başkanı, kırmızı bülten ile aranan firari sanıklar hakkında Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkerelere ise yanıt verilmediği bilgisini paylaştı.
 
Dava dosyasında yer alan X,Y,Z kodlu şahıslar hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat ve terörle mücadele daire başkanlıklarınca gönderilen araştırma tutanaklarında “X17” olarak kodlanan kişinin Burak Ormanoğlu olabileceği belirtildi.
 

9 klasör 1.5 yıl sonra ortaya çıktı

Dosyaya eklenen belgelere ilişkin beyanda bulunan Avukat Kemal Gündüz, Gar katliamına ilişkin mahkeme kalemine bırakılan 9 klasörlük dosya üzerinde durdu.
 
9 klasörün davada çılan karardan 1,5 yıl sonra ortaya çıktığını söyleyen Gündüz, “Dosyada kısıtlılık kararı olduğundan bu 9 klasörden haberimiz yoktu. Türkiye’nin en büyük davası karara bağlandıktan bir buçuk yıl sonra bu 9 klasör ortaya çıktı. Dosyaların birer suretini aldık, inceledik ancak çok vahim şeyler ortaya çıktı. Suç işlendiğinin tespitidir. Bu saatten sonra bununla ilgili bir şey yapılmalıdır” dedi.
 
 

Savcılık 2 Ekim'de Yakup Şahin'in araştırılmasını istemiş

Bu klasörlerden birinde dava sanıklarından Yakup Şahin hakkında Nizip Cumhuriyet Savcılığı’nın bir soruşturma yaptığı bilgisinin yer aldığını paylaşan Gündüz, şu bilgileri verdi: “Katliamdan 10 gün önce Nizip’teki Özdemir Tarım Gübre Fabrikası sahibi ihbar yapmış, ‘İki tip benden gübre almaya geldi ama şüphelendim, vermedim demiş. Bindikleri arabanın ‘27 Z’ plakalı olduğunu söylemiş. 1 Ekim 2015 tarihinde satıcının ifadesi alınmış, güvenlik kayıtları alınmış, araba tespit edilmiş. 27 plakalı aracın Yakup Şahin’in ablası Hülya Demir adına kayıtlı olduğu tespiti yapılmış ve Nizip Cumhuriyet Savcılığı civardaki tüm gübre satan yerlerin listesini de çıkarmış. Nizip Savcılığı, Yakup Şahin’in plakasını, fotoğrafını almış. Örgüt bağlantıları araştırılsın diye Antep Terörle Mücadele Şubesi’ne ve İstihbarat Daire Başkanlığı’na 2 Ekim 2015 tarihinde yazı yazmış. Ancak bir şey yapılmadığı için Yakup Şahin bu sefer Birecik’ten gidip, gübre alıyor ve Antep’e getiriliyor.
 
Katliam olduktan sonra 15 Ekim’de Yakup Şahin ifade vereceğini söylemiş. Nizip’e gidilmiş, 13.45’te uçak kalmış 3.10’u gece depo bulunmuş. Nizip Emniyet’i eliyle koymuş gibi bulmuş. 16 Ekim’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Nizip Savcılığı aracılığıyla el koymuşlar. Yakup Şahin’i tespit etiklerini bildirmişler.”
 

"Katliam önlenebilirdi"

Ortaya çıkan yeni bilgilerin gösterdiği gibi kamu görevlilerin sorumluluğunun dava başladığından bu yana görmezden gelindiğini söyleyen Av. Gündüz, “Kamusal sorumluların hiçbiri buraya sunulmadı, gizlendi, saklandı. Nizip Savcılığı, Antep Emniyeti, TEM, İstihbarat Daire Başkanı’na yazı gönderilmiş. Antep Emniyeti görevini yapsaydı, İstihbarat görevini yapsaydı bu katliam önlenebilirdi. Kamusal ihmal çok açık” dedi.
 
Antep’teki kamu kurumlarının görevlerini kötüye kullandığını söyleyen Av. Gündüz, ortaya çıkan 9 klasörün Ankara Gar katliamı soruşturmasını yürüten 3 savcıdan hangisinin dolabından çıktığının tespit edilmesi ve hakkında işlem yapılmasını talep etti.
 
Av. Gündüz, mahkemeden yine Nizip Savcılığı’nın 2 Ekim 2015 tarihli yazısı ile Antep Emniyeti, Antep İstihbarat Daire Başkanlığı ve Antep TEM’de hangi işlemlerin yapıldığının tespit edilmesini için söz konusu kurumlara yazı yazılmasını talep etti.
 
Talepleri alan mahkeme heyeti, duruşmaya öğle arası verdi.