2018 Nisan ayında, 40 bin 507 iken 2019 Nisan ayında, 73 bin 730’a yükseldi. Böylece son 1 yıl içinde karşılıksız çek sayısı yüzde 82 artmış oldu.
Yine Risk Merkezi’nin verilerine göre nisan ayı itibariyle borcu yasal takibe intikal etmiş gerçek kişi sayısı son 1 yılda yaklaşık 1 milyon kişi artarak 3 milyon 409 bine ulaştı.
Bireysel kredi borcunu ödememiş gerçek kişi sayısı:
2018 Mart ayında, 82 bin 422 iken
2019 Mart ayında, 126 bin 820’ye ulaştı.
"Onlar konkordato ilan etti, biz iflas ettik"
Karşılıksız çeke hapis cezası kaldırılsın mücadelesi veren iş insanı İbrahim Cem Özgeçen ortaya çıkan mağduriyetler hakkında konuştu. Özgeçen, yıllardır piyasanın içinde olan itibarlı KOBİ’lerin ekonomik darboğaz yüzünden hapis cezalarıyla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Özgeçen karşılıksız çekteki mağduriyeti şöyle anlattı:
“Bir konkordato ilan eden firma hem icradan hem cezalardan sorumluluğunu tamamen üzerinden atmış oluyor. Diyelim ki bir X firmasını göz önüne alalım, bu firmanın bizim içimizde 87 mağduru var. Bunlar bu firmaya alt tedarikçi tekstilciler. Firmaya ürün üretiyorlar, fakat firma konkordato ilan edince hem çeklerini hem de diğer borçlarını ödemiyor. Alacaklı olarak da siz gidip icraya başvuramıyorsunuz. Çünkü firma konkordato ilan etmiş, bu firmaların ekonomik olarak dokunulmazlığı bulunuyor. Yani bir nevi zırh kazanmış oluyor. Hatta elinizdeki çekin dahi bankada işlemini yaptıramıyorsunuz. Hal böyle olunca bu firmaya tedarikçi olan zincirdeki diğer firmalar onlarda zincirdeki diğer firmalarda hammadde vs. aldıkları için onlar da borçlarını ödemekte zorlanıyorlar. Yani zincirde baştan büyük dişli kırıldığı için küçük dişlilerin dönme imkanı asla ve asla kalmıyor. Dolayısıyla piyasa darboğaza giriyor, konkordato alan firma hiçbir cezai yaptırıma maruz kalmıyor. Ama altındaki tedarikçi firmaların tamamı ödenmeyen çekler yüzünden 5 yıl hapis cezasına çarptırılıyor.”
"Devletten de alacağımızı alamıyoruz"
“Üretici sadece konkordatolar yüzünden mağduriyet yaşamıyor. Aynı zamanda kamuda para olmadığı için devletten alacaklarını da tedarik edemiyorlar. Devlet de KOBİ’lere hakedişlerini ödemiyor ya da çok geç ödüyor. Belediyelerde durum daha vahim, özellikle 2016 darbe girişimi sonrasında o dönemde ihale almış hiçbir firmaya ödeme yapmıyorlar. Neden? Çünkü mesela o dönem FETÖ’cü olduğu için fen işleri müdürü gözaltına alınmış, arkasından gelen de ben onun ihaleye çıktığı şeye imza atmam diyor. Bunlara belediye başkanları da çanak tutuyor. Dolayısıyla piyasaya ödeme yapılmayınca yine alacaklı borçlu zinciri zarar görüyor. Kamudan ve belediyeden paralarını alamayan müteahhitle içimizde oldukça fazla.”
"Devlet de işi tamamen bedavaya getirmiş oluyor"
“Devletten parasını alamadığı için devlet hapis cezasına çarptırıyor. Öyle bir adaletsiz durum var ki ortada, siz işverensiniz bana bir iş veriyorsunuz, ben işimi doğru yapıyorum ama siz bana para vermiyorsunuz, bir de para vermediğiniz gibi bir de beni dövüyorsunuz. Ben paramı devletten ya da devlet güvencesine girmiş şirketten alamazsam borçlarımı nasıl ödeyeceğim?
Çok net söyleyim, bir firmanın batması için alacağının 90 gün gecikmesi yeterli. Çünkü 91. Gün artık bankalar nezdinde de kanuna göre yapabilecek bir şey kalmıyor. Adam borcunu tahsil edemezken bir tane çeki yazıldığı takdirde artık bir daha toparlanma şansı yok. Bir çeki yazıldığı anda kredi puanı 1700-1800’lerden bir anda 400’e düşüyor. Piyasadaki itibarınız bitiyor, yeni çek ya da kredi kullanamıyorsunuz.
Düşünsenize, bir inşaat yapıyorsunuz devlet için, milyonlarca liralık çimento araç kiralama bedeline katlanıyorsunuz, devletten para alamadığınız için inşaata devam edemiyorsunuz, işin acı tarafı buna rağmen devlet size ceza kesiyor. Yani devlet de işi tamamen bedavaya getirmiş oluyor.”
"Devlet diyor ki, siz dolandırıcı değilsiniz ama hapse gireceksiniz"
“Ceza davaları devam eden 180 bin mağdur var. 10 binin üzerinde hapiste ceza yatan var. 30 bin civarında yurt dışında ya da Türkiye’de kaçak olan var. Son zamanlarda da yurt dışına iltica talepleri başladı. Artık dönmemek üzere Türkiye’yi terk etmek isteyenler var aramızda. Dahası silsile devam ediyor, henüz durmuş değil, sayı daha da artıyor.”
“Üstelik kamuoyunda yanlış bir anlaşılma var, bizim ceza yediğimiz kanun hükmü ile çek dolandırıcılığının kanun hükmü ayrı. Biz 5941 sayılı kanundan işlem görüyoruz. Yani dolandırma kastı olan bizimle aynı hükümden yargılanmıyor. Biz 5941 sayılı kanunun mağduruyuz. Çok acıdır velev ki biz dolandırıcılıktan yargılansak 13 ay ceza alacaktık ve denetimli serbestlikle dışarı çıkacaktık. Ama 5941’den yagılananların cezası 5 yıl. Devlet bize diyor ki, siz dolandırıcı değilsiniz, kanınızın son damlasına kadar savaştınız, bunu kabul ediyoruz, ama çekiniz karşılıksız çıktı, bu yüzden hapse gireceksiniz.”