Südwestpresse Almanya çapında başlatılan ve pazar gününe kadar devam edecek olan makinist grevlerini konu aldığı yorumunda şu görüşleri savunuyor:
“Grevler sinir bozucu ama buna rağmen yasal! Ve asıl olan da bu. Grev hakkı anayasada garanti altına alınmıştır. Bu hakkı sınırlama yönündeki tüm girişimler haklı olarak protestoların artmasını doğuruyor. Makinistler sendikası GDL’in grevi de toplu iş anlaşmalarını tek bir çatı altında toplayarak, küçük sendikaları köşeye sıkıştırma çabasına verilmiş bir yanıttır. Grevler konusunda öfkelenenler Fransa ve İtalya’ya baksınlar. Orada grevler, önceden haber vermeden başlatılıyor. Yani grevler nedeniyle yolcular yolun ortasında kalıveriyor. Bununla kıyaslandığında Almanya’daki grevler masum kalıyor.”
Yunanistan'da Tsipras hükümetinin 100. günü doldu. Pforzheimer Zeitung’un yorumunda şu satırlar göze çarpıyor:
“İyi ki günleri bizimle birlikte sayan başka insanlar da var. Öyle olmasa, Alexis Tsipras’ın 100 gündür Yunanistan’ın başbakanlığını yaptığını kimse bilmeyecek. Tsipras, Varoufakis ve diğerlerinin katıldığı tiyatro oyununun sanki aylardan, hatta yıllardan beri devam ettiği izlenimi oluşuyor insanda. Zamanın yanlış algılanması, geçtiğimiz haftalarda birçok şeyin yaşanmış olmasının bir göstergesi. Bu doğru bir saptama, ancak hiçbir ilerleme kaydedilmiyor. Ama bu böyle kalamaz. Şu sıralarda Yunan hükümeti Euro Bölgesi’nde pek sempatik bulunmuyor. Tsipras hükümeti kendi ülkesinde de çoktan itibar kaybına uğradı. Şimdi geriye kalan sadece feci bir bilanço ve iyiye gidiş ümidinin olmaması.”
Alman dış istihbarat teşkilatı BND’nin, casusluk faaliyetlerinde yıllardır Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’ye yardım ettiği yönündeki skandal, Almanya’da koalisyon hükümeti içinde krize yol açmış bulunuyor. Schwäbische Zeitung’un yorumunda şu görüşler yer alıyor:
“Muhalefet açısından durum basit. Ya başbakanlıkta BND’nin faaliyetinden kimsenin haberi yoktu ki, bu bir skandaldır. Ya da bundan haberleri vardı, ancak herhangi bir girişimde bulunmadılar, ki bu da daha iyi bir sonuç değil! Muhalefetteki Yeşiller Partisi ile Sol Parti durumu böyle görüyor. Tabii Sosyal Demokrat Parti de biraz böyle görüyor ve skandaldan kendine çıkar sağlamaya çalışıyor. Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel, Merkel’ın ekonomi casusluğu konusunda hiçbir şey bilmediğini kendisine içtenlikle aktardığını belirtiyor. Böylece Gabriel’in NSA skandalını başbakanlıkla ilişkilendirmeye özen gösterdiği ortaya çıkmış oluyor. Sosyal Demokrat Parti’nin bizzat kendisi bu konuda çok fazla şeyin ortaya çıkmasından ürkmesi lazım aslında. Ne de olsa NSA faaliyetleri, şimdiki Dışişleri Bakanı, sosyal demokrat Frank-Walter Steinmeier’in başbakanlık müsteşarı olduğunu döneme kadar uzanıyor.”
Aynı konuda Nürnberger Nachrichten gazetesinin yorumuna bakıyoruz:
“(Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı) Gabriel konuyu fazla abartmamalı. Alman seçmen Amerikalıların veri toplama konusundaki sınırsız merakına öfke duyabilir ama nihayetinde seçim sonucunu belirleyen şeylerin en başında ekonomik konular ve iş yerlerinin akıbeti gelir. Ayrıca eski başbakanlık müsteşarı ve bu sıfatla bundan 10 yıl önceki Alman-Amerikan casusluk işbirliği projesinin hayata geçirilmesinde önemli rol oynamış olan Frank-Walter Steinmeier Sosyal Demokrat Parti’nin üst düzey isimlerinden biri.”