Gündem

04.04.2014 - Alman basınından özetler

Alman basınındaki yorumlarda Avrupa Merkez Bankası’nın faiz politikası ile Avrupa Birliği’nin Afrika zirvesine ilişkin yorumlar ağırlıkta.

04 Nisan 2014 01:28


Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi dünkü açıklamasında, rekor düzeyde düşük olan ana faiz haddinin yüzde 0,25 seviyesinde olmaya devam edeceğinin ve fiyatların düşmesi eğilimi yani deflasyonla mücadele için gevşek para politikasından vazgeçilmeyeceğinin sinyallerini verdi.

Westdeutsche Zeitung'un aynı konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

“Prensipte, merkez bankasının yatırımı ve tüketimi canlandırmak amacıyla faiz oranlarını düşürerek, piyasaya para sürmesi ile deflasyonla mücadele edilebilir. Fakat Alman ekonomisi açısından bakıldığında böyle bir önleme ihtiyaç yok. Düşen fiyatların büyük bir bölümü, enerji ve gıda alanını kapsıyor. Bu alanlarda, dayanıklı tüketim mallarına kıyasla tüketici zaten tüketimde çekimser davranabiliyor. Fakat daha sonra diğer malların fiyatları da düşüyor. İşsizlik oranı düşük, ücretler yüksek ve tüketim canlı olduğu sürece bir sorunumuz yok. Fakat durumlar tersine dönebilir.”

Stuttgarter Zeitung'da aynı konudaki yorumda müreffeh ülkelerin ekonomisine dikkat çekiliyor:

“Son konjonktür verileri, kriz ülkelerinde dahi ekonomik büyüme olduğunu gösteriyor. Avrupa Merkez Bankası'nın para arzının bu canlanmayı daha da hızlandırması olası. Fakat ana faiz haddini rekor seviyeye indirerek 0,25'e çeken ve orada bırakan Merkez Bankası, Almanya gibi ekonomik açıdan güçlü ülkeleri de göz önünde bulundurmak zorunda. Düşük faiz politikasının sonucu olarak hakim olan enflasyon beklentisi henüz gerçeğe dönüşmedi, bilakis, Almanya'da yıllık enflasyon oranı mart ayında yüzde 1'e geriledi. Buna rağmen, son yıllardaki gevşek faiz politikasının bazı abartılı durumlara yol açtığının emareleri kimi piyasalarda gözleniyor. Alman metropollerindeki emlak fiyatları veya borsalar buna iyi birer örnek.”

Badisches Tagesblatt gazetesinde ise Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği'nin Afrika zirvesi ele alınıyor. Zirvede kıtalar arasında ticaretin geliştirilmesi için işbirliğinin sıkılaştırılması kararı alınmıştı. Yorum şöyle:

“Menfaat yönetimi elinde bulunduruyor. Söz konusu olan ticaret, Avrupalıların dikte ettiği koşullar altında yapılmak şartıyla. Başbakan Angela Merkel, iş yapmak isteyen Avrupalılar için Afrika'nın ‘bir fırsatlar kıtası' olduğunu söyledi. Ancak Avrupa Birliği'nin o kadar uğraşını verdiği değerlerin hiç sözü geçmiyor. Ne de olsa her şey yasal, neden Avrupa yeni pazarlar aramasın ki? Fakat durum böyleyse, yüksek hedeflerin belirlendiği bir ‘zirve'den bahsetmemek gerekir. Çünkü ikiyüzlülüğün hakim olduğu bir zirve kimseye lazım değil. Lampedusa kıyılarında mülteci taşıyan teknelerin batması vakaları tekerrür edecek. Zira insan kaçakçıları Brüksel'deki zirvenin sonuç bildirgesini kaale almaz.”

Nürnberger Nachrichten gazetesinde de aynı konuda bir yorum göze çarpıyor:

“Güney'deki komşuları kibirli bir tavırla ‘hiçbir şeyleri olmayan, yardıma muhtaç' ülkeler olarak algılamak yerine, onları eşit seviyede ekonomik partnerler olarak görmenin vakti geldi. Avrupa ve Federal Hükümet, ihracat teminatları vererek, yatırımların güvence altına alınmasını sağlayabilir. Afrikalıların, Avrupa'daki meslek veya üniversite eğitimi almasının koşulları kolaylaştırılabilir, çatışmalı bölgelerde iç savaş yaşanmaması için barış gücü gönderilebilir. Böylece, Alman Ordusu'nun Afrika'daki kriz bölgelerine gönderilmesi tartışması da bu denli itibar kaybetmemiş olur.”