Üsküdar Üniversitesi’nin 6 bin 318 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Koronavirüs salgını korku ve kaygı açısından en çok Doğu Anadolu ve Ege bölgelerinde yaşayanları etkiledi. Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’deki verilere göre olumlu boyut daha fazla, Türk toplumu krize yüzde 60 oranında fırsat yönüyle bakmayı başardı” dedi.
Üsküdar Ünversitesi, Koronavirüs salgınının toplum psikolojisine yansımalarını ve Türkiye’nin Koronavirüs haritasını ortaya koyduğu ‘Türkiye Koronafobi ve Salgınla İlişkili Duygu Çalışması’ isimli araştırmasının sonuçlarını açıkladı. 17-25 Nisan tarihleri arasında internet üzerinden doldurulan formlarla yürütülen ve 81 ilden 897’si sağlık çalışanı olmak üzere toplam 6 bin 318 kişinin katılımıyla gerçekleşen araştırmanın sonuçları, online yapılan basın toplantısında açıklandı. Üsküdar Üniversitesi Epidemiyolojik Araştırmalar Çalışma Grubu tarafından gerçekleştirilen araştırmada Koronavirüs salgınının kişilerde oluşturduğu kaygı, korku, süreç yönetimi ile ilgili algı ve olgunlaşma olmak üzere dört boyutta değerlendirme yapıldı.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın, “Yaşamı etkileyecek düzeydeki korku ve kaygı düzeylerinin belirlenmesi amaçlandı” diyerek başlattığı toplantıda Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, öncelikle araştırmaya katılanların yaş aralığı, cinsiyet ve yaşadıkları bölgeler gibi bilgileri paylaştı.
Doç. Dr. Sayar, “Araştırmaya Marmara’dan 3 bin 121, Ege’den 567, Akdeniz’den 483, İç Anadolu’dan 892, Karadeniz’den 569, Doğu Anadolu’dan 240, Güneydoğu Anadolu’dan 292 olmak üzere toplam 6 bin 318 kişi katıldı. 18-79 yaşları arasında katılan erkeklerin yaş ortalaması 33.6, 19-97 yaş aralığındaki kadın katılımcıların yaş ortalaması 34.3 oldu. Katılanların 3 bin 728’i yani yüzde 59’u büyükşehir, 177’si yani yüzde 17.1’i il merkezi ve 1513’ü yani yüzde 23.9’u da ilçe ve altı yerleşim yerinde yaşıyor. Katılanların yüzde 49.1’i bekar, yüzde 48.3’ü ise evli. Yüzde 6,2 ortaokul ve altı, yüzde 18.5 lise, yüzde 49.8 önlisans ve lisans, yüzde 25.5 ise yüksek lisans ve doktora mezunu. Ayrıca katılımcıların 897’si yani yüzde 14.2’si sağlık çalışanı. Araştırmaya katılanların çalışma durumuna bakıldığında yüzde 11.9’u ofis-ev dönüşümlü, yüzde 21’i evde çalışırken, yüzde 16.5’i Covid öncesi çalışırken şimdi çalışmıyor. Yüzde 13.3 sürekli işyerinde çalışırken, yüzde 37.3 ise Covid öncesi de çalışmıyordu, şimdi de çalışmıyor”
Araştırma sonuçlarını açıklayan Üsküdar Üniversitesi Epidemiyolojik Araştırmalar Çalışma Grubu Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Hüseyin Ünübol ise Koronavirüs’ten en çok Doğu Anadolu ile Ege bölgesinde yaşayanların korktuğunu belirterek, “Araştırma sonuçlarına göre ‘Koronavirüs’ten çok korkuyorum’ diyenlerin oranı yüzde 50 ile Doğu Anadolu Bölgesi ve yüzde 49 oranı ile Ege Bölgesi oldu. Bu oranı yüzde 47 ile Akdeniz Bölgesi izlerken Marmara, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da bu oran yüzde 43 oldu. Karadeniz bölgesi ise yüzde 41 ile en az korkan bölge oldu” ifadelerini kullandı.
Dr. Ünübol konuşmasına şöyle devam etti: “Koronavirüs’ten hiç korkmadığını söyleyenlerin oranı ise Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 15, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 14, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 13, Ege ve Doğu Anadolu bölgelerinde yüzde 12, Marmara’da yüzde 11 ve Akdeniz’de yüzde 10 olarak belirlendi. ‘Koronavirüs’le ilgili haberleri izlerken gergin ve endişeli oluyorum’ diyenlerin oranı ise yüzde 56 ile Akdeniz Bölgesi olurken, Akdeniz Bölgesi’ni yüzde 55 ile Doğu Anadolu, yüzde 54 ile Ege Bölgesi takip etti. Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bu oran yüzde 50’yken, Karadeniz Bölgesi yüzde 45 ile en düşük oran oldu.
‘Koronavirüs hakkında düşünmek beni çok rahatsız ediyor’ diyenlerin oranı da yüzde 51 ile en yüksek Doğu Anadolu bölgesinde oldu. Oranın en düşük olduğu Marmara ve Karadeniz bölgelerinde ise bu oran yüzde 45 oldu. ‘Koronavirüs nedeniyle hayatımı kaybetmekten çok korkuyorum’ diyenlerin oranı ise Ege Bölgesi’nde yüzde 43 ile en yüksek olurken, Doğu Anadolu’da yüzde 40 oldu. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bu görüşte olanların oranı yüzde 39 iken, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 38, Marmara ve Karadeniz bölgelerinde ise yüzde 37 oldu. ‘Koronavirüs kapmaktan endişeli olduğum için uykum kaçıyor’ diyenlerin oranı ise yüzde 15 ile Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri oldu. Akdeniz bölgesinde yüzde 12 olan bu oran Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde yüzde 11 oldu. Karadeniz’de bu oran yüzde 10 olarak belirlendi.”
Araştırma sonuçlarına göre kadınların erkeklerden daha çok korktuğunu söyleyen Dr. Ünübol, “Kadınların korku, endişe, Covid hakkında düşününce rahatsız olma ve Covid nedeniyle hayatını kaybetmekten çok korkma oranları erkeklere göre daha yüksek. Büyükşehir ve metropollerde yaşayanların haber ve sosyal medya izlerken endişe duyma oranları yüzde 52 iken ilçe ve kasabada yaşayanlarda bu oran yüzde 47 çıktı. Katılımcıların yüzde 49.6’sı salgın sürecinin belirsizliği nedeniyle kaygı yaşıyor. Salgın nedeniyle gerçekleştirilen Ceza İnfaz Yasası’ndaki düzenleme sonuçlarını kaygı verici bulanların oranı ise yüzde 45.6 oldu. Sosyal ilişkilerden uzak kalmak yüzde 40.9, kişinin ölümü halinde aile bireylerinin geleceği ile ilgili kaygısı yüzde 35.3, yeterli sağlık hizmeti alamama endişesi yüzde 31.3, koruyucu ekipmana ulaşamama endişesi yüzde 31.1, ekonomik sorunlar yaşama kaygısı yüzde 30.8, kendi ya da çocuğunun eğitiminin aksaması yüzde 24.8, evden dilediği zaman çıkamamak yüzde 27.8, aile bireylerinin ruhsal durumları yüzde 27.6, fiziksel güvenliği sağlayamama kaygısı yüzde 26.6, toplumda silahlanma yaşanması kaygısı yüzde 23.4, etkinlik-ibadet-hobileri sürdürememek yüzde 23.1, gerekli durumda il dışına çıkamamak yüzde 22, işsiz kalma kaygısı yüzde 21.3 olarak belirlendi” dedi.
Dr. Ünübol araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının sonuçları ile ilgili ise şöyle konuştu: “Çalışmaya katılan 897 sağlık çalışanı, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetle ilgili yüzde 55 oranında kaygı taşıyor. Sürecin belirsizliğini kaygı verici bulan sağlık çalışanlarının oranı yüzde 50, İnfaz düzenlemesi değişikliğini kaygı verici bulan sağlık çalışanlarının oranı yüzde 49 oldu. Sağlık çalışanları yeterli koruyucu ekipmana ulaşamamak konusunda yüzde 44, ölümü halinde aile bireylerinin gelecekleri konusunda yüzde 43 oranında kaygı duyuyor. Araştırmada katılımcıların süreç yönetimine ilişkin algılarıyla ilgili oranlar da ortaya çıktı. Süreçle ilgili ‘kamu otoritelerinin çalışmalarını yeterli ve tatmin edici buluyorum’ diyenlerin oranı yüzde 46 oldu. Katılımcıların yüzde 58’i ‘Covid-19 ile tıbbi mücadele konusunda dünyadaki gelişmiş ülkelere göre ülkemi daha başarılı görüyorum’ değerlendirmesinde bulundu. ‘Covid-19 sürecinde sağlık çalışanlarına yönelik düşüncelerim olumlu yönde gelişti’ diyenlerin oranı yüzde 82 oldu. Salgın sürecinin olgunlaşmaya etkilerinin de ölçüldüğü araştırmada katılımcıların yüzde 74’ü ‘Elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım’, yüzde 59’u ‘Yaşamda önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti’ dedi”
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise şunları söyledi: “Araştırmanın sonuçları süreç yönetimi, geleceğe yönelik kaygılar, korkular, sağlık çalışanları, olgunlaşma ve cinsiyet farklılıkları olmak üzere altı başlıkta toplandı. Süreç yönetiminde sağlık çalışanları çok büyük oranda daha pozitif algılanıyor. Katılımcıların yarıdan fazlası tıbbi ve bilimsel süreçlerin yönetimini gelişmiş ülkelerden daha iyi buluyor. Geleceğe yönelik kaygılarda sürecin belirsizliği, ceza infaz yasası düzenlemesinin sonuçlarına dair endişe, sosyal ilişkilerden uzak kalmak, sağlık hizmetine ulaşamama kaygısı genel toplumda en yüksek kaygılar. Korkular için toplumda kadınların yüzde 49‘u, erkeklerin yüzde 35’i hayatlarını etkileyecek biçimde korkuyor. Haberler ve sosyal medya takip ederken yaşanan endişeler yüksek. Sağlık çalışanlarının korkuları daha düşük olmakla birlikte kaygıları toplum genelinden daha farklı. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının artması endişesi, koruyucu ekipman bulamama korkusu ve kendi ölümleri halinde aile bireylerinin refahları ile ilgili endişe duyuyorlar. Tüm bu korku ve kaygılara rağmen katılımcıların büyük kısmı psikolojik olgunlaşma bildirmekte. En yüksek oran, sahip olduklarının kıymetini bilme konusunda ve yüzde 74 oranında. Kadın katılımcıların korku ve kaygıları daha fazla, erkek katılımcıların ise psikolojik olgunlaşma süreçleri daha zayıf.”
Prof. Dr. Tarhan süreç için önerilerde bulunarak, “Belirsizliklerin olabildiğince azaltılması, ceza infaz düzenlemeleri konusundaki kaygının ele alınması, sağlık çalışanlarının kaygılarının değerlendirilmesi, Covid-19 kaynaklı ölümlerde yakınlara psikolojik destek verilmesi gerekiyor” dedi.