Türkiye, EURO 2020'ye puan alamadan veda etti; spor yazarları başarısız geçen turnuvayı nasıl değerlendirdi?

A Milli Takım, EURO 2020 A Grubu üçüncü maçında İsviçre’ye de kaybederek turnuvaya sıfır puanla veda etti. Spor yazarları, mağlubiyeti ve Avrupa Şampiyonası’ndaki başarısızlığı değerlendirdi. Yazıların tamamını, paragraf sonlarında ismi verilen gazeteyi satın alarak ya da kendi internet sitelerinden okuyabilirsiniz.

21 Haziran 2021 08:56

YANLIŞ HAYAL KURDUK | Bülent Timurlenk - İnsanlar seni hayal kırıklığına uğratmaz, sen yanlış insanlar üzerine hayal kuruyorsundur... Bizi EURO 2020'ye getiren; sadece 3 gol yememiz, Dünya Şampiyonu Fransa karşısında iki maçtaki oyunumuz, Avrupa'nın 5 büyük liginde forma giyen yeni jenerasyon ve kral Burak Yılmaz... Hayal kurmamız doğru olandı. Hollanda ve Norveç dahil bize futbol çıtası gösteren teknik kadro ve futbolcular yanlış insanlar olamaz. İşte tam bu yüzden yaşadığımız büyük hayal kırıklığıdır. Uluslar Ligi ve Dünya Kupası elemelerinde kalemizde 14 gol gördük. Takım savunması sallanıyordu, biz defans oyuncularını tek tek övdük. Aday kadroda yerleri rezerve olanlar yerine hak eden en az üç adamı memlekette bıraktık. (SABAH)

GÜNEŞ'E YAZAR... | Mustafa Sapmaz - Sonuçta turnuva bu. Avrupa Şampiyonası'nda gruptan çıkamayabilirsin. Ancak bu kadar kötü futbol oynamaya hakkın yok. Turnuvaya son dünya şampiyonu Fransa'nın grubundan onlara yenilmeden gelince tüm Avrupa'nın kafasını çevirip kendimize baktıracak kadar dikkat çekmiştik. Hele Dünya Kupası elemelerinde Hollanda ve Norveç maçlarını kazanınca sürpriz yapabilecekler listesine adımızı yazdırmıştık. Ancak öyle bir giriş yaptık ki podyuma havalı çıkıp, paldır küldür yuvarlanarak indik. Bu sonucun ortaya çıkmasında bana göre iki sebep var. Sezon içerisinde hiçbir oyuncunun fiziksel formunu yükseltecek çalışma yapılmaması. Bu atletik performans departmanına yazar. Diğeri de her takımın güçlü bir taktik anlayışı varken, biz oyuncuların ayağına baktık. Bu da Şenol Güneş'e yazar. Sergilenen bu futbolun 2022 Dünya Kupası elemelerini etkilememesi dileğiyle... (AKŞAM)

ÜZÜLMEDİK... UTANDIK | Şansal Büyüka - Herkes küskün... Kalem küskün... Millet küskün... Bu millet ızdırap çekmekten, hayal kırıklığı yaşamaktan, her yarışı “mutsuz son”la tamamlamaktan bıktı artık... Kalemler kötü yazmaktan usandı artık... Bu rezillik kaderimiz olamaz. Euro 2020‘ye “sürpriz takım, gizli favori” olarak giden milli takım, şampiyonanın “en kötü” takımı olarak dönüyor. Yakışıyor mu bize? Yakışıyor mu, sezon boyu Avrupa’yı sallayan bizim çocuklara? Avrupa takımlarında üst düzey performans gösteren “bizimkiler”, acaba “Türk’ün Türk’e ettiğini kimse etmez” misali bir takımda buluşunca birbirlerini mi bozuyorlar? Dünyanın gerçeği var. Futbolda atletik takımlar kazanıyor. Daha fazla koşan, daha diri, daha çabuk, daha gayretli, çok daha iyi mücadele eden takımlar... Bizde bu “daha... Daha... Daha“lardan teki bile yok... Oynadığımız her takım bize karşı en az 8-10 net gol pozisyonuna girdi. Galler‘in yıllık 330 bin euro alan stajyer hocasına bile “Türkler’e beş atardık” dedirtecek kadar rezil maçlar oynadık. Hakan Çalhanoğlu‘nu Milan‘da izliyorum. Bir maçta sol bekin önünde, kenarda oynadığını görmedim. Sol içte oynuyor. Kenarı sevmiyor zaten... Bizim milli takımda sol bekin önünde kenarda... Tabi şeklen öyle... Kenarda hiç yok... (MİLLİYET)

HAYDİ, RAPORUNU YAZ HOCAM! | Attila Gökçe - Her neyse… Bir gol atabildik sonunda. İrfan Can’ın ayağına sağlık. Böylece Avrupa Futbol Şampiyonaları tarihimizdeki ilk 1996 macerası gibi tek gol atamadan eve dönme talihsizliğinden kurtulmuş olduk… Çok temiz kalpliyiz. Duygulardan arınıp aklımıza uğramadan kalbimize sığınıyoruz. O nedenle İsviçre karşısında elde edebileceğimiz bir galibiyetin, sonra da en iyi dört üçüncüden biri olma hayalinin “motivasyonu” ile olmayacak şeyler bekliyoruz. Maçı değil hayallerimizi sergiliyoruz. Milli Takım’ın dünkü açık farklı yenilgisi, tam da bu turnuvadaki halimize yakışan bir sonuç oldu. Motivasyon yok, organizasyon yok… Uyum yok, tempo yok, direnç yok… Futbol oynamak istemeyen bir halimiz var sanki. Sıkılıyoruz. Çocuklar yılgınlıkla mücadele ediyorlar güya… İsviçre savunmadan oyun kurarak çıkıyor. En az 7- 8 kişili mücadele izliyoruz. Bizim Çocuklar rakipleriyle temas etmeden, en kabasından faul bile yapmadan bırakıyorlar rakiplerini… Hayır, onları suçlamıyorum. Sadece şaşırıyorum. Şampiyonaya katılma hakkını bileğiyle kazanan, Dünya Kupası elemelerinde bol gollü galibiyetlerle göğsümüzü kabartan, hepimizi şımartan çocuklar da bu çocuklar. O kadar iyi oynayıp bu kadar kötü sonuçlar alan bir takıma dönüşmek nasıl bir şey? Akıl alacak gibi değil. (MİLLİYET)

NEDEN SIFIR ÇEKTİK? | Güntekin Onay - Kötü hazırlık, yorgunluk ve tükenmişlik.Turnuvanın en genç takımıyız. Kadrodaki futbolcularımızın hemen hemen hepsi iyi sezon geçirdi. 3 maçı bu kadar temposuz ve kötü oynayarak geçirmemizin tek bir nedeni var: Kamp sürecinin kötü geçmesi. SÜRANTRENE OLMUŞLAR Ligi en erken bitirip en uzun kamp yapan takım biziz. Demek ki hazırlık döneminde bazı uygulamalar yanlış yapıldı. Bir oyuncu grubu fiziksel olarak bu kadar geriye gitmez. Sahada kolektif ve taktiksel olarak yetersiz olsak da direnç anlamında daha üst düzey bir mücadele olabilirdi. Futbolcuların güçsüz ve gamsızmış gibi görünmelerinin nedeni fiziksel çöküş. Turnuvanın başlamasına 1 hafta kala toplanıp 3-5 taktik ve duran top çalışması bile yapsalar, fiziksel olarak bu kadar geriye gitmezlerdi. Bireysel olarak tek bir oyuncumuzun bile üst seviyede olmamasının tek bir açıklaması olabilir: Bu takım sürantrene olmuş.

YA İSTİFA YA İKNA | Mehmet Demirkol- Dünya klası savunmacılara rağmen Uğurcan’ın neden şampiyonanın kurtarış rekorunu kırdığını ve gruplar tarihinde neredeyse gol yeme rekoru kırdığımızı da. Kimse bizim seviyemiz bu, finale çıkarız filan dediniz abarttınız demesin. Çünkü sadece bizde değil uluslararası öngörü ve tahminlerde de ‘plase’ olarak görülüyorduk. Bu yaşadığımız baştan sona bir teknik direktör felaketidir. Bu durumda da yapılacak şey bellidir. Dünya Kupası için bu riski alacaksak, Şenol hocanın herkesi ikna etmesi şart. (FANATİK)

HEZİMET | İlker Yağcıoğlu - Maalesef Euro 2020'ye veda ettik. Oynadığımız oyunla, verdiğimiz mücadeleyle turnuvanın en kötü takımıydık. Bunu söylemek ne kadar acı olsa da gerçek bu! Açıkçası hiçbirimizin beklentisi bu değildi. İtalya'ya karşı kaybetmemiz çok şaşırılacak şey değildi. Ama sonrasında Galler ve İsviçre maçlarında ortaya koyduğumuz oyun felaketti. Ne bireysel, ne de takım olarak hiçbir şey yapamadık. Dün akşam hayati önem taşıyan maçta eğer 2-0'dan sonra İsviçreli oyuncular biraz dikkatli olsa tarihi bir skorla geriye düşebilirdik. 'Türk Duvarı' olarak adlandırılan savunmamız 80'li yılların savunmaları gibiydi. En çok üzüldüğüm, 2-0 mağlupken ikinci devre başlangıcında oyuncuların skoru kabullenmiş gibiydi. (TAKVİM)

SAVUNMA FELAKETİ | Ali Gültiken - Avrupa Şampiyonası'nda 3 maç sonunda karşılaştığımız durumu anlatmak gerçekten çok zor. Kendi kendime 'Bu kadar kötü bir takım mıyız?' diye soruyorum, cevabım hayır. 'Bu kadar yeteneksiz miyiz?' diye soruyorum, yanıtım yine hayır. 'Bu kadar vasat ve kalitesiz bir takım mıyız?' diye soruyorum, cevabım buna da hayır. Fakat 3 maç sonunda tabloya baktığımızda her şey çok negatif görünüyor. İlk katıldığımız 1996 Avrupa Şampiyonası'ndan gol atamadan dönen Milli Takım'dan daha kötü istatistiğe sahibiz. Fakat bugünkü takım ve oyuncu grubu o dönemden çok daha olgun, tecrübeli ve güveni oluşmuş bir ekip. Fakat sahadaki icraatlara baktığımızda işin bu tarafı da tam bir felaket. (SABAH)

Türkiye, EURO 2020'ye puan alamadan veda etti; spor yazarları başarısız geçen turnuvayı nasıl değerlendirdi?