Spor yazarları, Twente-Beşiktaş maçını yorumladı: Hem yazık oldu hem de ayıp oldu!

Spor yazarları, Twente'ye 1-0 kaybederek Avrupa Ligi'ne veda eden Beşiktaş'ın performansını değerlendirdi.

31 Ocak 2025 08:36

Spor yazarları, Twente-Beşiktaş maçını yorumladı: Hem yazık oldu hem de ayıp oldu!

Asena Özkan: Ev sahibi Twente’nin yıldız oyuncusu yok ama mücadele eden genç bir kadrosu var. 24 yaşındaki İsviçre doğumlu Tunuslu sol kanat oyuncusu Sayfallah Ltaief’in adını daha önce duyan oldu mu? Gösterişten uzak futboluyla kusursuza yakın oynadı, ayağına aldığı her topta Beşiktaş için potansiyel tehlike yarattı… Keyfi olarak kadro dışı bırakılıp gönderilen Valentine Rosier ile Rachid Ghezzal geldi aklıma. Hiç kimse Beşiktaş’a bundan daha büyük kötülük yapamazdı! Bu sonucun ardından ne başkan Serdal Adalı eleştirilir ne de teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer’e dil uzatılır. Aklıselim Beşiktaşlılar sonucun bu olacağını gayet iyi biliyorlardı, bir yandan da ‘belki’ umudu taşıyorlardı. Umut fakirin ekmeği ye, ye bitmiyor… (T24)

Uğur Meleke: Tüm maçlar çarşamba günüydü. Ve genelde sadece ilk turda üç Türk takımını bir arada mücadele ederken izleyebilirdik. Zira o yıllarda asla 3 temsilcimiz birden geçemezdi ilk turu. Yine de o ilk turda, 3 temsilcimizin peş peşe sahaya çıkışı, her birinin turu geçme umudu, milletçe televizyon başına kilitlerdi hepimizi. Bütün bir çarşamba günü nefesimizi tutmuş şekilde seyrederdik maçları. Günün sonunda genelde ulusça üzülürdük ama olsun, bir sonraki yıl yine umutlanmazdan vazgeçmezdik. Şerefli mağlubiyetler dönemiydi zira o yıllar Türk futbolunda. (Hürriyet)

Ali Gültiken: Beşiktaş'ın aslında bu sezon başından beri yaşadığı sürekli bir değişim var. Bir hafta iyi, iki hafta farklı performanslar ortaya koyabiliyor. Bu istikrarsızlık maalesef takımın içerisine yer etmiş durumda. Twente karşısında da bu belirsizlik devam etti. Beşiktaş taraftarı, her maçta takımın performansı nasıl olacağı konusunda öngörüsünü de kaybetti. Takım, güzel şeyler hayal ettirdiği bir anın arkasından farklı bir hayal kırıklığı ile karşılaştırabiliyor. Bu kadar sıkıntılı geçen bir sezonun içerisinde aslında bir iki tur daha buralarda kalabilecek bir skor Beşiktaş'ı çok mutlu ederdi, kendi adına tutunabilecek yeni bir hedef oluşturabilirdi. Bu futbolcuları da yeniden tamir edebilecek bir şeydi ama bu da artık elden itti. Siyah-beyazlıların önünde kalan hedeflere motive olmaktan başka bir alternatifi kalmadı. (Sabah)

Günteki Onay: Siyah-beyazlılar direkt oyunu fazla abartıyor ve topu kaptığı an rakip savunmanın arkasına geçip pozisyona girmeye çalışıyor. Bu plan, düşünüldüğü kadar kolay değil. Bu anlayışla hem çok top kaybı yapıyorsun hem de topu tekrar kazanabilmek için mücadele ediyorsun. İkinci yarı Twente golü bulana kadar daha üstün oynadı. Beşiktaş mücadele etse de gol için hiçbir pozisyon yaratamadı. 1-0’dan sonra da beraberlik için tek bir şans için heyecan duymadık. Ne yazık ki dün gece Beşiktaş açısından sahada mücadele etmek isteyen ama asla organize olamayıp rakip yarı sahaya geçip de etkili olamayan bir Beşiktaş vardı. Kazanmayı ve puanı hak etmedik. Futbol adına ortaya somut bir şey koyamadık.

Attila Gökçe: Savunmasında ve orta alanında kazandığı topları kısa paslarla kullanmak isteyen Beşiktaş, Twente’nin genç ve dinamik oyuncularının hamle üstünlüğüne takıldı. O hımbıl ve yorgun paslaşma komedisinin içinde yoldan geçen biri de olsa topu kapıp Rots gibi golü atabilirdi. Ole; Joao Mario, Onur ve Mustafa’yı oyuna sürdü ama nafile… Kimse kusura bakmasın. Beşiktaş’ın Hollanda’ya gelirken kimliğini İstanbul’da bıraktığına tanık olduk. Bu kadar çok top kaybeden, topu bir türlü kullanamayan, üç pası üst üste gerçekleştiremeyen takım için başka ne diyebilirim. Hem yazık oldu… Hem de ayıp oldu! (Milliyet)

Cem Dizdar: Bir şeyler yapılmalıydı Ola Gunnar Solskjaer ikinci devre de... Peş peşe değişiklikler geldi ancak Immobile, Rafa Silva, Ernest Muçi yerine giren Semih, Salih, Joao Mario şimdiye kadar maçlara belirgin bir etki koyamamışlardı ki bu maça koysunlardı! Yani beklenti birilerinin bir şey yapmasıydı ama kimse hiçbir şey yapamıyordu. Kaç sezondur sık sık idari ve teknik hattını değiştiren, tutarlı politikalar tasarlayıp onları hayata geçiremeyen Beşiktaş’tan bundan daha fazlasını beklemek hayalcilik olurdu. Yani o gösterişli Athletic Bilbao maçı özel bir örnek olarak tarihin sayfalarında yerini almış oldu. (Fanatik)