Spor yazarları, Türkiye-Galler maçını yorumladı: Kerem'in penaltıyı atması hataydı
Cem Dizdar: Bir iki kırık dökük pozisyon ve gereksiz şut denemelerinin ötesine geçilemedi. Dengeli ve seri set oyunlarının icra edildiği 80 civarındaki kısa erimli girişimler de saman alevi gibi yanıp, söndü. Nihayet 88’de ceza sahası içine paslarla inince gelen penaltıyı Kerem Aktürkoğlu avuta gönderdi. Neticede bizimkiler hala bu grubun en iyisi ve büyük ihtimalle birinci olarak A Kategorisine yükselecek. Böyle kazanma ihtimali yüksek maçlar oynanacak ve kazanılamayacak ama aslolan bunlardan hem bireysel hem organizasyon düzeyinde öğrenilecek. Örneğin Arda Güler... Eksikleri neler, nerelere çalışması gerek ve tuttuğumuz takımdaki benzerlerini tamamlaması gerekenler neler? Evet bu grupta iyiyiz ama işte bunlar üzerine enine boyuna düşünmeliyiz... Ve son sorular; milli takım bu kadar saha değiştirmeli mi? Ülke içinde bu kadar deplasmana çıkan bir takımın rakip takımlardan farkı kalır mı? (Fanatik)
Faik Çetiner: Son 25 dakikada Barış Alper yerini Enes Ünal’a bıraktı. Ancak kale önü cömertliğimiz devam etti. Kazanamıyorsan kaybetme mantığındaki rakibin hedefi ise en azından şansını son maça kadar devam ettirmekti. Maç bitmeye yakın takımın en iyilerinden Yunus Akgün bu defa bir penaltı kazandırdı. Top ağlara gitse, A Ligi’ne çıkacaktık. Kerem Aktürkoğlu topu ve kaleciyi ayrı köşelere göndermesine rağmen direk bizi engelledi. Şimdi iş son maça kaldı. Bu Milli Takım Karadağ’ı yener ve hak ettiği lige çıkar. Sadece biraz rötar yaptık hepsi bu. (Fanatik)
Engin Kehale: Bu yapı, belki rakip ceza sahasında bitiricilik getirmiyor ancak enerjik ve hızlı bir milli takım izlettiriyor. Yerimizin B Ligi değil, A Ligi olduğunu hissettiriyor. Dün ilk 45 dakikayı keyifle, heyecanla ve takımımızla gurur duyarak izledik. Bellamy’nin ikinci yarıdaki Daniel James hamlesi, Galler’in kontra tehdidini artırsa da Montella, İsmail hamlesiyle buna karşılık vererek top kaybı anlarında kırılgan olmamızı engelledi. Oyun ritmi biraz düştüğünde Enes ile bu sefer kutu içerisinde daha etkili olmayı hedefledik. Galibiyete ihtiyacı olan takım Galler’di ama kazanmaya oynayan takım bizdik. Maç boyu aradığımız gole Kerem penaltısıyla ramak kalmıştı ki direk izin vermedi. Artık sırada Karadağ’da bu işi bitirip ait olduğumuz lige yükselme var. (Hürriyet)
Uğur Meleke: Uluslar Ligi’nde grubumuzu lider tamamlamak sadece A kategorisine terfi açısından değil, 2026 Dünya Kupası yolu için de kritik. 2026’da ilk kez bir Dünya Kupası 48 takımla oynanacak, Avrupa kıtasının da kontenjanı 16’ya çıktı. Bu da bizim gibi ikinci halka ülkelerin Dünya Kupası bileti iştahını artırdı haliyle. Dünya Kupası eleme maçları Mart 2025’te başlayacak. Mücadele, dörtlü ya da beşli 12 grupta yaşanacak. Grup liderleri doğrudan Amerika bileti alacaklar, 12 grup ikincisiyle birlikte Uluslar Ligi’nden 4 takım da play-off oynayacaklar. Eğer Dünya Kupası elemelerinde olur da grubumuzda ilk ikiye giremezsek, Uluslar Ligi yoluyla çok büyük ihtimalle play-off bileti alacağımızı düşünüyorum. Salı akşamı Karadağ’da kazanırsak, Uluslar Ligi büyük tablosunu (A Ligi’ndeki 16 takımın ardından) 17’nci veya 18’inci tamamlayacağız. Uluslar Ligi büyük tablosunda yukarıdan başlayarak (Dünya Kupası gruplarında ilk ikiye giremeyen) 4 takım, play-off biletini hak etmiş olacaklar. (Hürriyet)
Levent Tüzemen: Kerem'in penaltıyı atması hataydı. Galatasaray'da oynarken Kerem penaltıcı değildi. Yine de Kerem'in Milli Takım'a yaptığı katkıyı ve attığı golleri unutmayalım. Bu kritik penaltıda topun başına sert ve isabetli şutlar atabilen, sakin bir kimliğe sahip Orkun'un geçmesi daha doğru olurdu. En kötü ihtimalle Yunus penaltıda topun başına geçebilirdi. Çünkü Milli Takım'ın maç boyunca en etkili oynayan oyuncusu Yunus oldu. Arda yoruluncaya kadar Yunus ile isabetli paslaşmalar üretti. (Sabah)
Gürcan Bilgiç: Montella maçın analizinde, bundan öncekilerde olduğu gibi rakibin direncine göre modelleme yapmak yerine, takım ezberinde diretti yine. "Yine" derken, santrforsuz oyunun altını çizelim. Barış Alper'i oynatıyor ısrarla. Barış iyi bir "kafacı" değil, sırtı kaleye dönük de oynayamıyor. Maç içinde de sürekli kanatlara kaçtı zaten. Merkezde rakibi oyalayacak, duvar olacak, yüksek toplarda ortalığı karıştıracak oyuncumuz olmadığında, bu maçın benzerlerini arşivde bulabilirsiniz. Semih, Enes ve Bertuğ… Onlardan biri olmalıydı. (Sabah)