ERMAN TOROĞLU: Fenerbahçe tehlikeli ve zor bir zamanda dişine göre iyi bir rakip buldu karşısında... Bu şansıydı ve şansını da iyi kullandı. Her şeyden önce çok güzel goller attılar; tesadüf olmayan... Fenerbahçe Teknik Direktörü, elindeki bu Szalai'yi görünce utanmış mıdır; bilmiyorum! Bir de ikinci utanacağı adam var; Perkas... Onu tamamen kaybetti. Pereira bir türlü takım iskeletini oturtamadı. Bir takımı kurarsın ve o takımda olmazsa olmazlar vardır. Saçma sapan; 'dörtlü hücummuş, üçlü defansmış' diye şeyler olmaz. Elindeki malzeme neyse ondan yemek yaparsın. Fenerbahçe'nin elinde iyi yemek yapacak malzeme var ama aşçı iyi değil. Tahmin ediyorum; Pereira'ya gerekli uyarılar yapılmış. Yedek kulübesindeki oturmasından da belli oluyor. Kulübede oturmasından belli. Skor 4-0 olmasına rağmen kulağının çekildiği vücut dilinden belli oluyordu. Kimler çektiyse doğru çekmişler. (Fotomaç)
UĞUR MELEKE: Pereira doğrularına inanan değil, kelimenin tam anlamıyla tapan bir teknik adam. Bence zaten üç buçuk maçlık dörtlü savunma uygulamasını gönüllü yapmamıştı. Fenerbahçe daha derli topluydu, daha az pozisyon verdi, Pereira’nın daha mutlu olduğu bir oyundur dünkü. İngilizler’in bir oyun tarifi vardır, “too nice” diye. Dün Rize’nin oyunu tam da öyleydi. Lüzumundan fazla iyi. Fazla teknik. Az zorlayan, yakın oynamayan bir stil. Bu da Fenerbahçe’nin maç genelinde neredeyse hiç zorlanmadan vitesi elinde tutmasını sağladı. Fiziksel olarak iki takım arasında bu denli fark oluşunca, sezonun en iyi Fenerbahçe’sini izledik Kadıköy’de. (Hürriyet)
GÜNTEKİN ONAY: Yine 3’lü savunma kurgusuyla oyuna başlayan Fenerbahçe’de oyun disiplini ve kazanma arzusu üst seviyede idi. İkili mücadelelerde de konuk Rizespor’a oranla çok daha güçlü görünen sarı lacivertli ekipte, oyunda kaldığı bölümlerde Diego Rossi hareketli futboluyla rakibin savunma dengesini bozan isimdi. Ancak Uruguaylı futbolcu bitirici vuruşlarda becerikli değildi. Dün Fenerbahçe, sezon başından bu yana ilk kez taraftarına rahat bir maç izletti ve ilk kez böylesine farklı kazandı. Üst üste kaybedilen maçlara rağmen bu iştah ve oyun disiplini sarı lacivertliler açısından sevindirici. (Hürriyet)
ERCAN GÜVEN: Kaybederse ipin ucunda olduğunu sokaktaki çocukların bile bildiği Pereira, kaybedecek bir şeyi kalmayanların cesaretiyle “hiç olmazsa sandalyemi kendim teklemelerim” demiş olmalı ki, Fenerbahçe Başkanı’nın “niyet mektubunu” bile yırtıp attı, yine dizdi üç stoperi savunmaya… Pereira’nın elini değil boynunu taşın altına koyması bir yana, Szalai olmasa kim kurtaracaktı ilk yarıda iki Rizespor golünü, kim verecekti iki golün asistini ve kim destekleyecekti Portekizli kamikazenin hayata dönmesini? Serdar Dursun’un uzaktan, katkısız ve katıksız ikinci golü Fenerbahçe’yi 3-0 galibiyete yükselttiğinde Pereira da dahil tüm Fenerbahçeliler, Berisha’ya verilen dakikaları sorgulamaya başlamış olmalı. Szalai’nin ikinci asistiyle attığı üçüncü golde ise artık herkes bir karara varmıştır herhalde! Ezeli rakipler “dururken” Trabzonspor’la arasında alan boşalırken dört farklı galibiyet, puan cetvelinde zıplama yapmak güzel tabi. Peki, her şey yoluna girdi mi Fenerbahçe’de?.. Hayır… Fenerbahçe başkanına rağmen üçlü savunmada inat eden Pereira’nın “mazur görülmesi” ve ilerleyen süreçte “reddedilemez” hale gelmesi için daha fırınlarca ekmek gerekmez ama çuvallar dolusu gole ve galibiyete ihtiyacı var. (Milliyet)
ATİLLA GÖKÇE | “Serdar vursun, Vitor Dursun” başlıklı yazısında şunları kaydetti: Fenerbahçe, Üç Büyükler’in en üstteki temilcisi. Bu anlamda bir statü sahibi olmakla övünebilir mi taraftarları? Hayır… Çünkü onlar, alıştıkları yere, daha da yukarıya, en tepeye bakıyorlar. Sahaya çıkarken 24 puana sahipler. Trabzonspor’un 15 puan gerisinde duruyorlar. Bunlar maç öncesi notlarımız… Maç sonunda Fenerbahçe, havayı da, ortamı da değiştiriyor. Kasvetli, karanlık ve umutsuz tablo, her şeye rağmen coşkulu bir aydınlığa dönüşüyor. İkinci yarıda atılan usta işi goller ve yeni golcü Serdar’ın üçlemesiyle hasret gideriyor. Fenerbahçe’nin çok sorunu, tek çaresi var. Kim oynarsa, nasıl bir savunma oynarsa oynasın, goller atmak ve kazanmak zorundalar. Fazla bekletmiyorlar. İbretlik tablolar var. Şu üçlü-dörtlü savunma tartışmaları sırasında inat uğruna kenarda bekletilen Attila Szalai’nin günahı neydi. Takımın en istikrarlı oyuncusuydu o. Tebrikler Vitor Pereira… Artık daha rahat uyursun. Bu takım seni de taşır ve koşmaya devam eder. Geçmiş olsun! (Milliyet)
REHA KAPSAL: Pereira, 'Bari gideceksem sistemimdeki dizilişimle, inandığım doğrular hedefinde, başarısız olursam inandıklarımı yapamadım derim, başkasının düşüncelerini, dediklerini yapmak yerine eğer alınacak kötü sonuç ve sonuçlarla bir sorumlu aranacaksa bunu da başkalarını memnun edip, farklı formasyonlarla oynamak yerine inandığım doğruların peşinde koşmam daha doğrusuydu' diye üçlü savunma hattıyla başladı. Fenerbahçe, özellikle ikinci yarıda oynadığı yüksek enerjili oyunla, oyunu domine etti. İleriye de daha ümitle, moralli ve özgüvenli bir şekilde önüne bakması için Rizespor karşısında alınacak 3 puan çok önemliydi. Yalnız 3 puanı almadığı gibi zaman zaman saha içinde kombinasyon eksikleri de olsa, oynadığı oyunla da ikinci devredeki Serdar Dursun değişikliğinden sonraki oyunla beraber o yakaladığı momentumla, hem oyunu kazandı hem de maçı kazandı. Bu ikisini son haftalarda kazandığı maç sayısı, çok çok da azdı. Bu performansın sürdürülebilirliği ve kalıcı olması için oyunun daha da üzerine koyulup gelişimin de daha fazla olması gerekir. (Fotomaç)
GÜRCAN BİLGİÇ: Her maç ayrı bir serüvenin peşinde Fenerbahçe... Sistem değişiyor, 11 farklılaşıyor, görevler devrediliyor. Bu karmaşa içinde kuşu taşa çarptırmaya çalışan bir futbolcu grubu var. Sezon başındaki kaosun tamircisi Valencia ve Gustavo idi. Sonrasında İrfan Can ile Mesut katıldı takıma. Beşli defans, iki ön libero ile Rize takımının ofansif nefesini kesmişlerdi zaten. Riski rakibe bırakıp, geçiş oyunu; yani Pereira'nın tek hücum planını uygulamaya başladılar. Üçe, üç yakaladıkları pozisyonlarda bile acemice davranıyorlardı. Trabzonspor zirve yalnızlığında, Fenerbahçe'nin "Buradayım" mesajı vermesi, kalan haftaların heyecanı için iyi bir ipucu. Kazanmak güveni getirir, takımın iddiasını sıcak tutar. "Yeniden" demek adına bir seri yakalamaları gerekiyor. İrfan ve Valencia'nın tekrar takıma katılmaları, sahadaki kaliteyi tetikler. Bu oyunculara ihtiyacı var Fenerbahçe'nin, çünkü sistem önemli görmeyen bir teknik adama sahipler. Koşan-mücadele eden bu futbolcu grubu için, kaliteli tamirciler gerekiyor. Sezonun olmazsa; olmazı bu... (Sabah)
İLKER YAĞCIOĞLU: Pereira son iki haftada zoraki oynattığı 4'lü savunmadan vazgeçerek yine 3'lü savunma ile maça başladı. Oyunun başındaki Fenerbahçe baskısı hemen pozisyonlar yakalamasını ve golü erken bulmasını sağladı. Özellikle Mesut'un hareketli oyunu ve ona Rossi'nin eşlik etmesi Fenerbahçe'nin pozisyon zenginliğinin başlıca sebepleriydi. Berisha belki de gol attı ama çok fazla da pozisyonu harcadı.Açıkçası gözler o bölgede Valencia'yı arıyor. Fenerbahçe adına Rizespor karşılaşması kanatların en çok çalıştığı maç oldu. Gollerin 3 tanesi çizgiden geldi. Fenerbahçe kazanarak hiç değilse Trabzonspor ile aradaki farkın açılmasını engelledi. Sarı-Lacivertliler 4-5 maçlık bir seri yakalaması durumunda yarışa yeniden dönebilir ama daha da önemlisi bu oyunu istikrarlı bir şekilde devam ettirebilmesi. (Takvim)
OKTAY DERELİOĞLU: Fenerabahçe adına Çaykur Rize maçından çıkacak sonuç büyük oranda sezonun geri kalan kısmı için takımın hedefini de belirleyecekti. Beşiktaş ve Galatasaray'ın puan kaybettiği haftada Rize'yi mağlup eden Sarı-Lacivertliler, derin bir nefes aldı. Lider Trabzon ile 12 puanlık farkın açılmasını önleyerek zirve için umutlarını diri tuttu. Fenerbahçe hala Trabzon'un ciddi manada gerisinde olsa da 3 puanlı sistemde her şey mümkün. Sarı-Lacivertliler Rize galibiyeti ile zirve yarışına yeniden tutundu. (Takvim)
AHMET ÇAKAR: Fenerbahçe, Rizespor'a patladı. Hem iyi oynadılar hem de Serdar Dursun hat-trick yaptı. Mamafih baktığımızda; Rizespor, ligin zayıf ekiplerinden biri. Ama aynı Fenerbahçe, daha önceki maçlarda nice zayıf rakiplerine karşı kötü oynayıp puan kaybetti. Belki bu üç gol Serdar Dursun'un, F.Bahçe'de 1. santrfor olacağını kabullendirir. Her ne kadar Valencia geliyor ama Serdar Dursun, her daim F.Bahçe'de durmalı. Pereira'yı anlayamıyoruz. Tekrar üçlü savunmaya geçti, tekrar Szalai'yi takıma koydu, ki Szalai rakip ceza çizgisi önünde Serdar Dursun'a asisti yapan adamdı. Hangisi doğru? Üçlü savunma mı dörtlü mü? Szalai ile mi onsuz mu? Bunlar bile Pereira'nın iyi bir hoca olmadığını gösteriyor. (Sabah)
ÖMER ÜRÜNDÜL: Çok önemli Galatasaray galibiyetinden sonra Kadıköy'de ilk maç olduğundan, dün gece ciddi bir taraftar desteği F.Bahçe'nin arkasındaydı. 90 dakika hızlı, tempolu ve etkili bir futbol sergilediler. Rizespor'un da F.Bahçe'nin zaaflarını göz önüne alan bir taktik uygulayamayışı, daha maç başından riskli oyunu tercih etmesi de ev sahibine önemli avantaj oldu. Berisha, Serdar Dursun değişikliğinden sonra Serdar'dan 3 güzel gol geldi. Herhalde kulübede otururken rakibinin durumunu görünce; 'Bir an evvel şu maça gireyim' diye çok istedi. Sonuçta takıma moral getiren 3 puan, güzel bir oyunla alınmış oldu. Bu arada Pereira da Beşiktaş derbisine kadar rahat bir nefes almıştır. Crespo bana göre faydalı bir orta saha oyuncusu. Daha çok görev alırsa daha da katkısı artar. (Sabah)
ENGİN VEREL: Fenerbahçe'nin bu maçtaki en büyük taktiksel yeniliği ise oturdukları yedek kulübesinin yerini değiştirmekti! Demek ki en büyük hatayı fark etmişler! Yedek kulübesi hamlesi sonrası daha derli toplu bir takım izledik! Tabii Aminu 5. dakikada golü atsa ne olurdu bilemiyorum! kinci yarıdaki oyuncu değişiklikleriyle birlikte farklı galibiyet geldi. Buradan da maça çıkan 11'in yanlışlığını anlayabiliriz. Berisha gol attı ama teknik olarak son derece kötü bir vuruş yaptı. Mesafe o kadar yakındı ki, gol olmaması imkansızdı. Elinde Serdar varken 11'e Berisha'yı yazmak, büyük bir "Öngörüsüzlük!". Dün savunmacı olmasına rağmen iki asist yapan Szalai'yi de unutmamak lazım. Yine de en büyük payı "Yedek kulübesi"ne vermek lazım. Demek ki bugüne kadarki bütün kayıpların sorumlusu, diğer taraftaki kulübeymiş! (Akşam)
METİN TEKİN: Bugün çok sevinen bir Fenerbahçe vardı. Liderin 12 puan gerisinde ama, Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın önünde, ikinci sırada. Fenerbahçe buna seviniyor. Lig ikinciliği artık yarışta önemli bir hedef haline gelmeye başladı. Fenerbahçe, lidere 12 puan yaklaştığından daha çok Galatasaray ve Beşiktaş'a puan farkı yaptığı için seviniyor. Galatasaray da, Beşiktaş da kolay kazanamayan takımlar olmaya başladı. Fenerbahçe, bu oyunu haftaya Gaziantep'e taşıyabilecek m? Bunun cevabını Fenerbahçe verecek. Bir maç hiçbir şeydir. Eğer Fenerbahçe bu oyunu 3-4 maça taşıyabilirse o zaman farklı şeyler konuşmaya başlarız. Bir hafta, bir maç hiçbir şey değildir futbolda. Liderden 12 puan geride Fenerbahçe. Galatasaray ve Beşiktaş daha farklı geride. O yüzden olumlu şeyler söyleyebiliyoruz Fenerbahçe için.
RIDVAN DİLMEN: Fenerbahçe, büyük takım gibi oynadı. Böyle galibiyetlerle şampiyonluk potasına girebilirsiniz. Puan farkı çok ama. Fenerbahçe, ligin en çok gol atan ikinci takımı. Galatasaray ve Beşiktaş'ın da puan olarak önünde yer alıyor. Trabzonspor'un çok ama çok avantajı var ama Fenerbahçe, Göztepe karşısında 2 puan daha alsaydı 'acaba, Trabzon'la da içeride oynayacağız' olurdu... Ben Fenerbahçe'deki yapılanmanın lige ambargo koyabileceğini düşünüyorum. 2-3 yıl boyunca. Fenerbahçe, puan olarak kadro kalitesinin altında. İyi bir kadrosu var Fenerbahçe'nin. Ben Fenerbahçe'de ilk kez Mesut'la maçı mutlu bitirdiğini gördüm. Hocanın da kenarda mutlu olduğunu gördüm. Fenerbahçe'nin geleceği hakkında konuşmak istiyorum. Bu sene şampiyon olur olmaz bilemem. Pereira'nın düzeninden gidiyorum, Fenerbahçe'nin kadrosuna bakıyorum, Appiah, Aurelio'lardan sonra Fenerbahçe'de gördüğüm en iyi kadro. Lige ambargo koyabilecek bir kadro. Bu takımın ligi 2-3 sene forse edeceğini düşünüyorum, doğru transferlerle birlikte.
TÜMER METİN: Fenerbahçe için kolay bir galibiyet oldu. Rizespor ise ligin bu haftasına kadar izlediğim en kötü takımlardan biri. Fenerbahçe bu akşam mücadele ederek mi kazandı? Sezon başından bu yana Pereira'nın söylediği mücadele gücü ile mi kazandı Fenerbahçe, bence değil. Fenerbahçe'nin kazanmasının nedeni kalitesinin Rizespor'dan fersah fersah daha iyi olması. Mesut Özil'in sinirleri alınmış gibi. Emre Belözoğlu sahada sinirlenirdi, ben de sinirlenirdim. Mesut'un da maç içerisinde sinirlendiğini anlayabiliyorum ama tepki vermiyor. Neden anlatıyorum bunu, bu akşam çok iyi oynadı. Rakip oyundan düşmüşken Muhammed ve Arda oyuna girdi. Bunlar doğru değişiklikler, oyun da rahatlamış. Peki Pelkas? Pelkas'ı da atmaz mısın sahaya? Ne oldu Pelkas'a by-pass falan mı oldu, kulübede oturuyor. Bu kadar formsuz mu, kırgın mı? Fenerbahçe'nin bu galibiyeti kimseyi yanıltmasın. Bu haftaya kadar izlediğim takımlar arasında en kötü görüntü Rizespor'da. Pereira, Rizespor maçında yaptıklarımla gider Gaziantep'i de yenerim diyorsa büyük yanılgı içerisinde. Fenerbahçe yine kazanbilir ama bu kadar rahat kazanamaz.
VOLKAN DEMİREL: Fenerbahçelilerin keyif aldığı bir akşam oldu. 4 tane hazırlanış anlamında, doğru yerlerde buluşma adına, gollerin bitiriciliği anlamında çok güzel 4 tane gol izledik. Fenerbahçe'nin 3-4 tane daha pozisyonu vardı. Gol ortalaması 3 ile oynadı Fenerbahçe. Bence bu da çok yüksek bir rakam. Fenerbahçe'nin aslında kendi evinde hep böyle oynaması, böyle skorlar alması gerekiyor. Günümüz futbolunda bu biraz daha zorlaştı. Her takımın bir sistemi, taktiği var sonuçta. Fenerbahçe, güzel bir maç kazandı. Kazanması gereken bir maçı kazandı.Maç başlamadan önce 15 puan vardı, 12 puana düştü. 3 puanlı sistemde de 12 puan çok fazla bir puan farkı gibi gözükebilir ama 4 maça bakar. Rakibiniz her maçı kazanacak mı, rakibinizin son dönemdeki performansı da ortada. Bir sürü gerekçe sunabilirsiniz ama Fenerbahçe, ben de varım, beni de hissedin, ben de arkadan geliyorum diye hissettirdi bugün.
ÖNDER ÖZEN: Fenerbahçe, ilk golü 13. dakikada attı ardından 57 dakika sonra gol buldu. Uzatmalarla bir saat falan bir süre. Bence bu bir saat boşa oynanmış bir süre. Fenerbahçe, bu bir saati daha etkili kullanabilirdi. Bu kadar kırılgan, bu kadar çaresiz bir takımı bulmuşkan Fenerbahçe, 2-0'ı daha erken bulsa tarihi bir farka da götürebilirdi. Çünkü rakip yoktu. Hiçbir direniş, hiçbir karşı koyma, bireysel, takım olarak hiçbir tepki yoktu Rizespor'da. Büyük kulüplerin tarihlerinde kaybedişler açık bir kaybediş olarak hatırlanır ve pek hoş karşılanmaz. Ama şampiyonluğu kaybetmek için önce yarışa girmek lazım. Eğer Fenerbahçe 3 maç daha kazanırsa 18 maçta 36 puan yapmış olacak. Bu şu demek; her koşulda yarıştasınız. Maç başı iki puanı yakaladığınız an, rakibiniz nerede olursa olsun şampiyonluk potasına girersiniz.
NİHAT KAHVECİ: Vitor Pereira, hep 3'lüye döndü. 3'lü oynatıp Szalai'yi oynatacaksan başım gözüm üstüne sezon sonuna kadar oynat. Szalai bugün ne kadar kaliteli, yetenekli, profesyonel bir oyuncu olduğunu kalesinden top çıkararak, geriden oyun kurarak, atağa çıkıp 2 asist yaparak, oyundan kopmayarak net şekilde gösterdi. Oynamadığında hep Mesut Özil'i konuşuyorduk. Bana 'Yeter ağabey, hep Mesut, hep Mesut diyorsun' diyorlardı. İşte neden konuştuğumuz ortada. Galatasaray deplasmanında golü atan Mesut. Bugün takımın beyni Mesut. Topuk pasları atıyor. Etraflarındaki iyi oynatıyor, takım arkadaşları da daha iyi hissediyor. Rossi, Mesut ile daha iyi oynuyor. Berisha, Mesut ile daha iyi oynuyor. Crespo, daha iyi. İrfan da geldiğinde daha iyi. Her oyuncu yanında kaliteli oyuncuyla oynamayı sever. Kendi performansını artıracağını bildiği için... Ferdi'ye ayrı bir parantez açmak lazım. Geçmişi bilenler bilir, Thuram vardı. Makine... Yemin ediyorum Ferdi bir bakıyorum bekte, bir bakıyorum kornerde, orta kesti, şut attı, servis yaptı, defansif görevini yaptı. Her şeyini yaptı. Bağıra bağıra 'Yarın gelin kontrat imzalayalım' dedi Fenerbahçe başkanına, yönetimine. Hak ediyor mu, ediyor. Serdar 3 attı, devre arasında golcü ihtiyacımız yok demesinler. Fenerbahçe'nin net bir golcüye şampiyon olmak için ihtiyacı var. Şampiyon olmak istiyorsan 20-25 gol atan golcüye ihtiyacın var.