Spor yazarları, Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini yorumladı: Dağ, fare doğurdu

Spor yazarları, 0-0 beraberlikle sona eren Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini yorumladı. Yazarların görüşlerinin tamamını, Yazarların yazılarının tamamını, görüşlerinin sonunda belirtilen yazan gazeteyi satın alarak okuyabilirsiniz.

03 Ekim 2022 09:06

SPOR YAZARLARI, BEŞİKTAŞ-FENERBAHÇE DERBİSİNİ YORUMLADI: DAĞ, FARE DOĞURDU

Attila Gökçe | Günlerdir anlatıla anlatıla bitirilemeyen analizler... Joerge Jesus’a övgüler Valerien İsmael’e eleştiriler… Bir derbi maç öncesi yorumcular hiç de eşit ve tarafsız yaklaşamadı iki takıma. Hakça söyleyelim… Fenerbahçe farklı ve üstün taraf olduğu için terazinin kefeleri de farklıydı. Her şeye rağmen Fenerbahçe’nin maç öncesi kabul edilen üstünlüklerine teslim olmadı Beşiktaş… Hele hamle zamanlamasını 73 değil de 45. dakikaya alsaydı İsmael belki golü ve galibiyeti bulurlardı. Peki bu sonuç adil mi? Evet… İlk yarıda Fenerbahçe’yi ikinci yarıda Beşiktaş’ı öne çıkaran oyun bize bunu söylüyor. Beşiktaş açısından Tayyip Talha, Tayfur Bingöl ve ille de Ghezzal çok başarılı sinyaller verdi... Alınan 1 puanın ötesinde böyle değerli kazanımları da var siyah-beyazlıların. (MİLLİYET)

İlker Yağcıoğlu | Dün geceki derbi, tek kelime ile hayal kırıklığıyla sona erdi. İki taraf da beklentilerin çok uzağında oyun sergilediler. Maç boyunca sürekli fauller, pas hataları, sürekli ofsayta düşen oyuncular izledik. Güç dengeleri birbirine yakın olduğu zaman, oyuncular dengeyi bozmakta bazen bu kadar zorlanabiliyorlar. Fenerbahçe çok uzun süre, rakibine nazaran daha derli toplu gözüktü. Beşiktaş'a neredeyse hiç pozisyon vermeden maçı götürdü. İşin ofansif tarafında ise Valencia hariç diğer oyunculardan beklediği performansı alamadı. Pedro etkisizdi. Lincoln sol çizgide, Ferdi de sağ çizgide daha çok savunmada kaldı. Ofansa beklenen katkıyı sağlayamadılar. Son anlarda Beşiktaş üst üste pozisyonlar yakalasa da Weghorst'la bunları gole çeviremiynce maç da başladığı gibi bitti. Açıkçası, şampiyonluğun iki güçlü adayının karşılaştığı dün akşam futbol adına beklentilerin çok uzağında kaldı. (TAKVİM)

Fırat Aydınus | İkinci devrede de hem oyun hem hakem yönetimi olarak ilk 45 dakikaya benzer bir maç izledik. Beşiktaş taraftarlarının 65. dakikadan itibaren ‘Ghezzal’i sahaya davet etmeleri aslında her şeyi açıkça ortaya koyuyordu siyah beyazlılar adına. Ama ilk müdahaleyi Jesus yaptı ve 70. dakikada 3 oyuncu değişikliği birden yaptı. 2 dakika sonra İsmael aynı sayıda değişiklik ile karşılık verdi. Son 10 dakikada, Beşiktaş’ın ceza sahası ortalarından kafa vuruşlarıyla ürettiği gol girişimlerine tanık olduk. Zaman zaman ‘gelgitler’ ile devam eden maç kısır pozisyonlarla tamamlandı. Derbinin, iki takımın oyun tarzı ve hocalarının felsefelerine ters bir şekilde golsüz sonuçlanmasının sebebi, ‘yenemiyorsan, yenilme’ isteğiydi. Seyir zevki ve gol yoktu. Peki mücadele var mıydı? Eh... Kısmen taraftarları tatmin eden tek şey mücadele idi. Derbi bittikten sonra stattan ve televizyon başından hayal kırıklığıyla ayrılan çok kişi olduğuna eminim. Gol düellosu şeklinde geçer diye düşünülen maçta dağ fare doğurdu. (HÜRRİYET)

Serdar Ali Çelikler | Jorge Jesus takımını çok iyi hazırlamış. Beşiktaş Ghezzal girene kadar Fenerbahçe kalesine gelemedi. Şut dahi atamadı. 6 kez rakibini ofsayta düşürdü. İrfan ve Pedro hatta Valencia ön alanda yeterli performansı sergileyemedi. Kalitesi düşük bir maç oldu. Beşiktaş şampiyonluk yarışında olacaksa Ghezzal hep oynamalı. Fenerbahçe ise çok iyi bir hoca buldu. Ama ön alana kalite takviyesine ihtiyacı olduğu bir kez daha görüldü. Misal İrfan yerine Ghezzal, yorulan Enner yerine misal Başakşehirli Mounir tarzında oyuncular olduğunu düşünelim. Çok daha rahat maç kazanır Fenerbahçe. Yani özetle son 30 metreye kadar hesap edilen, planlanan takım son 30 metrede çizilmiş duran top planlarından farklı olarak akan oyunda da çizilmiş pozisyonlar bulmalı. Jesus'un bu konu üzerinde çalışması lazım. Bir de kalitenin artırılması. Asıl kalite kulübede ismi de Arda. (HABERTÜRK)

Deniz Çoban | Beklenenin aksine atmosferi düşük bir derbi oldu.Hakemleri zorlayacak ve kritik kararlar vermek zorunda bırakacak bir pozisyon yaşanmadı. Tartışılacak bir ceza sahası pozisyonu ya da tartışılan bir kırmızı kart pozisyonu olmadı. Oyuncular iyi niyetli ve hakem kararlarına saygılı davrandılar. Maçın hakemi maç içerisinde bazen faul ve kart hataları yaptı. Ancak bu hatalar oyunun gidişatını etkileyecek önemli hatalar değildi. 55’te Saiss-Serdar Aziz mücadelesinde Fenerbahçeliler penaltı beklediler, hakem devam dedi. Saiss eli ile kendine alan açmaya çalışırken risk almış görünüyor. Tartışılacak bir pozisyon ama “siyahla beyaz kadar açık bir penaltı” diyemeyeceğimiz bu pozisyonda hakemin yorumuna saygı duymamız gerektiğini düşünüyorum. Ama sonrasında Alli’nin Szalai’ye faulü net sarı kartı gerektirirdi. 60’ta Saiss’in eline çarpan pozisyon penaltı olmazdı, devam doğru karardı. 83’de Batshuayi’nin Ghezzal’a faulünde faul yeterliydi, sarı karta gerek yoktu. 90+3’te Fernandes’in Alioski’ye faulünde çıkan sarı kart doğruydu. (FANATİK)

Uğur Meleke | Esasında dün Dolmabahçe’de forma giyen 32 futbolcunun kaliteleri ve CV’leri çok daha fazlasını vaadediyor. Saha Premier Lig deneyimlileri, Serie A golcüleri, milli takımda yıldızlaşıp ülkeye dönenlerle dolu. Ama maalesef oynanan oyun, isim listesinin bayağı altında. İsmael’in Beşiktaş’ının net tanımlanmış bir oyunu var: Geride pas yapar gibi yapıyor Beşiktaş savunması. Sonra Weghorst’a uzun vuruyor. Hollandalı santrfor indirebilirse top kenara oynanıyor. Savunma arkasına deneniyor. Ve Muleka ya da Redmond ofsayta düşüyorlar! Dün son dakikalarda bunun bir-iki istisnası olsa da, genelde böyle gelişti dün Beşiktaş’ın hücum hikayesi. Fenerbahçe de, sanırım Jesus’un 15 resmi maçlık serüvenindeki en düşük hücum pres vitesiyle oynadı dün. Sarı-lacivertliler o alışılmış kalabalık ön alan baskısına genelde gitmedi. Sanırım Jesus da İsmael’in takımının uzun top tercihini dikkate alarak vazgeçti hücum pres devamlılığından. Fenerbahçe de o coşkulu hücum presi yapmayınca oyununun eğlencesinin düştü bütünüyle. 70’li dakikalarda her iki hoca da oyuncu değişiklikleri yaptıktan sonra ufak tefek kıvılcımlar yaşandıysa da 0-0 için iki takımın da şikayetlenme hakkı yoktu bence. İki takımın da maksimum birer puanı hak ettikleri bir oyun vardı sahada. (HÜRRİYET)

Ali Gültiken | Sıradan bir kilidi açmak için sıkıntı olduğunda başvurulacak adres bellidir. Çilingire başvurursunuz... Futbolda ise bu işin karşılığı yaratıcı ve yıldız oyunculardır. Oyun sıkıştığında onların bireysel yeteneklerine ve inisiyatif almalarına ihtiyaç duyarsınız. Dün iki takım karşılıklı olarak oyunu öyle bir kilitlediler ki ikisi de neredeyse rakip kalelere şut atamadı diyebiliriz. Ta ki teknik adamlar oyunun son çeyreğinde oyuncu değişiklikleri yapana kadar... Bu hamleler hem oyunu renklendirdi hem de pozisyonlar geldi. İki takım da maçı bir şekilde kontrol altında tutup, müsabaka boyunca bu tür pozisyonları yaratabilme adına çok sabretti. Bu kurgunun karşılığını almaya da en çok yaklaşan taraf Beşiktaş oldu. Oyun olarak ilk yarısı çok fazla keyif vermese de son 10 dakika en azından ortaya konan baskı ve etkili oyun Beşiktaş adına ilerisi için ufak bir teselli oldu. Kazanmaya bu kadar yaklaşmışken kenarından dönmek diye buna denir... (SABAH)

Cem Dizdar | Ne tehdit ne savunma! 73’teki Beşiktaş değişiklikleri ise enteresandı! Etkisiz üç isim; Milli Takım için taraftarının uygun gördüğü etkisiz Salih,"yıldızların yıldızı" Dele Alli, Muleka. Maç bu andan sonra hafifçe yön değiştirir gibi oldu! Ancak Başakşehir, İstanbulspor maçları göstermişti ki, Weghorst’un savunmayı becerince Beşiktaş oyununu işlevsiz kılmak hayli kolaylaşıyordu. Dün akşam da öyle oldu. 88-89’uncu dakikalar dışında onu pozisyona dahil edemediler. Oysa Weghorst gol kadar “alan açıcı”ydı ve Fenerbahçe bunu engelleyince işler sona sıkıştı. Yine de ligin en kadrosu en belirsiz takımı Fenerbahçe’ye karşı savunma konusunda fena değildi Beşiktaş. Keza Fenerbehçe de öyle.Nihayetinde, ülkenin en borçlu ve en çok para harcayan takımlarından ikisinin karşılaşması için insan “sıradan” ya da “vasat altı” dememek için kendini zorluyor! Şu maçı taraftarsız oynasalar ve stadyum sesi olmasa televizyonda izlemek bile ızdırap olmaz mıydı? Ama eminim bugün ve yarın onlarca “incelikli maç analizi” okuyacak, dinleyeceksiniz! (FANATİK)

Şansal Büyüka | Beşiktaş’ın daha iyi başlayacağını düşünenler yanıldılar… Fenerbahçe rakip sahada oynamasından, tribünlerdeki 50 bine yakın seyirciden etkilenmeden oyuna iyi ve organize bir başlangıç yaptı... Fenerbahçe her maçta olduğu gibi önde basmaya, hatta kaleci Ersin‘e bile baskı yapmaya başlayınca, Beşiktaş oyun kurmakta, savunmadan organize çıkmakta, geçiş oyununu oynamakta zorlandı... Özellikle ilk 10 dakikada mutlak bir Fenerbahçe hakimiyeti vardı... Sonraki dakikalarda Beşiktaş toparlandı, çıkmaya başladı... Ancak bu defa her atakta ofsayta yakalandı... Öyle ki yardımcı hakem Aleks Taşcıoğlu hemen her Beşiktaş atağına ofsayt bayrağını çekerken adeta fazla mesai yaptı... İlk yarının son dakikasında Valencia‘ya ceza alanı yayı üstünde, yani çok kritik bir noktada yapılan faul vardı, o pozisyona da gözlerini kapattı... Bayarslan belli ki, ne şiş yansın, ne kebap yansın istiyordu...İkinci yarıda roller değişti... Beşiktaş önde öyle bir basmaya başladı ki, Fenerbahçe ilk beş dakika neredeyse nefes alamadı... Kısa sürdü bu, Fenerbahçe toparlandı... Son 15 dakikaya kadar ceza alanlarının unutulduğu bir orta saha oyunu oynandı... Ligin en fazla gol atan iki takımı ile en rahat gol yiyen iki takımının maçının golsüz biteceği hiç aklıma gelmezdi... Ancak forvetler o kadar yetersiz kaldı ki, savunmalar o kadar iyi oynadı ki, golsüz bir sonuç kaçınılmaz oldu...

Güntekin Onay | Yoğunluğu ve zorluk derecesi yüksek eforlu ve kırıcı geçen maçta İsmael, müdahale konusunda yine tartışılacak işler yaptı. 70 dakika hücumda etkili olamayan çok top kaybıyla oynayan Beşiktaş’ta değişiklikler geç geldi. Ghezzal, Tayfur, Gedson ve Cenk oyuna ciddi hareket getirdi ve Beşiktaş son bölümde 3 kez gole yaklaştı. Ancak Fransız teknik adam bu hamleyi yapmak için neden 70 dakika bekledi? Anlamak mümkün değil. Redmond ve Muleka beklentilerin altındaydı ve yorgunluk belirtileri de açıktı. F.bahçe’de ise Jesus kazanmak için hamleler yapsa da sahaya sürdüğü futbolculardan istediğini alamadı. Neticede beklentilerin yüksek olduğu derbide dağ fare doğurdu. Pozisyon az, gol yok. Beşiktaş, daha fazla pas oyununa kesinlikle yönelmeli. F.Bahçe ise iyi antrene edilen fizik gücü yüksek ve organize bir takım. Ancak ofansif alanda daha fazla yaratıcılık şart.

Reha Kapsal | Fenerbahçe her zamanki gibi ön alan baskısıyla maça başladı ama top ayağındayken hücumda Valencia'nın başarılı performansına İrfan ve Pedro ayak uyduramayınca üretkenlikte sıkıntı yaşadı. Rakip alana da yerleşemedi. Bu maç için orta dörtlüde Henrique ile başlamak, ileride de benzen anlayışta olan Pedro ve İrfan'ı aynı anda kullanmak, hücum performansını kötü yönde etkiledi. Jorge Jesus'un oyuncu hamleleri tutmadığı gibi sarı-lacivertliler oyun olarak da geriye gitti. Maçın geneline bakıldığında her iki takımda oyunun ofansif yönünde top ayağındayken hücum etmekte ciddi sıkıntı yaşadılar. Bu hücum kurgusu iki takımda da eksikti. Ta ki Valerien İsmail'in yaptığı doğru oyuncu değişiklikleri siyah-beyazlıların oyun kalitesini artırdı ve momentumu yakaladığı anlarda iki tane net gol fırsatından yararlanamadılar. (FOTOMAÇ)

Ömer Üründül | Beşiktaş'ta en büyük sıkıntı ileri uçtaydı. Beşiktaş orta sahası ve defansı takımı ayakta tuttu. Bana göre siyah-beyazlıların olmazsa olmazı hazır bir Ghezzal'dır. Jorge Jesus kafasına göre her maç bir şeyler yapıyor. Takımın en iyisi Crespo'yu çıkararak elindeki oyun hakimiyetini rakibe teslim etti. Öncelikle bu maçtan sonra kendine şöyle bir öz eleştiri yapmalı: "Maçın büyük bölümünde top bizdeydi. Rakibin ileri ucu sahada yoktu. Ama neden pozisyon üretemedik?" Hakem Volkan Bayarslan'ı bazı yanlış düdüklerine rağmen çok beğendim. Öz güveni vardı, oyuncu diyalogları iyiydi. (SABAH)

Ali Ece | Daha önce 3’lüde sağda kullandığı Gustavo’yu tam ortaya Weghorst’un başına diken Jesus, Beşiktaş’ın hava kuvvetleri komutanı Hollandalı santrforun kornerlerde arka direğe yakın çizgide pusuya yatmasına karşı da oyuncularını ekstra çalıştırmış. Valerien Ismael ise Fenerbahçe’nin güçlü ofansif yönlerine karşı oyuncularını defansif açıdan iyi hazırlamış olmasına rağmen Beşiktaş hücumlarındaki kronik ofsaytta kalma sorununa çözüm üretemedi: İlk yarı bittiğinde Beşiktaş’ın gol beklentisi 0.25’te kaldı. Beşiktaş’ın özellikle rakip yarı alandaki pas isabeti çok düşük kaldı. İkinci yarıda Weghorst hava kanalı kapalı olunca Ghezzal ve Gedson girene kadar Beşiktaş kenar forvetler Muleka ve Redmond’a uzun toplar şişirdi. Ghezzal ve Gedson girdikten sonra özellikle son bölümde daha bilinçli ve etkili yüklenen bir Beşiktaş vardı ama gol atmasına yetmedi. Fenerbahçe’de ise oyuna girenler çıkanları arattı. (FANATİK)