Entrikacı, günahkâr bir diva, popüler kültür ikonu... Antik Mısır’ın son firavunu Kleopatra, bugün de insanları büyülemeye devam ediyor. Kleopatra her devirde farklı sunuldu. 1963’de Elizabeth Taylor kendisi gibi bir diva olan Kleopatra’yı canlandırdı. Kleopatra bugünlerde Almanya’nın Bonn kentindeki “Kleopatra: Ebedi Diva” sergisinin odak noktası. (Kaynak: Deutsche Welle)
M.Ö. 69 ile M.Ö. 39 yılları arasında yaşayan Kleopatra hakkında bilinenler az. Ancak yaşadığı dönemde en zengin kadın olduğu sanılıyor. Dönemin en güçlü üç erkeğiyle aşk yaşadı: Ünlü Roma İmparatoru Sezar (resimdeki), Marcus Antonius ve İmparator Augustus adıyla tarihe geçecek olan Octavianus. Sezar, Kleopatra’nın çocuğunun babasıydı ve onun gücünü artırmasına yardım etti.
Sezar’ın M.Ö. 44’te öldürülmesinden sonra, Kleopatra aşığı Marcus Antonius ile Sezar’ın varisi Octavianus’a karşı güçlerini birleştirdi. Çiftin üç çocuğu oldu ama sonra Aktium ve İskenderiye savaşlarını kaybettiler ve Marcus Antonius intihar etti. İddiaya göre Kleopatra da zehirli bir yılanın kendisini ısırmasına izin vererek onu takip etti.
Galip Octavius, Kleopatra’yı gözü dönmüş baştan çıkarıcı bir kadın ve barbar bir yönetici olarak sundu. Fakat ölümünden sonra sanatçılar ve William Sheakespeare gibi yazarlar onun dişi firavunluğundan ilham aldı ve imajını yeniden yarattı. Hakkında çok az şey bilindiği için her sanatçı Kleopatra miti üzerine kendi yorumunu getirdi.
Orta Çağ boyunca antik dünyanın pek çok hatırası unutuldu, fakat Rönesans döneminde Kleopatra’ya yönelik ilgi arttı ve kusursuz kadın güzelliğinin sembolü olarak sunuldu. 17. yüzyıldaki Barok periyoduna kadar şöhreti sürdü. Ölen Firavun portresi İtalyan sanatçı Guido Cagnacci (1660-1663) tarafından yapıldı.
Kleopatra’nın lüks Barok döşenmiş villalarda tahayyül edilen hayatından sahneler. Dönemin sanatçılarının ilgisini özellikle çeken iki olay vardı: Sevgilisi Marcus Antonius ile ilk karşılaşması ve efsaneye göre Kleopatra’nın dünyanın en değerli incisini bir kase sirke içinde eritip içtiği bayram. İkinci bahsedilen, Hollandalı Reassam Justus Van Egmon tarafından bu eserde resmedildi.
19. yüzyılın sonuna doğru, Avrupa’da Antik Mısır’a ilgi arttı. Ressamlar Kleopatra’yı doğulu dekorlarda göstermeye başlayıp, firavunu gizemli ve tehlikeli bir kadına çevirdiler.19. yüzyıldaki burjuva kültür hayatının odak noktası olan tiyatronun gözde figürü Kleopatra’ydı. Aktris Sarah Bernhardt 1891’de Kleopatra’yı canlandırdı.
Sanayileşmenin başlamasıyla, Kleopatra reklam sektörü tarafından yeniden keşfedildi. 1910’da Palmolive sabunlarını tanıttı. İmajı kozmetik ürünlerine çok iyi uyarken, diğer şirketler de onun satış gücünden yararlandılar.1901’de bir konserve et üreticisi de dâhil.
Kleopatra bilincimize derinden işlemiş bir figür, özellikle bir film ikonu olarak. Sessiz sinemadan beri bir ilham perisi olan Kleopatra sunumlarından en ünlüsü 1960’taki Elizabeth Taylor’ın canlandırması. Bugün pek çoklarına göre Kleopatra deyince akla Marcus Antonius’u canlandıran Richard Burton’la beraber Taylor geliyor. Yeni filmde Kleopatra’yı Angelina Jolie’nın canlandıracağı konuşuluyor.
Jolie’nin yanı sıra Halle Berry’nin de adı geçiyor. 19. Yüzyıl sonlarından beri Afro-amerikan kadınlar Afrika ile olan coğrafi bağlarından ötürü kendilerini Kleopatra ile özdeşleştirdiler. Resimde Amerikalı şarkıcı Beyoncé 2002 yapımı komedi filmi “Austin Powers”da Foxxy Kleopatra rolüyle görülüyor.
Lady Gaga dahil birçok sanatçı Kleopatra’dan etkilenirken, yakın dönemin örneklerinden Elizabeth Taylor tarafından kullanılan koyu göz makyajı, inciler, altın, şehvetli pozlar gibi karakteristik özelliklerden bazılarını da ödünç aldılar.
Bonn’daki "Kleopatra: Ebedi Diva" sergisi, Mısırlı hükümdar takıntısının daha çok Batılı bir olgu olduğunu gösteriyor. Kleopatra, kendi kıtası Afrika’daki portreler ve metinlerde şehvetli ve baştan çıkarıcı bir kadın yerine çoğunlukla yönetici ve bilgin olarak anılıyor. Görünen o ki “gerçek” Kleopatra çoktan kayboldu. (Kaynak: Deutsche Welle Türkçe / Hazırlayan: Marie Todeskino / Canberk Beygova)