İyi çıtırdayan kurabiye, çileksiz çilekli yoğurt... Gıdalara teknolojinin etkisi

16 Aralık 2013 20:35

Bir bisküvi, güzel gözükmesi ve lezzetli olmasının yanında kulağa hitap etmesi için de çıtır çıtır olmalı. Üreticiler kurabiyelerin kendilerine has bir çıtırtısının olmasına büyük özen gösteriyor. Lüks otomobillerin motor seslerine nasıl önem veriliyorsa özel cihazlarla bisküviler için en mükemmel çıtırtı sesini yaratmaya çalışıyorlar. Tarif ve üretim şekli ise buna bağlı olarak ayarlanıyor.

Süt tozunun üretim şekli, çikolataya has özel tadın ortaya çıkmasına katkıda bulunuyor. Süt tozu püskürtme yoluyla ya da merdanelerle kurutulabiliyor. İkinci kurutma şeklinde, Maillard reaksiyonu sayesinde hafif bir karamel tadı ortaya çıkıyor. Bu reaksiyon ızgara et ya da ekmek kabuğundaki enfes tadın ortaya çıkmasına da sağlıyor. Maillard reaksiyonu üzerine çalışmalar hala sürüyor.

Eskiden buzdolabında saklanan süt üç ya da dört gün sonra bozulurdu. Günümüzde ileri teknoloji sayesinde artık bazı sütler oda sıcaklığında haftalarca tazeliğini koruyor. Raf ömrü uzatılmış sütler ise biraz daha farklı. Yüksek ısı şoku ile sütteki bakterilerin neredeyse tamamı yok ediliyor ve bu sütler üç haftaya kadar buzdolabında taze kalıyor, tadından hiç bir şey kaybetmiyor.

Ambalajda çilek kelimesini okunsa da yoğurdun içerisinde çilek yok. Meyve sanılan parçacıklar ise ya meyve sularından arta kalanlar ya da algler nedeniyle yoğun kıvama gelmiş topakçıklar. Yoğurtlardaki doğal meyve aroması ise küf mantarı kültürleriyle elde edilebiliyor. Peki, ya pembe renk? O da çilekten değil, kırmızı pancardan geliyor.

Araştırmacıların doğru depolamayla elmaların daha yavaş olgunlaştıklarını keşfetmesinden bu yana artık her mevsim elma yenilebiliyor. Ekolojik elmalar ise daha farklı bir yöntem ile tazeliklerini koruyor. Hasattan sonra elmalar sıcak suya yatırılıp kabuklarındaki mantarlardan arındırılıyor. Böylece vitaminler kaybolmuyor, tatları korunuyor.

Markette satılan ekmekler kusursuz formlarıyla uzun süre tazeliklerini koruyorlar. Mantar ve bakterilerden elde edilen ve bazen genetiği değiştirilmiş olan proteinler gibi ileri teknoloji enzimler sayesinde ekmeklere mükemmel şekiller veriliyor. Ekmeklerin içeriğine yaklaşık 200 çeşit katkı maddesi eklenebiliyor. Fakat bu yolla üretilen unlu mamullerin tadı konusunda tartışmalar hala sürüyor.

Salam, pastırma ya da kıyma hayvan etinden üretilse de artık modern teknikle et kullanılmadan fakat et tadında yüzde 100 bitkisel ürünlerden de üretilebiliyor. Bu ürünler, ABDdeki süpermarket raflarında yerini aldı bile. Bu yılsa bilim adamları inek kök hücresinden köfte ürettiler.