KONUT KİRASININ EN YÜKSEK VE EN DÜŞÜK OLDUĞU İLÇELER- İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökce, yüzde 25 kira artış sınırının kaldırılmasının konut krizini çözmeyeceğini ifade etti. Gökce ayrıca konut kira bedelinin en yüksek ve en düşük olduğu ilçeleri açıkladı.
Uzun bir süredir en önemli konulardan birisi kiralar. İki senedir kiralarda uygulanan yüzde 25 zam sınırı temmuz ayında kalkacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Kira artışında yüzde 25 sınırının devam etmesi için bir sebep görmüyorum, etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde de yapılan bir çalışma yok” dedi. İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökce, konut kira fiyatlarına ilişkin verileri paylaşarak değerlendirmelerde bulundu.
Gökce'nin açıklamaları şöyle:
"Yüzde 25 kira artış sınırının kaldırılması konut krizini çözmez. Sadece piyasa mekanizmalarıyla vatandaşlarımızın konut hakkını koruyamayız. ?Bugün çalışanlar, emekliler, dar ve orta gelirliler için kiralık konut bulmak krize dönüştü. İstanbul'da ortalama konut kirası 19 bin 918 liraya çıktı. ? İstanbul'da konut kiraları 1 yılda yüzde 53 arttı. 2 yılda artış oranı yüzde 226 oldu.
39 ilçe içerisinde ortalama konut kirasının en yüksek olduğu ilçe 51 bin 591 TL ile Sarıyer olurken, Sarıyer'i 41 bin 500 lira ile Beşiktaş, 32 bin 820 lira ile Kadıköy, 30 bin lira ile Bakırköy ve 27 bin 443 lira ile Beykoz takip etti.
İstanbul'da ortalama konut kirasının en düşük olduğu 5 ilçe 13 bin 856 lira ile Sultanbeyli, 12 bin 961 lira ile Sultangazi, 12 bin 741 lira ile Esenler, 11 bin 765 lira ile Esenyurt ve 11 bin 605 lira ile Arnavutköy oldu.
Yaşanan konut krizi sadece piyasa mekanizmalarına bırakılarak çözülemez. Öğrenciler, çalışanlar, emekliler, dar ve orta gelirlilerin konuta erişim hakkını koruyacak pozitif adımlar atılması gerekir.
İstanbul'da öğrenciler yeterli yurda sahip değil. Barınma hakkının sadece piyasa mekanizmasına bırakılması halinde öğrencilerin ihtiyacı bulunan konut erişimine kavuşması daha da zorlanacak. Bir çok öğrenci konut gereksinimini karşılayamadığı için eğitim hakkını kullanamayacak.
Beyaz ve mavi yakalı çalışanların da gelirleri enflasyon oranında yükselmiyor. Konut kiralarında yaşanan artışlar çalışanların hayatını zorlaştırıyor, geçinmelerini etkiliyor. Bugün İstanbul'da yaşayan her 10 kişiden biri yatağa aç girerken, her 2 İstanbullu'dan biri yeterli gıdaya ulaşma konusunda endişe yaşadığını söylüyor.
2001 yılında en düşük emekli aylığı, asgari ücretin 1,5 katından fazlaydı. Bugün emekli aylığı asgari ücretin 0.61'i düzeyinde. Emekli aylığı İstanbul'da ortalama bir evin kirasına yetmiyor. Piyasa mekanizması ile "evsiz emekli"ler ve büyük bir sosyal sorunla karşı karşıya kalacağız.
İSKİ verilerine göre İstanbul'da yaklaşık 2,5 milyon yabancı yaşıyor. Yabancılara konut satışı da sürüyor. Yani kendi vatandaşlarımız dışında büyük bir nüfus da konut talebinde bulunuyor. Bu durum vatandaşlarımızın konut erişimini de kısıtlıyor.
Yıllardır yanlış politikalarla biriken sorunların tüm yükünü vatandaşa, dar ve orta gelir gruplarının omzuna yükleyen anlayış terk edilmek zorunda. Türkiye'nin çok çeşitli sosyal konutlara, konut finansmanı ve üretiminde sorunlara çözüm getiren bir politika anlayışına ihtiyacı var.
Hükümetin tek taraflı adımlar atmak, yerel yönetimleri yok saymak veya dışlamak yerine, ortak aklı öne koyarak, yerel yönetimlerin bilgi ve tecrübelerini de alarak, konut krizini çözmek için seferberlik başlatması, merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin ortak çalışacağı, belirleyeceği ve uygulayacağı politikalar üretmesi gerekiyor. Ne yazık ki bugüne kadar atılan adımlar konut krizini çözmeye değil, ortaya çıkan ağır tablonun tüm yükünü piyasa mekanizması eliyle vatandaşın sırtına yüklemeye yönelik. 85 milyonun iyiliği için bu anlayışta ısrar edilmemesini bekliyoruz."