Kalp krizi ve hipertansiyon, sağlıksız yaşam koşulları süren kişilerde daha sık görülüyor. Bu iki hastalığın daha sık gözlendiği meslek gruplarından biri de gazeteciler. Bunun nedeni ise gazetecilerin oldukça yoğun, bir o kadar da stresli bir çalışma hayatına sahip olmaları.
Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut, bu koşullara bir de aktif ya da pasif sigara içiciliği eklenince kalp krizi ile hipertansiyon gelişiminin daha erken yaşta görülmesinin genellikle kaçınılmaz olduğu uyarısında bulunuyor.
Milli Gazete'nin haberine göre Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut, bu koşullara bir de aktif ya da pasif sigara içiciliği eklenince kalp krizi ile hipertansiyon gelişiminin daha erken yaşta görülmesinin genellikle kaçınılmaz olduğu uyarısında bulunuyor.
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili, bunlardan en belirgin yeme probleminin “binge eating disorder” denilen, tıkanırcasına yeme bozukluğu olduğuna dikkat çekerek, “Bu tabloya zaman zaman gece uykudan kalkıp miktar gözetmeksizin yeme durumu da eşlik edebiliyor” diyor. Gazetecilerde ek olarak, saat gözetmeksizin koşturmacayla geçen bir günde, gün boyunca beslenmeyi unutup, akşam ise uyuyana kadar süren yeme durumu da görülebiliyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili, bu tür problemlerin önüne geçmek için alınması gereken önlemleri şöyle anlatıyor: “Sabah kahvaltı edilmesi ve arada sağlıklı öğünler yapmak gün içerisinde alınacak kalori miktarını azaltıyor. Sabah kahvaltı hazırlayacak zaman yoksa akşamdan tahıllı ekmek arasına peynirli sandviç hazırlanabilir. Aralarda süt, yoğurt, ayran tercih edilebilir. İş saatlerinde, çantada taşıması kolay çiğ badem, fındık, ceviz ve leblebi gibi kuruyemişler bulundurulabilir. Hazır paketli bir ürün tercih etmek yerine kuru kayısı, hurma, kuru üzüm gibi çantada kolaylıkla taşınan meyvelerden tercih edilebilir.”
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Meral Bayramoğlu, stresli ve yoğun çalışma şartları olan gazetecilerde sinir sıkışmaları, tendon hasarı, bel ile boyun fıtığı gibi kas iskelet sistemine ait hastalıklara sıklıkla rastlandığına işaret ederek, “Bu hastalıklar ofiste ve sahada çalışan gazetecilerde farklı şekillerde ortaya çıkabiliyor” diyor. Sahada çalışan, ağır kameralar taşımak durumunda olan gazetecilerin en sık karşılaştıkları problem ise bu ağır eşyaların uzun süre taşınmasına bağlı olarak gelişen kas spazmları, hatta boyun ile bel fıtıkları oluyor.
Prof. Dr. Meral Bayramoğlu, tabanı yumuşak ve şok emebilen rahat ayakkabı kullanımının bu tip hastalıkların önlenmesinde yardımcı olabildiğini belirterek, “Ayrıca yine boyun-sırt kaslarını güçlendirme egzersizleri, kamera ve diğer ekipmanın dizler bükülü haldeyken eğilip yerden alınmasına dikkat edilmesi sakatlıkların oluşma riskini düşürüyor” diyor.
Acıbadem Maslak Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Coşar, riskli bölgelerde muhabirlik yapan gazetecilerin göz yaralanmaları ve göz enfeksiyonları (gözün mikrop kapması) gibi sorunlarla karşılaşabildiklerine dikkat çekerek, “Sürekli kamera, cep telefonu ve bilgisayar kullanımına bağlı olarak ise “Bilgisayara Bakma Sendromu” izlenebiliyor” diyor.
Prof. Dr. Banu Coşar, gazetecilerin yaralanmalardan korunmak için kırılmaya dayanıklı gözlük kullanılabileceklerini belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Göz enfeksiyonlarından kaçınmak ise bazen mümkün olmayabiliyor. Ancak enfeksiyona bağlı kızarma ve çapaklanma gibi belirtiler başlar başlamaz, doktor önerisi doğrultusunda uygun antimikrobiyal göz damlası ile merhemi kullanılmalı, en azından enfeksiyonun daha kısa sürede atlatılması sağlanmalı. Bilgisayara Bakma Sendromu’na yol açan göz kurumasından kaçınmak için de düzenli suni gözyaşı damlasıyla gözleri nemli tutmayı ihmal etmemeli.”