(Peter Paul Rubens, 1630) Barok unsurların belirgin bir şekilde yansıtıldığı tabloda, Rubens, Da Vinci’nin ünlü tasvirinden etkilenmiş. İsa’nın havarilerinden biri tarafından ihanete uğrayacağını açıkladığı anın resmedildiği tabloda Judas, yüzündeki endişe ifadesiyle ön plana çıkarılmış.
(Paolo Veronese, 1573) Veronese, konuyu daha geniş ele alıp kalabalık ortamda gerçekleşen bir yemek sahnesi betimlemiş. Dönemin şartları altında çok fazla eleştiri alan tablo yüzünden, Engizisyon Mahkemesi, ressamı yargılamış. Tabloda “soytarılar, sarhoşlar ve farklı pek çok hakaret unsuru bulunması” nedeniyle yargılanan Veronese, tablonun adını Levi’nin Evinde Ziyafet olarak değiştirip yargılanmaktan kurtulmuş.
('Baba' Lucas Cranach, 1547) Protestan reformu sırasında resmedilen bu tablo, Reform lideri Martin Luther için yapılmış. Eserde, uzatılan bardağı alan figür aynı zamanda Martin Luther’in portresi. Bardağı uzatan kişinin de Cranach’ın kendisi olduğu iddia ediliyor.
('Oğul' Lucas Cranach, 1565) Cranach’ın oğlu tarafından yapılan bu tabloda ise Protestan Reformu etkisini sürdürüyor. Tablodaki havarilerden her biri, reformun önemli isimlerini temsil ediyor.
(Pietro Perugino, 1490) Dinsel metine bağlı kalınarak resmedilen bu tabloda ise Judas’ın diğer havarilerden ayrı oturması dikkat çekiyor.
(Jacopo Tintoretto, 1590) İsa ve havarileri dışındaki figürlere de yer verilerek canlandırılan tabloda, Tintoretto ışık-gölge yöntemiyle dikkati İsa’nın üstüne çekmiş.
(Salvador Dali, 1955) Son akşam yemeği konusu modern dönem ressamlarını da etkilemeye devam etmiş. Sürrealizmin öncülerinden olan Dali, Hristiyanlık’tan etkilendiği dönemde bu ilgisini sanatına yansıtmış. Klasik Hristiyan unsurları sürrealist yaklaşımıyla birleştiren Dali, bu tabloda geometrik ögelere ve simetriye önem vermiş.
(Leonardo Da Vinci, 1495) Konuya ait en çok konuşulan eser ise Santa Maria Dele Grazie’nin duvarına Leonardo Da Vinci tarafından resmedilmiş fresk. Hakkında çok fazla yazılıp çizilmesine rağmen eserin orijinali bugün oldukça hasar görmüş durumda. Da Vinci’nin farklı bir yöntem uyguladığı bu fresk, kısa sürede yıpranmaya başlamış ve restorasyon çalışmalarıyla daha da kötü bir hal almış. Freskin ortasına açılan kapı, restorasyon çalışmalarının ne kadar başarısız olduğunu gösteriyor.